29 Nisan 2025 Salı

Sokak Kedileriyle Röportaj - Sitcom


ÖNSÖZ

Merhaba Sevgili Okuyucu! (Ve umarım gelecekteki Patronum!)

Ben Elif. Kısa bir süre öncesine kadar pırıl pırıl, umut dolu, hayalleri olan bir gazetecilik mezunuydum. Mezuniyetten sonra ne mi oldu? Hayallerim, "Sizi daha sonra arayacağız" diyen sesli mesaj kutularında yankılandı durdu. Kapılarını çaldığım yayın evleri, gazete ofisleri yüzüme bakmadı bile. Ta ki o güne kadar...

Yapay Zeka Diyaloglarını Dinle

Son umudum olan bir iş görüşmesinde, artık iyice umutsuzluğa kapılmışken, editör bana dedi ki: "Eğer sokak kedileriyle oturup röportaj yapmayı başarır, onlardan iki satır 'haber değeri' taşıyan bir şey alabilirsen... Gel, işin hazır." Muhtemelen dalga geçiyordu, muhtemelen "git başımdan" demenin kibarcaydı bu. Ama ben... Ben bunu ciddiye aldım! Çünkü kaybedecek hiçbir şeyim kalmamıştı. Ve kim bilir, belki de en sıra dışı hikayeler en beklemediğiniz yerdedir, değil mi? Mesela bir kaldırım köşesinde...

İşte bu kitap (veya bu kayıtlar dizisi, her ne formatta karşındaysanız), benim "Kaldırım Konuşmaları" projemin ürünü. Başlangıçta düşündüğümden çok ama çok farklı ilerleyen bir proje. Dürüst olayım, ilk gün parkta Reis'e mikrofon uzatırken, alacağım cevabın en fazla "Miyav" ve bir tıs sesi olacağını düşünüyordum. Oldu da! Ama sonra... Sonra her şey değişti.

Meğerse bu şehrin kedileri... Evet, doğru okudunuz... Konuşabiliyormuş! Bildiğiniz gibi Türkçe! Şoku atlattıktan sonra anladım ki, bu sadece bir iş görüşmesini kazanma şansı değil, aynı zamanda insanlığın yüzyıllardır çözemediği bir sırrın kapısıydı! Kediler... Konuşuyorlardı! Ve anlatacak ne çok şeyleri vardı!

Bu sayfalarda (veya bu ses kayıtlarında), parkın bilgesi Reis'in derin felsefelerinden, enerji küpü Çapkın'ın oyun ve koşuşturma odaklı hayat görüşüne, Diva'nın sokak modası ve dedikodu dünyasından, Aslan'ın bölge hakimiyeti üzerine sert yorumlarına kadar pek çok farklı patili ses bulacaksınız. Onların gözünden bu şehri, insanları, hayatın zorluklarını ve keyiflerini dinleyeceksiniz. Bazen gülecek, bazen düşünecek, belki de kedilere bakış açınız tamamen değişecek.

"Kaldırım Konuşmaları", sadece bir gazetecilik projesi değil, aynı zamanda ön yargıları kırmanın, dinlemenin ve en beklemediğiniz canlıdan bile bilgelik öğrenebileceğinizi fark etmenin hikayesi. Ve tabii ki, bir yandan da o işi kapma mücadelesi!

Umarım bu konuşmalar, en az benim için olduğu kadar sizin için de aydınlatıcı, eğlenceli ve düşündürücü olur. Unutmayın, etrafınızdaki canlıları dinlemeye değer. Bazen sadece miyavlarlar, bazen de... Sadece sizinle konuşmalarını beklerler.

Şimdi buyurun, "Kaldırım Konuşmaları"nın sayfalarına (veya ses dalgalarına) dalın!

Sevgilerimle,

Elif
Gazeteci (Adayı) ve Kedi Tercümanı (Gönüllü)



BÖLÜM 1- ESKİ BİR GAZETE OFİSİ

Kapısı açık, küçük, dağınık bir ofis. Masanın arkasında, yorgun görünen, orta yaşlı, kravatı gevşemiş bir adam oturuyor. Adı Can Bey. Masanın üzerinde gazete yığınları, bitki kırıntıları dolu bir fincan kahve ve eski bir bilgisayar var.

Kapıda, elinde parlak sarı bir dosya tutan, heyecanlı ama gergin görünen Elif duruyor. Üzerinde iş görüşmesi için özenle seçtiği ama hafif bol gelen bir ceket var.

CAN BEY: (Başını kaldırmadan) Gel bakalım, gel. Elif, değil mi? Otur şöyle.

Elif hızla içeri girer, masanın önündeki sandalyeye oturur. Dosyasını kucağına koyar.

ELİF: Evet, ben Elif. Çağırdığınız için teşekkür ederim Can Bey.

CAN BEY: (Elindeki kağıtlara bakarak mırıldanır) Elif... Gazetecilik, yeni mezun... Referans yok... Okul projesi olarak mı bu sarı dosya?

ELİF: Evet! Orada okul gazetesinde yaptığım birkaç haber ve kişisel denemelerim var. Özellikle insan hikayeleri üzerine çalışmayı çok seviyorum.

CAN BEY: İnsan hikayeleri... Hıh. Bizde daha çok belediye meclisi tutanakları, üçüncü sayfa haberleri falan. Öyle... sanatsal şeyler pek yapmıyoruz. Vakit yok.

Can Bey dosyayı karıştırmadan bir kenara iter.

CAN BEY: Bak Elif. Açık konuşalım. Piyasada sürüyle yeni mezun var. Hepsi pırıl pırıl, hevesli. Ama işin mutfağı farklıdır. Tempo hızlı, konular sıkıcı olabilir. Maaşlar... eh.

Elif'in hevesi yavaş yavaş sönmeye başlar. Ama pes etmek istemez.

ELİF: Ben öğrenmeye hazırım! Çok çalışırım! Farklı bir bakış açısı getirebileceğime inanıyorum. Mesela... Sıradan görünen şeylerdeki sıra dışılığı bulmak gibi...

CAN BEY: (Gözlerini devirir gibi yapar) Sıradan görünen şeyler... Mesela nedir? Sabah karşılaştığın bir çöp kutusu mu? Veya... kaldırımda yatan bir kedi?

Can Bey güler hafifçe, kendi esprisine. Elif ciddiyetle düşünür.

ELİF: Neden olmasın? Yani, bir çöp kutusunun bile bir hikayesi vardır belki... Veya bir kedinin! Bir sokak kedisinin gözünden bu şehri dinlemek... Bu bence harika bir hikaye olurdu!

Can Bey'in yüzündeki gülümseme silinir. Elif'in bu kadar ciddiye almasına şaşırmıştır. Biraz da sıkılmıştır.

CAN BEY: Bak Elif. Belli ki hayal gücün geniş. Güzel. Ama bizim acil servis haberlerine, siyasi köşe yazılarına ihtiyacımız var. Neyse... (Önündeki saate bakar) Vaktim daralıyor. Başvurunu aldık. Biz seni daha sonra ararız.

Elif hayal kırıklığına uğramıştır. Ayağa kalkar.

ELİF: Ama... Yapabileceğim, kendimi kanıtlayabileceğim bir şey yok mu? Gerçekten çok istiyorum bu işi. Farklı bir şeyler yapmaya hazırım! Ne olursa olsun!

Can Bey Elif'e bakar. Aklına bir muziplik gelmiş gibidir. Ya da belki de Elif'ten kurtulmanın eğlenceli bir yolunu bulmuştur. Masasına yaslanır.

CAN BEY: Tamam. Madem bu kadar heveslisin ve "farklı bir şey" yapmak istiyorsun... Sana bir görev. Git. Bu şehirdeki sokak kedileriyle röportaj yap. Onlardan... "haber değeri" taşıyan iki cümle al gel. Gerçekten başarır ve bana kedi perspektifinden ilginç bir "haber" getirirsen... O zaman gel, işin hazır. Ne dersin? Yapabilir misin bakalım?

Can Bey alaycı bir meydan okuma edasıyla Elif'e bakar. Elif ilk başta şaşırır, sonra yüzünde bir ışık yanar. Bu absürt görevi ciddiye almıştır.

ELİF: (Gözleri parlar) Sokak kedileriyle... Röportaj... Haber değeri...

CAN BEY: (Tekrar dalgaya vurarak) Evet evet. Hadi bakalım. Görelim gazeteciliğini. Eğer bir kedi konuşturabilirsen, ben de sana köşe yazarının odasını veririm, ne haber?

Elif bu son cümleyi duymamıştır bile. Kafasında proje şekillenmeye başlamıştır. Dosyasını sıkıca tutar.

ELİF: Anlaşıldı Can Bey! Görevi aldım! Sokak kedileri... Haber değeri... Evet!

Elif hızla odadan çıkar. Can Bey arkasından şaşkınlıkla bakar.

CAN BEY: (Kendi kendine mırıldanır) Manyak mı ne? Tövbe tövbe... Kediden haber alacakmış...

Can Bey başını iki yana sallar, masasına döner.

GAZETE OFİSİ ÖNÜ - GÜNDÜZ

Elif ofisten çıkar. Yüzünde az önceki hayal kırıklığından eser yoktur. Tam tersine, gözleri kararlılıkla parlamaktadır. Sarı dosyasını adeta bir kılıç gibi tutar. Telefonunu çıkarır, bir şeyler not alır.

ELİF: Sokak kedileri... Röportaj... İş... Tamam Elif. Bu işi yapacaksın. O işi alacaksın! Kariyerim bu patilere emanet!

Elif kararlı adımlarla uzaklaşır. Şehrin kalabalığına karışır. Fonda bir kedi miyavlaması duyulur (belki gerçek, belki hayali).



BÖLÜM 2- PARK KÖŞESİ

Kamera, yeşilliklerin arasında, yere oturmuş, hevesli ama gözlerinde hafif bir çaresizlik parıltısı olan Elif'i gösterir. Elinde eski bir model akıllı telefon (ses kayıt cihazı olarak kullandığı), yanında küçük bir not defteri ve kalem vardır. Karşısında ise boş bir alan durmaktadır.

Elif kameraya döner, zoraki bir gülümseme takınır.

ELİF: Merhaba Dünya! Veya en azından, beni izleyen olursa diye merhaba! Ben Elif. İki ay önce parlak hayallerle gazetecilik bölümünden mezun oldum. Başvurduğum her yer... (İç çeker) Klasik "Biz sizi daha sonra ararız" cevabını verdi. Ve tabii ki... hiçbiri aramadı.

Gözleri dolar gibi olur ama hemen toparlar.

ELİF: En son gittiğim mülakat... Oranın editörü... Çok "vizyoner" biriydi. Ona "Farklı ne yapabilirim?" diye sordum. Önce durdu... Sonra şöyle dedi: "Bak genç kızım. Eğer bu şehirdeki sokak kedileriyle oturup röportaj yapmayı başarırsan, onlardan iki satır 'haber değeri' taşıyan bir şey alabilirsen... Gel, işin hazır."

Elif o anı düşünür gibi gözlerini kısıp başını sallar.

ELİF: Sanırım dalga geçtiğini düşünüyordu. Muhtemelen de öyleydi! Ama ben... (Mikrofon olarak kullandığı telefona bakar) ...ben bunu bir meydan okuma olarak algıladım! Belki de kariyerimin ilk basamağı... Yani, eğer bir kediyle röportaj yapabilirsem, sanırım herkesle yapabilirim, değil mi?

Hevesi geri gelmiştir, gözleri parlar.

ELİF: İşte bu yüzden buradayım! Yepyeni projem: "Kaldırım Konuşmaları"! Amacım mı? Basit ama aynı zamanda... bir iş kapmak! Sokak kedilerinin gözünden hayatı anlamak, onların "haber değeri" taşıyan fikirlerini almak ve o editöre gidip "İşte!" demek!

Çevresine bakınır, macera başlıyormuş gibi bir ifade takınır.

ELİF: İlk konuğumuzu bulmak üzereyim... Umarım röportaj yapmayı kabul ederler... Ve umarım kariyerim bir tekirin iki mamasını götürmesiyle sona ermez. Hadi bakalım! Patron, bu işi alacağım!

Elif kamerayı yanına, yere bırakır, kaydı açık tutarak. Çevresine bakınır. Birkaç adım ötede, güneşli bir yamacın üzerinde, heybetli ama uykulu görünen, kulağının biri hafifçe yırtık, yaşlı bir kedi yatmaktadır. Bu Reis'tir.



BÖLÜM 3- İLK RÖPORTAJ DENEMESİ

Kamera, yeşilliklerin arasında, yere oturmuş, hevesli ve biraz gergin görünen Elif'i gösterir. Elinde eski bir model akıllı telefon (ses kayıt cihazı olarak kullandığı), yanında küçük bir not defteri ve kalem vardır. Karşısında ise boş bir alan durmaktadır.

Elif kameraya döner, gülümsemeye çalışır.

ELİF: Merhaba Dünya! Ve tabii ki merhaba kedi dostları! Ben Elif. Bugün burada, bu harika park köşesinde, yepyeni bir projeye başlıyorum: "Kaldırım Konuşmaları"! Amacım mı? Çok basit ama bir o kadar da derin: Sokak kedilerinin gözünden hayatı anlamak! Onların sırlarını, sevinçlerini, dertlerini, yani gerçek "sokak felsefesini" gün yüzüne çıkarmak! Kim bilir, belki de insanlık için öğrenecek çok şey vardır bu patili dostlarımızdan. İlk konuğumuzu bulmak üzereyim... Umarım röportaj yapmayı kabul ederler. Bu işin en zor kısmı bu sanırım. Yani, bir kediyi ikna etmek. Hadi bakalım!

Elif kamerayı yanına, yere bırakır, kaydı açık tutarak. Çevresine bakınır. Birkaç adım ötede, güneşli bir yamacın üzerinde, heybetli ama uykulu görünen, kulağının biri hafifçe yırtık, yaşlı bir kedi yatmaktadır. Bu Reis'tir.

Elif, Reis'e doğru usulca yaklaşır. Elinde birkaç parça kuru mama tutmaktadır.

ELİF: (Fısıltıyla) İşte geliyor... İlk konuğum olabilir. Çok sakin görünüyor... Belki de uyuyor. Reis Bey? Reis Bey, müsaitseniz size birkaç soru sormak istiyorum?

Reis yattığı yerden gözlerinin birini aralar, Elif'e kısa bir bakış atar ve gözünü tekrar kapatır. Umursamaz bir hali vardır.

ELİF: (Gülümsemesi solsa da yılmaz) Anlıyorum, yoğun bir gün. Ama sadece birkaç dakika? "Kaldırım Konuşmaları" için... Çok önemli bir proje.

Elif mamaları Reis'in biraz uzağına bırakır. Reis'in burnu seğirir hafifçe.

REİS: (Seslendirme - Mırıldanarak) Mmm... Mama... Ama uyku daha cazip...

Reis yavaşça doğrulur, gerinir. Bir esner, koca ağzını göstererek. Ardından mamalara doğru üşenerek ilerler ve birkaç tanesini yer. Elif hevesle mikrofon (telefon) uzatır.

ELİF: Teşekkür ederim Reis Bey! Bu gerçekten çok önemli. İlk sorum... Sokakta yaşamak sizi nasıl etkiliyor? Hayatın getirdiği zorluklar neler?

Reis mamaları çiğnemeyi bitirir, Elif'e bakar. Gözlerinde hafif bir bezginlik vardır.

REİS: (Seslendirme - Derin bir miyavlama) MİYAV...

ELİF: (Not defterine not alır gibi) "Miyav"... Anlıyorum. Zorluklar "miyav" gibi yani... Tarif edilemez? Çok derin. Peki... En büyük motivasyon kaynağınız ne? Sizi hayata bağlayan şey?

Reis tekrar gerinir, sonra güneşli yamaca doğru ilerler ve tekrar yatmaya hazırlanır.

REİS: (Seslendirme - Uzun, mırıltılı bir "Hrr" sesi) HRRRR...

ELİF: "Hrrr"... Yani huzur? Güneşin sıcaklığı? Dinginlik? Ah, ne kadar da... spiritüel! Çok teşekkürler Reis Bey!

Reis çoktan uykuya dalmıştır bile. Hafif mırıltılar duyulmaktadır.

ELİF: (Kameraya döner, fısıltıyla) Vay canına... İlk röportaj ve hemen bu kadar derin cevaplar beklemiyordum. "Miyav" ve "Hrrr"... Üzerinde düşünmemiz gereken çok şey var sanırım.

Elif usulca Reis'in yanından ayrılır, telefonunu ve defterini alır. Parkın başka bir bölümüne yönelir. Bu sırada, genç ve enerjik bir tekir kedi, bir yaprağın peşinden koşturmakta veya kendi kuyruğuyla oynamaktadır. Bu Çapkın'dır.

ELİF: (Kendi kendine) Belki daha genç bir kediyle daha... dinamik bir röportaj yapabilirim. (Çapkın'a doğru yaklaşır) Merhaba ufaklık! Seninle konuşabilir miyiz? "Kaldırım Konuşmaları" için?

Çapkın bir an durur, Elif'e merakla bakar. Kuyruğu havada bir soru işaretidir.

ELİF: Adın ne senin? Ne yapıyorsun öyle, çok enerjik görünüyorsun!

Çapkın aniden Elif'in uzattığı telefona doğru atılır, onu bir oyuncak sanmıştır. Elif panikle telefonu çeker.

ELİF: Hayır, hayır! Bu oyuncak değil! Bu benim... kayıt cihazım!

Çapkın hayal kırıklığıyla bir miyavlama bırakır ve dikkatini hemen yerde hareket eden bir böceğe çevirir. Böceği kovalamaya başlar.

ELİF: (Çapkın'ın peşinden gitmeye çalışarak) Tamam, tamam! Oyun mu oynamak istiyorsun? Sorularımı oyun oynarken cevaplayabilir misin? Mesela... Bir sokak kedisinin en sevdiği oyun nedir?

Çapkın böceği yakalar, onunla biraz oynar, sonra sıkılır ve hızla bir ağaca tırmanmaya başlar.

ELİF: (Ağaca bakarak) Tırmanmak mı? Cevap tırmanmak mıydı? Ya da böcek kovalamak? Peki, peki! Günlük rutinin nedir? Sabah kalkınca ne yaparsın?

Çapkın ağacın ortasında durur, Elif'e aşağıdan bakar, bir miyavlama bırakır.

ÇAPKIN: (Seslendirme - Cıvıltılı bir miyavlama) MİYAAAV!

ELİF: (Not defterine zorlukla not alır) "Miyaaav"... Anladım. "Hemen harekete geçerim!" demek istedin sanırım? Çok aktif bir başlangıç! Peki ya... en çok neye sinir olursun?

Çapkın aniden ağaçtan iner ve Elif'in bacağından tırmanmaya çalışır. Elif irkilerek geri çekilir.

ELİF: Aaa! Bu mu yani? İnsanların sürekli soru sormasına mı sinir oluyorsun? Tamam, tamam! Sakin ol!

Çapkın artık Elif'le ilgilenmiyordur, parkın diğer ucunda dikkatini çeken başka bir şeye doğru koşarak uzaklaşır.

ELİF: (Nefes nefese, üstünü silkeliyor) Pekala... Sanırım "dinamik" derken biraz fazla iyimserdim. Röportajdan çok... kovalamaca gibiydi.

Elif tekrar kameranın yanına döner, oturur. Yüzünde hem yorgunluk hem de hafif bir şaşkınlık vardır.

ELİF: (Kameraya döner) Evet... İlk bölüm böyle geçti. Reis'ten "Miyav" ve "Hrrr" gibi derin felsefeler öğrendik. Çapkın'dan ise hayatın bir kovalamaca olduğunu... ve muhtemelen benim biraz yavaş kaldığımı... anladık.

Elif telefonunu (kayıt cihazı) alır, ona bakar.

ELİF: Sanırım... Bu iş sandığımdan daha ilginç olacak. Ve daha tırmalamalı.

Elif kameraya gülümser.

ELİF: "Kaldırım Konuşmaları"nın ilk bölümünün sonuna geldik. Önümüzdeki hafta başka patili dostlarla görüşmek üzere! Şimdilik hoşça kalın... Ve sakın bir kediyi uyurken rahatsız etmeyin! Tecrübeyle sabit!

Elif kamerayı kapatır. Kamera kapanmadan son bir saniye, arka planda Reis'in yattığı yerden hafif bir mırıltı duyulur ve Çapkın'ın hızla kadrajdan geçen kuyruğu görünür.

(Elif, Reis ve Çapkın'la yaptığı başarısız röportaj denemelerinin ardından, üstü başı dağılmış ve biraz morali bozuk bir halde, yeni kedi arayışıyla uzaklaşır.)



BÖLÜM 4- İlk Miyavlar

PARK KÖŞESİ - GÜNDÜZ

Reis, güneşli yamacında tekrar uzanmış, keyifle geriniyordur. Çapkın ise yakınlarda bir kelebeği kovalamayı bırakmış, Reis'e doğru gelir.

ÇAPKIN: (Seslendirme - Meraklı bir miyavlama) Miyav?

REİS: (Seslendirme - Gözlerini kısmış) Hrrr... Ne var genç? Keyfimiz kaçtı.

ÇAPKIN: (Seslendirme - Başını sallayarak) O kız... Az önce... Çok garipti. Benimle konuşmak istedi. Seninle de mi konuştu?

REİS: (Seslendirme - Bir gözünü açar) Konuşmak mı? Saçmalama. O garip aletine bir şeyler mırıldandı durdu. Bir de mama verdi. Fena değildi. Ama uyku önemli.

ÇAPKIN: (Seslendirme - Kaşlarını çatar gibi) Ama benimle de... "Günlük rutinin ne?" diye sordu. Rutin ne demek? Koşmak mı? Oynamak mı? Anlamadım. Sonra elimden aleti almaya çalıştım, çığlık attı.

REİS: (Seslendirme - Hafif bir kıkırdama gibi "Hoh") Hoh... Senin aklın fikrin oyun zaten. Kızın derdi başkaydı. Sanki... bizden bir şey istiyordu.

ÇAPKIN: (Seslendirme - Endişeyle) Bir şey mi? Tuzak mı? Yiyeceklerimizi çalmak mı istiyor? Yoksa bizi... (Titrek bir miyavlama) ...o garip yere götürmek mi? (Veteriner iması)

REİS: (Seslendirme - Ciddileşir) Sanmam. Tuzak kursa daha zeki olurdu. Amaçsız gibiydi. Yaptığı şey... haberci gibi bir şeydi galiba. İnsanlar bazen böyle tuhaflıklar yapar.

Çapkın: (Seslendirme - Hala şüpheli) Haberci? Tehlikeli mi?

Reis: (Seslendirme - Sakin) Bilmiyorum. Ama merak ettim şimdi. Durup dururken neden bir kediyle röportaj yapmak istesin ki bir insan? Normal değildi.

Reis yattığı yerden doğrulur, gerinir. Çapkın dikkatle onu izler.

REİS: (Seslendirme - Karar vermiş gibi) Tamam haydi gidip bakalım. O kız nereye gitti? Peşinden gidelim. Derdi neymiş öğrenelim. Benim uykumu böldüğüne değsin bari.

ÇAPKIN: (Seslendirme - Heyecanla) Kovalama mı yapacağız? Harika!

REİS: (Seslendirme - Bıkkın) Hayır, kovalama değil. Takip. Sinsice takip. Fark ettirmeden. Öğrenmek için.

Reis önden, yavaş ve temkinli adımlarla ilerlemeye başlar. Çapkın arkasından hevesle ama Reis'in "sinsice" uyarısını hatırlayarak onu takip eder. İkili, Elif'in gittiği yöne doğru gizlenerek ilerler.

PARKIN FARKLI BÖLÜMLERİ

ARA SOKAKLAR - GÜNDÜZ 

Bir dizi hızlı kesit veya kısa sahneler gösterilir. Elif, başka kedilerle konuşmaya çalışmaktadır. Reis ve Çapkın ise uzaktan onu gözlemektedirler.

  • SAHNE 1: Elif, park bankının altında uyuyan şişman, huysuz bir kedinin yanına yaklaşır. Fısıltıyla soru sorar. Kedi gözünü bile açmadan tıslar ve daha derin uykuya dalar. Reis ve Çapkın çalılıkların arasından izler, Reis başını sallar ("Beklendiği gibi").
  • SAHNE 2: Elif, duvarın üstünde yürüyen zarif, mesafeli bir kediye seslenir. Kedi durup Elif'e küçümseyici bir bakış atar, sonra kuyruğunu sallayıp hızla uzaklaşır. Çapkın, "Vay canına, çok havalı!" der gibi bir miyavlama çıkarır (Seslendirme: "Miyav!"). Reis onu susturur.
  • SAHNE 3: Elif, birkaç genç kedinin oyun oynadığı bir alana gider. Soru sormaya çalışır ama kediler sadece Elif'in etrafında daireler çizerek, bacaklarına sürtünerek ve oyuncak zannederek telefonunu koklayarak onu meşgul ederler. Elif gülse de çaresizdir. Reis ve Çapkın bir duvarın köşesinden izler, Reis hafifçe sırıtır (Seslendirme: "Çapkın'ın tayfası...").
  • SAHNE 4: Elif, bir köpeğin havlamasıyla aniden etrafa saçılan bir grup kedinin peşinden koşmaya çalışır. Başaramaz. Reis ve Çapkın güvenli bir yerden saklanıp tehlikenin geçmesini beklerler.
Elif, birkaç başarısız denemenin ardından yorgun düşmüş, elindeki telefon ve not defteriyle bir bahçe duvarının dibine oturmuştur. Morali iyice bozulmuştur.



BÖLÜM 5- MERAKLI KEDİLER

SAKİN BİR BAHÇE DUVARI YANI - GÜNDÜZ

ELİF: (Kendi kendine mırıldanır) Offf... Bu imkansız. Hiçbiri... Hiçbiri cevap vermiyor. Ya uyuyorlar, ya kaçıyorlar, ya da sadece beni bir oyuncak zannediyorlar. O editör... Benimle dalga geçti ve ben de... Kedi gibi peşlerinde dolaşıyorum. Bu iş asla olmayacak. Annem haklıydı, öğretmenlik yapmalıydım.

Tam umutsuzluğa kapıldığı sırada, önünde bir hareketlilik hisseder. Reis ve Çapkın, sinsice yaklaşıp, Elif'in birkaç adım uzağında, gayet rahat bir şekilde oturmuşlardır. Reis, sakin ama dikkatli bir ifadeyle Elif'e bakmaktadır. Çapkın ise meraklı gözlerle bir Elif'e bir etrafa bakmaktadır.

Elif şaşkınlıkla onlara bakar. Aynı kediler... Geri mi döndüler?

ELİF: (Şaşkınlıkla) Reis Bey? Çapkın? Siz... Neden buradasınız?

Reis bir an sessiz kalır, etrafı kolaçan eder gibi yapar, sonra Elif'e döner.

REİS: (Seslendirme - Derin, tok bir miyavlama) MİYAV.

ELİF: (Kaşlarını çatarak anlamaya çalışır) "Miyav"... Yani... Beni mi takip ettiniz? Ne için?

Çapkın atılır.

ÇAPKIN: (Seslendirme - Hızlı, istekli miyavlamalar) MİYAV MİYAV!

ELİF: (Gülümser hafifçe) "Miyav miyav"... Diğer kedilerin ne kadar sıkıcı olduğunu görmek için mi? Haklısınız, pek işbirliği yapmadılar.

Reis tekrar devreye girer, daha belirgin bir miyavlama ile.

REİS: (Seslendirme - Net bir miyavlama) Mİİİ-YAV!

ELİF: (Birden gözleri parlar) "Mii-yav"... Anladım! Diğerleri yapmadı ama siz yapmaya hazırsınız demek istediniz, değil mi? Bana... Bana cevap mı vereceksiniz?

Reis ve Çapkın, Elif'e dikkatle bakarlar. Reis yavaşça gözlerini kırpıştırır (kedilerde güven ve rahatlama belirtisi). Çapkın kuyruğunu hafifçe sallar.

Elif'in yüzünde devasa bir gülümseme belirir. Hemen telefonunu ve defterini kapar. Umutsuzluk aniden uçup gitmiştir.

ELİF: (Heyecanla) Gerçekten mi? Harikasınız! Oturun bakalım şöyle... Burası iyi mi? Rahat mısınız? Ne sormak isterseniz demiş miydiniz? Ah, evet! Siz soracaksınız, ben cevaplayacağım! Hayır, hayır! Ben soracağım, siz cevaplayacaksınız!

Reis ve Çapkın birbirlerine bakarlar. Reis'in yüzünde "Başımıza ne iş açtık böyle?" der gibi bir ifade vardır. Çapkın ise hala ne olduğunu tam anlamasa da heyecanlıdır.

ELİF: Tamam! Hazır mısınız? İlk soru Reis Bey...

Elif, telefonun kaydını başlatır, defterini açar ve ilk sorusunu sormaya hazırlanır. Reis ve Çapkın, sanki bir koltuğa oturmuş gibi, pür dikkat Elif'e bakmaktadırlar.




BÖLÜM 5- KONUŞAN KEDİLERLE İLK RÖPOTAJ

ELİF: (Şaşkınlıkla) Reis Bey? Çapkın? Siz... Neden buradasınız?

Reis bir an Elif'e bakar, sonra etrafı kolaçan eder gibi yapar. Ardından, Elif'in hayatı boyunca unutamayacağı bir şey olur. Reis, ağzını açar ve... İnsan gibi konuşur.

REİS: (Derin, tok, hafif kısık bir sesle) Oturup mızmızlanmayı bırak da asıl konuya gel.

Elif donakalır. Gözleri faltaşı gibi açılmıştır. Elindeki telefon düşmek üzeredir.

ELİF: N-ne? Ne dedin sen? Miyavlamadın! Konuştun! Türkçe konuştun!

Çapkın atılır, neşeyle kuyruğunu sallar.

ÇAPKIN: (Genç, hareketli bir sesle) Evet, konuşabiliyoruz! Harika, değil mi? Sen de konuşabiliyorsun! Miyav!

ELİF: (Şok içinde) Siz... Siz konuşabiliyor muydunuz? Ama... Az önce... Sadece miyavlıyordunuz! Ben... Ben sadece sizin hareketlerinizi ve miyavlamalarınızı yorumladığımı sanıyordum!

REİS: (Bıkkın bir ifadeyle) İnsanlar genelde öyle yapar. Bizi dinlemek yerine kendi anlamlarını yüklerler. Canları öyle istiyor. Biz de yorulmuyoruz anlatmak için.

ÇAPKIN: Hem komik oluyor! Senin yorumların çok komikti! "Hrrr, yani huzur?" Hahaha!

ELİF: (Hala şokta, mırıldanarak) Komik mi? Ben... Bir kedinin benimle konuştuğuna inanamıyorum... Akli dengemi yitirdim galiba. O editör haklıymış...

REİS: Akli dengen yerinde. Sadece biraz... şaşkınsın. Sakin ol. Her kedi konuşmaz zaten. Biz... seçiciyiz diyelim.

ELİF: Seçici misiniz? Neden şimdi? Neden benimle? Neden... Az önce değil de şimdi?

Reis gözlerini kısar.

REİS: Bizi takip etmeni izledik. Diğer kedilerle uğraşırkenki hallerini... Komikti. Ve... biraz da... ilginçti. Bu kadar ısrar etmen... Bir amacın olması... Diğer insanlardan farklısın. Genelde ya tekme atarlar, ya başımızı okşayıp geçerler, ya da mama verirler. Senin derdin başkaydı. Merakımızı uyandırdın.

ÇAPKIN: Hem sen gitmeden önce soruların vardı! Hala sormak istiyor musun? Cevaplayabiliriz artık! Ne sormak istiyorsun? Oyun oynamayı sever misin?

ELİF: (Nihayet şoku atıp heyecanla) S-sormak mı? Evet! Elbette sormak istiyorum! Yani... Siz gerçekten... Konuşabiliyorsunuz! Bu... Bu inanılmaz! Patron... O editör... İnanamayacak!

Elif hemen telefonunu (kayıt cihazı) kapar, defterini açar. Yorgunluğu gitmiş, yerine büyük bir heyecan gelmiştir.

ELİF: Tamam! Hazır mısınız? İnanılmaz... Gerçekten... Konuşan kediler... Tamam, odaklan Elif! Profesyonel ol!

(Elif, heyecanla telefonunu ve defterini kapar. Röportaja başlamak için sabırsızlanıyordur.)

Reis ve Çapkın, Elif'in bu ani enerji değişimine bakarlar. Reis'in yüzünde "Bu kıza bulaşmasak mıydık?" der gibi bir ifade vardır. Çapkın ise sabırsızlanmaktadır.

ELİF: Tamam! İlk soru Reis Bey... Sokakta yaşamak... Gerçekten nasıl bir şey? Az önce "miyav" demiştiniz ama sanırım biraz daha detay alabiliriz artık?

Reis derin bir nefes alır.

REİS: (Düşünceli bir ifadeyle) Sokakta yaşamak... Ömür törpüsüdür evlat. Bir gözün hep arkada olacak. Mama bulmak ayrı dert, o köpeklerin havlaması ayrı dert, bir de üstüne böyle senin gibi tuhaf gazeteciler çıkıp soru sorar başımıza. Ama...

Reis durur, etrafına bakar.

REİS: ...Ama özgürlük... O başka bir şeydir. Kimseye hesap vermek yok. Nerede istersen orada uyursun. Güneşin en güzel battığı tepeye tek başına çıkarsın. O anlar... İşte o anlar paha biçilmez. Zorluklar da bu anlar için katlanılır.

Elif heyecanla not almaktadır. Ağzı kulaklarındadır.

ELİF: Vay canına! Bu... Bu çok derin! Ve anlaşılır! Harika! Peki Çapkın... Senin için sokak hayatı ne ifade ediyor?

ÇAPKIN: (Hemen atılır) Koşmak! Zıplamak! Oynamak! Kelebek kovalamak! Yeni yerler keşfetmek! Bazen sıkıcı oluyor tabii, uyumak falan... Ama genelde süper eğlenceli! Hele sen gelince daha da eğlenceli oldu! Acaba şimdi ne yapacağız? Başka kedi kovalayacak mıyız?

Elif ve Reis aynı anda Çapkın'a bakar. Reis başını sallar.

REİS: (Çapkın'a) Sakin ol genç. Önce şu kızı başımızdan savalım. Konuşalım bakalım ne istiyor.

(Röportaj bu şekilde devam eder. Elif sorular sorar, Reis bilge/bıkkın cevaplar verir, Çapkın enerjik/oyun odaklı cevaplar verir. Sitcom'un ana dinamiği kurulmuştur.)



BÖLÜM 6- RÖPORTAJ DEVAM EDER

ELİF: Tamam! İlk soru Reis Bey... Güne başlarken ilk düşünceniz ne oluyor? Mama mı, uyku mu, güneş mi?

REİS: (Gözlerini yarı kapalı, bıkkın bir ifadeyle) Uyku. Her zaman uyku. Mama sonra da halledilir. Güneş de... Eh, fena değil. Ama uyku... Her şeyin başı.

ÇAPKIN: (Atılarak) Benim mi? Oyun! Hemen oyun! Sonra da koşmak! Güneş de güzel, ama koşarken daha güzel!

ELİF: Anlıyorum, anlıyorum... Farklı öncelikler... Peki... Bugün menüde ne vardı? Favori "çöp kutusu gurmeniz" hangisi?

REİS: (Burnunu buruşturarak) Çöp kutusu mu? Biz öyle şeylere tenezzül etmeyiz. Artık insan yiyeceklerine alıştık. Tercihen tavuk... Ya da yaş mama.

ÇAPKIN: (Heyecanla) Ben kedi maması severim! Özellikle o küçük balıklı olanlar! Ama bazen peynir de buluyorum, o da güzel!

ELİF: İlginç tercihler... Tehlikeyi (mesela bir köpeği) kilometrelerce uzaktan nasıl anlıyorsunuz?

REİS: (Gözlerini kısarak) O kokuyu... O sesi... Onların aptallığını da biliyoruz artık. Bize bulaşmazlar kolay kolay.

ÇAPKIN: (Titreyerek) Ben korkuyorum köpeklerden! Ama kaçmak eğlenceli!

ELİF: Anlıyorum... Peki... Hiç "Ev Kedisi" olmayı düşündünüz mü? Aradaki temel farklar neler sizce?

REİS: (Kafasını sallayarak) Ev kedisi mi? Tutsaklık gibi bir şey. İstediğin zaman istediğin yere gidemiyorsun, istediğinle kavga edemiyorsun. Özgürlük güzel şey.

ÇAPKIN: Evde oynamak sıkıcı olurdu! Dışarıda her yer oyun parkı!

(Röportaj bir süre bu şekilde devam eder. Elif sorular sorar, Reis bilge ve bıkkın cevaplar verirken, Çapkın sürekli olarak enerjik ve oyun odaklı cevaplar verir.)

ELİF: (Gülerek) Tamam, tamam... Sanırım sokak kedisi felsefesini anlamaya başlıyorum. Teşekkürler Reis Bey, Çapkın! Bu inanılmaz bir röportaj oldu!

REİS: (Esneyerek) Görevimiz. Ama yorucu.

ÇAPKIN: (Elif'in bacaklarına sürtünerek) Tekrar röportaj yapalım mı? Belki oyun da oynarız?

(Sonraki bölümlerde bu karakterler ve Elif arasındaki dinamik daha da gelişecektir.)

(Röportaj biter. Reis esner, Çapkın etrafta zıplar.)

ELİF: (Kameraya dönerek, inanılmaz bir heyecanla) İnanamıyorum... İnanılmazdı! Resmen... Resmen konuşan kedilerle röportaj yaptım! Reis Bey ve Çapkın... Kayıtta! Sesleri... Düşünceleri... Her şey! O editör... Buna inanamayacak!

Elif telefonunu ve defterini sıkıca tutar. Yüzünde hayatının en büyük gazetecilik zaferini kazanmış gibi bir ifade vardır.

ELİF: "Kaldırım Konuşmaları"nın ilk bölümü... Kelimenin tam anlamıyla... Konuşan kedilerle! Bu işi alacağım! Bu haberle işi kapacağım! Hatta belki kendi programımı bile yaparım! "Elif'le Kaldırım Konuşmaları"! Konuklarım... Evet, doğru tahmin ettiniz!

Elif kameraya zaferle gülümser.

ELİF: Haftaya... Bakalım başka hangi sırlar açığa çıkacak! Belki Diva'yla dedikodu yaparız, Aslan'la bölge kavgalarını konuşuruz! Şimdilik hoşça kalın... Ve unutmayın, bazen en sıra dışı hikayeler... Sadece iki "miyav" ötenizde olabilir! Tabii eğer o miyavlar aslında Türkçe ise!

Elif kamerayı kapatır. Kamera kapanmadan son bir saniye, Reis ve Çapkın birlikte uzaklaşmaktadırlar.

REİS: (Çapkın'a) Umarım bu kız başımıza çok iş açmaz.

ÇAPKIN: (Neşeyle) Ne işi? Daha çok oyun oynayacağız! Hahaha!

Reis başını sallar, "Eyvah" der gibi.



BÖLÜM 7- RÖPORTAJI TESLİM ETME ZAMANI GELDİ

(Elif, Reis ve Çapkın ile yaptığı ilk başarılı ve şok edici röportajın heyecanıyla bölümü bitirir. O işi alacağından emindir.)

ELİF'İN EVİ - GÜNDÜZ

Elif, derme çatma çalışma köşesinde hummalı bir çalışma içindedir. Röportajın ses kaydını bilgisayarında deşifre etmiş, büyük bir dikkatle yazıya dökmektedir. Reis'in bilgece sözleri (Elif'in duyduğu şekliyle) ve Çapkın'ın enerjik patlamaları kağıda dökülür. Ortaya çıkan metin hem derin hem de absürttür. Elif, çıktıyı büyük bir özenle alır, sarı dosyasının içine yerleştirir. Aynanın karşısında, ne söyleyeceğini prova eder.

ELİF: (Kendine) Tamam Elif. Sakin ol. Profesyonel görün. Abartma. Sadece gerçeği söyle. "Can Bey, işte sokak kedileriyle yaptığım röportaj. Buyurun Reis ve Çapkın'ın söyledikleri." (Memnuniyetsizce yüzünü buruşturur) Çok sıradan. Daha etkileyici olmalı. "Can Bey, bu sadece bir başlangıç. Bu şehirdeki patili dostlarımızın anlatacak ne kadar çok şeyi olduğunu hayal bile edemezsiniz!" Hah! Bu daha iyi!

ESKİ BİR GAZETE OFİSİ, CAN BEY'İN OFİSİ

Elif, ilk iş görüşmesine geldiğinden daha da gergin ama aynı zamanda kendine güvenli bir ifadeyle Can Bey'in karşısında oturmaktadır. Can Bey, her zamanki gibi yorgun ve biraz dağınık görünmektedir.

CAN BEY: Yine sen mi Elif? Kedilerle röportaj meselesi ne oldu? Unuttun sanmıştım.

ELİF: Unutmadım Can Bey! Başardım! İşte röportajın dökümü! Okuyun lütfen!

Elif büyük bir gururla sarı dosyasındaki çıktıyı Can Bey'e uzatır. Can Bey, kağıtları alır, gözlüklerinin üzerinden şöyle bir bakar.

CAN BEY: "Reis ve Çapkın ile Kaldırım Konuşmaları..." Enteresan başlık. (Okumaya başlar. Elif'in yazdığı satırları okudukça yüz ifadesi değişir. Önce kaşları çatılır, sonra alaycı bir gülümseme belirir.) "Sokakta yaşamak ömür törpüsüdür evlat... Ama özgürlük... O başka bir şeydir." ... "Koşmak! Zıplamak! Oynamak!" ... Elif... Bunları kediler mi söyledi?

ELİF: Evet, Can Bey! Bizzat kendileri! Yani, Reis ve Çapkın! İnanılmaz değil mi? Konuşabiliyorlar!

Can Bey okumayı bırakır, Elif'e bakar. Gözlerinde hem şaşkınlık (Elif'in ciddiyetine) hem de eğlenme vardır.

CAN BEY: Konuşabiliyorlar... İlginç bir yorumlama yeteneğin var Elif. Ya da... (Kaydıraklı telefonunu işaret eder) O aletteki kaydı dinleyebilir miyim? Merak ettim doğrusu... Kedilerin "ömür törpüsü" dediklerini kendi kulağımla duymak isterim.

Elif'in içi içine sığmaz. Tamamdır! Kanıtı sunacak! Telefonunu çıkarır, ilgili kaydı bulur.

ELİF: Elbette Can Bey! İşte buyurun! Reis'in o bilge sesini kendi kulaklarınızla duyacaksınız!

Elif kaydı oynatır. Can Bey dikkat kesilir, Elif de heyecanla bekler. Kayıttan sadece kuş sesleri, uzaktan gelen şehir gürültüsü ve... Kedilerin miyavlamaları duyulur. Elif'in aradaki heyecanlı soruları ve yorumları da vardır.

CAN BEY: (Kaydı durdurur. Yüzü ciddileşir.) Elif... Ben burada sadece... miyavlama duyuyorum. Normal kedi sesleri. Ve senin sesini.

ELİF: (Şaşkınlıkla) Nasıl yani? Duymuyor musunuz? "Özgürlük güzel şeydir" dedi! "Oyun!" dedi Çapkın!

CAN BEY: (Sıkıntıyla nefes verir) Elif... Ben profesyonel bir gazeteciyim. Yıllardır bu işteyim. Sesleri tanırım. Orada bir kedi miyavlıyor. Bir de mırıldanıyor sanırım. Başka bir şey yok.

ELİF: (Sesi yükselir, panikler) Ama ben duyuyorum! Çok net duyuyorum! Reis konuşuyor! Çapkın konuşuyor!

CAN BEY: (Oturduğu yerden doğrulur, konuyu kapatmak istercesine) Dinle Elif. Bak. Dediğim gibi, hayal gücüne diyecek lafım yok. Bu hikayeleştirme yeteneğin... Farklı. Belki ileride... Hikaye yazarsın. Ama gazetecilik... Gerçekler üzerine kuruludur. Duyduğun sesler, maalesef... Sadece miyav.

Can Bey, Elif'in çıktısını masanın kenarına bırakır. Elif'in dünyası başına yıkılmıştır. O iş... Yine olmamıştır. Kanıtı vardı ama kimse duymuyordu!

CAN BEY: Başvurunu aldım Elif. Eğer... Eğer ileride daha somut, yani... gerçek bir haberle gelirsen... Veya bu "hayal gücünü" başka alanda kullanırsan... Belki. Seni... Seni daha sonra ararız.

Elif, gözleri dolu bir halde, sarı dosyasını ve telefonunu alır. "Daha sonra ararız..." Bu cümleyi yine duymuştur. Yıkılmış bir halde odadan çıkar. Can Bey arkasından sadece başını sallar.

PARKTA BİR BANK

Elif, parkta bir banka oturmuş, elinde telefonu ve çıktılarla öylece durmaktadır. Gözünden birkaç yaş süzülür. Bütün çabası... O sihirli an... Kimse inanmamıştır. Sadece miyav duymuşlardır.

Yanına bir hırıltı sesi duyulur. Reis ve Çapkın gelmiş, bankın altına veya Elif'in yakınına oturmuşlardır. Yüzlerinde meraklı bir ifade vardır.

REİS: (Seslendirme - Sakin) Ne oldu genç? İşler yolunda gitmedi galiba?

Elif, konuşan kedileri görünce tekrar duygulanır.

ELİF: (Sesi titreyerek) Reis Bey... Çapkın... Gittim... O editöre anlattım... Kaydı dinlettim... Ama... Ama o sadece miyav duydu! İnanmadı! İşe almadı!

Çapkın merakla başını eğer.

ÇAPKIN: (Seslendirme - Şaşkın) Sadece miyav mı? Nasıl yani? Ama biz konuştuk!

REİS: (Seslendirme - Düşünceli) Hımm... İlginç. Sanırım insanlar... Bizi duymak istedikleri gibi duyuyorlar. Ya da sadece... Bizi duyduklarında akıllarını yitireceklerini biliyorlar.

Elif hıçkırır.

ELİF: Şimdi ne olacak? O işi asla alamayacağım! Kanıtım var ama kimse duymuyor! Bütün bunlar... Boşa mıydı?

Reis Elif'e bakar. Gözlerinde garip bir bilgelik ve belki de hafif bir acıma vardır.

REİS: Boşa değildi. Sen duydun ya. Biz duyduk ya. Belki... Onu ikna etmenin yolu sadece bizim sesimiz değildir.

ELİF: Nasıl yani? Başka ne yapabilirim?

Reis etrafına bakar. Parkta başka kediler vardır. Diva, Aslan uzakta görünür.

REİS: Belki... Daha fazla ses gerekir. Daha fazla hikaye. Daha fazla... tuhaf bilgi. Belki diğerleri... Diva... Aslan... Gölge... Onlar da anlatırsa... Ve sen... Sen de bunu daha çok insana duyurursan... O zaman belki... Belki birileri duyar. Belki birileri inanır.

Çapkın heyecanlanır.

ÇAPKIN: Başka kedilerle mi konuşacaksın? Harika! Onlar da konuşuyor mu?

Reis Çapkın'a kısa bir bakış atar.

REİS: (Seslendirme - Çapkın'a) Sabırlı ol genç. (Elif'e döner) Ne dersin? Pes edecek misin? Yoksa... Hikayeye devam edecek misin? Belki o editör dışında da seni duyacak birileri vardır.

Elif, Reis'in sözleriyle birden silkelenir. Gözleri dolar ama bu sefer hayal kırıklığından değil, yeni bir umuttandır. Elinde hala konuşan kedilerin kaydı ve notları vardır. İşi alamamıştır ama hikaye bitmemiştir. Tam tersine, yeni başlıyordur.

ELİF: (Telefonunu ve not defterini sıkıca kavrar) Haklısınız Reis Bey! Pes etmek yok! O duymadıysa, duyan başkaları vardır! Daha fazla hikaye... Başka kediler... Bunu duyuracağım!

Elif kararlılıkla ayağa kalkar. Reis ve Çapkın memnuniyetle (veya Reis için bıkkın bir kabulle) ona bakarlar.



BÖLÜM 8- BAŞKA KEDİYLE RÖPORTAJ

PARKTA BAŞKA BİR KÖŞE - GÜNDÜZ

Elif, Reis ve Çapkın ile bankta konuştuktan sonra kendine gelmiş, yüzünde yeni bir kararlılık vardır. Reis ve Çapkın, Elif'in yanında, ona "rehberlik" etmektedirler.

ELİF: Tamam. Anlaştık o zaman Reis Bey, Çapkın. O editör inanmadıysa, duyan başkalarını bulacağım. Ama bana yardım etmeniz lazım. Başka konuşan kedi var mı? Mesela... O duvarın üzerinde hep kendini yalayan, çok havalı duran kedi? Adı ne onun?

REİS: (Seslendirme - Bıkkın) O mu? Diva. Mahallenin en züppe kedisidir. Sadece tüy bakımıyla ilgilenir. Ve dedikoduyla. Ondan "haber değeri" taşıyan pek bir şey çıkacağını sanmam. Ama denemek istersen...

ÇAPKIN: (Atılarak) Diva çok komik! Bir kere bir köpeği nasıl kandırdığını anlatmıştı! Kuyruğunu gösterdi, köpek atladı, Diva ağaca çıktı! Hahaha!

ELİF: (Not defterine "Diva - Dedikodu, Tüy Bakımı, Komik Köpek Hikayeleri" diye not alır) Harika! Diva ile konuşalım o zaman! Beni tanıştırır mısınız?

Reis ve Çapkın, Elif'e önden yol göstererek, Diva'nın genellikle takıldığı güneşli bir duvarın kenarına doğru ilerlerler. Diva, dediği gibi, kendini büyük bir özenle yalamaktadır. Yanında başka bir kedi (küçük, ürkek bir tekir) oturmuş, onu dinlemektedir.

REİS: (Seslendirme - Hafifçe öksürür) Hıhım. Diva! Müsait misin? Seninle konuşmak isteyen biri var.

Diva, yalamayı bırakır, gözlerini kısıp Reis'e bakar. Yanındaki kedi hemen siner.

DIVA: (Seslendirme - İnce, biraz nazlı bir sesle) Ay, Reis Bey? Ne o öyle pat diye? Tüyümün en güzel yerine gelmiştim. Kimmiş o konuşmak isteyen? Umarım sıkıcı biri değildir. Şu küçük tekir az önce Aslan'ın yeni bölgesini anlatıyordu, en heyecanlı yerindeydik.

Diva, Elif'i görür. Elif elinde telefonu, gülümseyerek yaklaşmaktadır.

DIVA: (Seslendirme - Merakla) Aaa? Bu o garip aletli kız değil mi? Hani dün etrafta koşturup miyavlamalarımızı yanlış yorumlayan?

ELİF: Merhaba Diva! Ben Elif. "Kaldırım Konuşmaları" projesi için sizinle bir röportaj yapmak istiyordum. Eğer vaktiniz varsa tabii?

Diva pozisyonunu düzeltir, daha havalı bir oturuş alır. Yanındaki kedi kaçmaya hazırlanır.

DIVA: (Seslendirme - İlgiyle) Röportaj mı? Benimle mi? Aa, demek sonunda biri şehrin en dikkat çekici kedisinin farkına vardı. Pekala... Ne sormak istiyorsun? Umarım tüylerim kamerada güzel çıkıyordur.

ELİF: (Heyecanla) Çok teşekkür ederim! Elbette güzel çıkıyordur! İlk soru... Diva, sizin için sokak hayatında güzellik ne kadar önemli? Bakım sırlarınız nelerdir?

Diva güler (seslendirme: "Hehehe").

DIVA: (Seslendirme - Öğretici bir tonla) Canım, güzellik her yerde önemli! Ama sokakta daha önemli. Neden mi? Çünkü insanlar önce güzel olana bakar! Güzelysen mama şansın artar, sevilebilme ihtimalin yükselir. Bakım sırrı mı? Bol güneş, temiz köşeler bulmak ve tabii ki... (Etrafına bakıp sesini alçaltır) ...Doğru dedikoduları bilmek! Stres tüyleri döker!

Reis yan tarafta başını sallar (Seslendirme: "Dedim size"). Çapkın ise Diva'nın anlattıklarını dinlerken sıkılmaya başlamıştır, etrafta sinek aramaktadır.

ELİF: (Notlar alır) Doğru dedikodu... Anladım... Peki Aslan'ın yeni bölgesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu mahalledeki kedi hiyerarşisi nasıl işliyor?

DIVA: (Seslendirme - Hemen canlanır) Aaa, Aslan'ı mı soruyorsun? Tam bir kaba! Yeni bölgeye geçti ama oranın asıl sahibi Yaşlı Kara'ydı! Bir de yanına o sıska Çıtçıt'ı almış! Ayol, ben sana kim kiminle kavga etti, kim kimin mamasını çaldı, o parktaki sarman kime göz kırptı, hepsini anlatırım! Ama bunlar kayda giriyor mu?

ELİF: (Gülerek) Evet, hepsi kayda giriyor Diva! Anlatın, dinliyorum!

Diva dedikoduya başlar. Elif heyecanla not alır, telefon kayıttadır. Çapkın çoktan uzaklaşıp bir yaprağın peşine takılmıştır. Reis ise güneşli yamacına dönmüş, kestirmeye hazırlanmaktadır.

(Röportaj bu şekilde Diva'nın dedikoduları ve bakım sırları üzerine ilerler. Elif, komik ve tuhaf cevaplar alarak röportajı sonlandırır.)



BÖLÜM 9- YOUTUBE VİDEOSU VİRAL OLUYOR

ELİF'İN EVİ - GECE

Elif, bilgisayarının karşısındadır. Elinde iki röportajın kaydı vardır: Reis/Çapkın ve Diva. Nasıl bir video yapacağını düşünmektedir. Sadece ses kaydını koymak anlamsızdır, çünkü kimse konuşmayı duymuyordur.

ELİF: Tamam... Kanıtım var ama kimse duymuyor. O zaman... Bunu görselleştirmeliyim! İnsanlar duymuyorsa, okusunlar!

Elif, video düzenleme programını açar. Görüntüye kedilerin kendisini (röportaj anında çekilmiş kısa videoları) koyar. Kediler miyavlarken, Elif'in duyduğu "konuşmaları" alt yazı olarak eklemeye başlar. Reis'in bilge sözleri, Çapkın'ın atlamaları, Diva'nın cilveli dedikoduları... Alt yazılarla bambaşka bir anlam kazanır. Elif, videoyu daha eğlenceli hale getirmek için belki komik ses efektleri veya basit animasyonlar ekler (mesela Çapkın atlarken "Zıng!" gibi).

İlk video hazırdır: "Kaldırım Konuşmaları Bölüm 1: Reis ve Çapkın - Sokak Felsefesi ve Oyun Sanatı"

Elif, videoyu YouTube'a yükler. Açıklamaya projeyi anlatır. Büyük bir heyecanla ilk yorumları bekler.

Ertesi gün... Videonun altında birkaç yorum vardır.

  • "Kız delimiş mi?"
  • "Kedi nerede konuşuyor? Ben sadece miyav duyuyorum."
  • "Bu alt yazılar ne alaka? Komik olmuş ama saçma."
  • "Yazık kıza, iş bulamamış herhalde."

İzlenme sayısı: 53. Abone sayısı: 2. (Annesi ve teyzesi sanırım).

Elif morali bozuk bir şekilde bilgisayardan uzaklaşır. Ama pes etmez. Diva ile yaptığı röportajı düzenlemeye başlar: "Kaldırım Konuşmaları Bölüm 2: Diva - Sokak Modası ve Dedikodu Kazanı". Daha renkli, daha tempolu bir video yapmaya çalışır.

Bu videoyu da yükler. İzlenme sayısı yine düşüktür. Yorumlar benzerdir. Elif'in umudu kırılmaya başlar. Acaba Reis haklı mıydı? Kimse duymayacak mıydı?

Birkaç gün sonra... Elif sabah kalktığında telefonunda bir sürü bildirim görür. YouTube'dan, sosyal medyadan... Şaşkınlıkla YouTube kanalına girer.

İzlenme sayısı: 53.000! Abone sayısı: 7.000! Yorumlar çığ gibi büyümüş!

  • "OMG! Bu kedi ne diyor?! Alt yazılar efsane!"
  • "Hahaha! Diva'nın dedikodularına bayıldım! Sanki gerçekten konuşuyor!"
  • "En komik hayvan videoları kanalı olabilir!"
  • "Bu alt yazılar gerçek mi? Kız gerçekten kedileri mi konuşturuyor?"
  • "Paylaştımmm! Herkes izlemeli!"

Bir hayvansever sayfası Diva'nın dedikodu yaptığı kısmı kısa bir klip olarak paylaşıp "Bu kedi çok komik, alt yazılara bakın!" diye yazmıştır. Kedi temalı mizah sayfaları klipleri almıştır. Bir anda "Kaldırım Konuşmaları" viral olmuştur.

Elif şok içinde ekrana bakar. İnanamıyordur. O işi alamamıştır ama... Bütün dünya onu ve konuşan kedilerini izlemeye başlamıştır.



BÖLÜM 10- KEDİ ÇETESİYLE RÖPORTAJ

ELİF'İN EVİ - GECE

Elif, bilgisayar ekranının önünde gözleri fal taşı gibi açık oturmaktadır. YouTube kanalının istatistiklerine bakmaktadır. İzlenme sayıları, abone sayısı, yorumlar... Hepsi inanılmaz rakamlara ulaşmıştır. Ekran yorumlarla doludur.

YORUMLAR (Ekran Görüntüsü veya Seslendirme):

  • "OMG! Bu kediler KONUŞUYOR! Yok artık!"
  • "Hayatımda izlediğim en iyi şey! Daha fazlasını istiyoruz!!"
  • "Reis'in o bilge tavırları... Alt yazılar efsane olmuş hahaha!"
  • "Diva'nın dedikodularına bayıldım! Sanki benim kedim konuşsa tam böyle olurdu!"
  • "Yeni bölüm ne zaman gelecek? Acil Kaldırım Konuşmaları videosu bekliyoruz!"
  • "Başka kedilerle de röportaj yap! Lütfen!"
  • "Bu kız nasıl başarıyor? Kediler gerçekten konuşuyor mu yoksa çok iyi mi kurgu?"
  • "Aslan diye bir kabadayı kedi varmış mahallede, onunla da konuşsana!"

Elif yüzünde kocaman bir gülümsemeyle yorumları okur. Başarmıştır! O işi alamamıştır belki ama binlerce insana ulaşmıştır.

ELİF: (Kendi kendine) Vay canına... İnanılmaz... Gerçekten oldu! İnsanlar... Duyuyorlar! Ya da... Duyuyor gibi yapıyorlar ama eğleniyorlar! Fark etmez! Yeni videolar istiyorlar!

PARKTA BAŞKA BİR KÖŞE - GÜNDÜZ

Elif, Reis ve Çapkın ile birlikte yürümektedir. Elif'in enerjisi tavan yapmıştır.

ELİF: Yani durum böyle Reis Bey, Çapkın. İnsanlar bayıldı! Özellikle Diva'nın dedikoduları çok izlenmiş. Yeni videolar çekmemiz lazım! Başka kiminle konuşabiliriz? Var mı bildiğiniz ilginç, konuşacak kediler?

ÇAPKIN: (Heyecanla) Ben Çıtçıt'ı tanıyorum! Çok hızlı koşuyor! Onunla koşma yarışı yaparken röportaj yapabiliriz!

REİS: (Seslendirme - Kaşlarını çatarak) Koşma yarışı mı? Saçmalama genç. (Elif'e döner) İlginç kediler çok. Ama... (Tereddüt eder) ...Bazılarıyla konuşmak... riskli olabilir.

ELİF: Riskli mi? Kimden bahsediyorsunuz?

Reis, parkın daha uzak, daha bakımsız, duvarları grafitili bir köşesini işaret eder. Orada, diğer kedilerden daha iri ve sert görünüşlü bir tekir kedi oturmaktadır. Yanında da iki kabadayı görünümlü kedi daha vardır. Bu Aslan ve çetesidir.

REİS: (Seslendirme - Ciddiyetle) Aslan. Buranın... patronu. Bölgesi nettir. Kuralları da. Pek misafirperver sayılmaz. Ve genelde laftan çok patiyle konuşmayı tercih eder.

ELİF: (Not defterine "Aslan - Patron, Riskli, Sert Görünüşlü" yazar) Aa, yorumlarda da ondan bahsetmişlerdi! "Kabadayı kedi Aslan" diye. Tamam! Onunla röportaj yapalım! Bu harika olur! Kanal için muhteşem içerik!

REİS: (Seslendirme - Endişeyle) Elif, emin misin? Aslan... Bizim gibi değildir. Oyun oynamaz. Soru sorulmasından hoşlanmaz. Hele hele onun bölgesine izinsiz girilmesinden hiç hoşlanmaz. Seni parçalamasa bile... Kameranı parçalayabilir.

ÇAPKIN: (Korkuyla Reis'in arkasına saklanır) Evet, Aslan çok korkunç! Bir kere benim oyuncağımı almıştı!

ELİF: (Yılmamış) Ama bir denemeliyiz! Belki o da hikayesini anlatmak ister? Neden bu kadar sert? Bölge kuralları ne? Bu "kedi çetesi" nasıl işliyor? Hadi Reis Bey, Çapkın! Bana yardım edin!

Reis derin bir iç çeker (Seslendirme: "Başımıza gelene bak"). Çapkın hala tereddütlüdür ama Elif'in hevesi onları da etkiler.

REİS: (Seslendirme - Kaderine razı olmuş gibi) Pekala. Gidelim bakalım. Ama bir sorun çıkarsa... Ben karışmam. Ve sakın patilerine basma.

Elif, Reis ve Çapkın (temkinli adımlarla), Aslan'ın bölgesine doğru ilerlemeye başlarlar. Ortam gerginleşir. Diğer kediler onlara şaşkınlıkla bakar.

ASLAN'IN BÖLGESİ - GÜNDÜZ

Aslan ve çetesi (diyelim ki Gürz ve Sivri adında iki sert kedi) duvarın dibinde oturmaktadır. Elif, Reis ve Çapkın onlara doğru yaklaşır. Aslan hemen dikkat kesilir, gözlerini kısar.

ASLAN: (Seslendirme - Kalın, hırıltılı bir sesle) Ne işiniz var burada? Burası benim bölgem. İzinsiz giriş yasak.

Reis öne çıkar hafifçe.

REİS: (Seslendirme - Saygılı ama mesafeli) Selam Aslan. Rahatsız ettiğimiz için kusura bakma. Yanımdaki... Bu kız... Seninle konuşmak istiyor. Birkaç soru sormak istiyor.

Aslan'ın gözleri Elif'in elindeki telefona (kameraya) takılır.

ASLAN: (Seslendirme - Şüpheyle) Konuşmak mı? Benimle mi? Ne konuşacakmışım? Ve bu alet ne? Beni mi çekiyor?

ELİF: (Gülümseyerek, titrek bir sesle) Merhaba Aslan! Ben Elif. Bu "Kaldırım Konuşmaları" için... Sizinle, bölgenizle, kurallarınızla ilgili birkaç soru sormak istemiştim. Çok önemli bir pro...

Aslan aniden tıslar.

ASLAN: (Seslendirme - Tehditkar) Soru mu? Benim hayatım soru değil, kural koymaktır! Ve kurallardan biri de yabancıların burada soru sormamasıdır! Defolun buradan! Yoksa...

Gürz ve Sivri öne doğru bir adım atarlar, tıslarlar. Çapkın Elif'in arkasına saklanır. Reis ise tetikte beklemektedir.

ELİF: (Geri adım atar ama vazgeçmez) Tamam, tamam! Sakin olun! Sadece... Sadece merak ettim. Mesela... Bölgenizi nasıl koruyorsunuz? En büyük rakibiniz kim?

Aslan durur. Yüzünde garip bir ifade belirir. Belki de ilk defa bir insan ondan korkmak yerine soru soruyordur. Ya da belki de bir anlığına "kabadayılığını" anlatma fırsatı onu cezbetmiştir. Gürz ve Sivri'ye bakar.

ASLAN: (Seslendirme - Düşünür gibi) Rakip mi... Koruma mı... Hımm...

Reis araya girer.

REİS: (Seslendirme - Sakinleştirici bir tonla) Aslan, bu kız sandığın gibi biri değil. Zararsızdır. Tuhaftır sadece. Ama insanlara bizim dünyamızı anlatıyor. Belki senin de... Anlatacakların vardır? Senin gözünden... patronluk nasıl bir şeydir?

Aslan tekrar düşünür. Yüzünde hala şüphe olsa da, bir ilgi kıvılcımı belirmiştir. Belki de isminin duyulması hoşuna gitmiştir. Ya da sadece bu tuhaf durumdan ne çıkacağını merak etmiştir.

ASLAN: (Seslendirme - Kararını vermiş gibi) Pekala. Tamam. Sor bakalım. Ama... Sadece birkaç soru. Ve eğer saçmalarsan... Ya da bölgeme saygısızlık edersen... (Elif'in kamerasına bakar) ...Önce bu aleti kırarım. Sonra seni. Anlaşıldı mı?

ELİF: (Sevinçle ve biraz da korkuyla) Anlaşıldı! Çok teşekkür ederim Aslan! Güvenli bölgenizdesiniz, rahat olabilirsiniz!

Elif hızla yerdeki çimlere oturur, telefonunu (kayıt/kamera) açar. Aslan ve çetesi oturmuş, sert ifadelerle Elif'e bakmaktadır. Reis ve Çapkın ise biraz geride, olanları izlemektedirler.

[RÖPORTAJ BAŞLAR]

ELİF: Tamam Aslan. Hazır mısınız? İlk soru... Bölgenizin sınırları nerede başlar, nerede biter? Ve bu sınırları nasıl belirlediniz?

ASLAN: (Seslendirme - Kendinden emin) Sınırlar nettir. Şu çöp kutusundan başlar, o köşedeki duvara kadar gider. Karşı kaldırım... Orası Cengo'nundur. Bizim işimiz olmaz. Sınırları patimizle çizdik. Ve kokumuzla işaretledik. Her gün kontrol edilir.

ELİF: (Not alır) Patiyle ve kokuyla... Anladım. Peki, bir kedi bu sınırları ihlal ederse ne olur? Cezası nedir?

ASLAN: (Seslendirme - Gözlerini kısar) Cezası mı? Önce uyarılır. Tıslarız. Gözümüzle korkuturuz. Anlamazsa... (Gürz ve Sivri'ye bakar. Onlar da tıslar.) ...O zaman güç kullanılır. Kavgaya gireriz. Kimin patron olduğunu öğrenir. Genelde kaçarlar. Anlayan bir daha gelmez.

ELİF: Vay canına... Oldukça sert kurallar... Peki, en büyük rakibiniz kim? Mahallenin en tehlikeli kedisi sizden sonra kimdir?

ASLAN: (Seslendirme - Küçümseyerek) Rakip mi? Benim rakibim yok. Sadece... yerini bilmeyenler var. Cengo dedikodu yayar, can sıkar. Ama kavgada pek işe yaramaz. Belki... Yaşlı Kara'dan sonra en tehlikeli benim diyebilirim. Ama artık o kenara çekildi.

ELİF: Siz mi... Patronluğu nasıl kazandınız? Liderlik vasıflarınız nelerdir?

ASLAN: (Seslendirme - Göğsünü gerer gibi) Güç. Korkusuzluk. Ve zeka. Kavga etmek yetmez. Nerede kavga edeceğini bileceksin. Kime bulaşmayacağını bileceksin. Ve etrafına güvenilir adamlar alacaksın. (Gürz ve Sivri'yi başıyla işaret eder). Onlar benim sağ kolum.

ELİF: (Not alır, biraz da korkmuştur) Güç, korkusuzluk, zeka... Anladım. Peki, bu hayatta en çok neye değer verirsiniz?

Aslan durur, düşünür. Beklenmedik bir soru gelmiştir.

ASLAN: (Seslendirme - Düşünceli bir tonla) Değer vermek mi... Hımm... Bölgenin huzuru. Yeterli mama olması. Ve... Kimsenin bana bulaşmaması. Huzurlu bir uyku çekmek. Evet. Huzurlu bir uyku.

Elif bu cevaba şaşırır. En sert görünen kedinin bile derdinin "huzurlu uyku" olması komiktir.

ELİF: (Gülümser) Huzurlu uyku... Teşekkürler Aslan. Çok ilginç cevaplar aldım.

(Röportaj bu şekilde devam eder. Elif, kedi "mafyası"nın dünyasına dair absürt ve komik cevaplar almaya çalışır. Gürz ve Sivri de ara sıra tıslayarak veya onaylayan miyavlamalarla sohbete katılırlar.)



BÖLÜM 11- PARAYLA KEDİLER İÇİN NELER YAPILABİLİR

ELİF'İN EVİ / BİLGİSAYAR BAŞI - GECE

Elif, Aslan ve çetesiyle yaptığı, Diva'nın yeni dedikodularını içeren ve belki birkaç başka kediden aldığı ilginç anları bir araya getirdiği videoları düzenler. Alt yazıları eklerken Aslan'ın sert sözlerine içinden güler. Gürz ve Sivri'nin tıslamalarını mizahi efektlerle süsler. Videolar, ilkine göre daha profesyonel ve komiktir.

Videoları YouTube'a yükler: "Kaldırım Konuşmaları Bölüm 3: Aslan ve Bölge Kuralları", "Kaldırım Konuşmaları Bölüm 4: Diva'dan Yeni Dedikodular!" vb.

Viral başarı, ilk videoyla sınırlı kalmaz. Yeni videolar da hızla yayılır. Aslan'ın sert ama komik "patron" tavırları, Diva'nın bitmek bilmeyen dedikoduları izleyiciler tarafından çok sevilir. Yorumlar daha da artar:

YORUMLAR (Ekran Görüntüsü veya Seslendirme):

  • "Aslan'a bittim! Resmen kedi mafyası! Bu gerçek mi?!"
  • "Diva'nın anlattığı o kavga... İzlerken koptum!"
  • "Elif, bu kedilerle nasıl anlaşıyorsun? Mucize gibi bir şey bu kanal!"
  • "Lütfen daha çok Aslan videosu gelsin!"
  • "Bu kanal sayesinde kedilere bakış açım değişti!"
  • "Sokak kedilerinin ne kadar zeki ve karakterli olduğunu bilmiyordum!"
  • "Elif, bu projeyi desteklemek istiyoruz! Nasıl yardım edebiliriz?"

Bir sabah Elif, bilgisayarında "Tebrikler! YouTube ödemeniz hesabınıza gönderilmiştir" bildirimini görür. Gözleri yuvalarından fırlar. Rakam, beklediğinden çok daha yüksektir. Viral olmak para da kazandırmıştır!

ELİF: (Şaşkınlıkla) İnanamıyorum... Para kazanmışım! Kediler sayesinde!

Yüzünde kararlı bir ifade belirir.

ELİF: Bu para... Bu para onların!


ÇEŞİTLİ MEKANLAR - GÜNDÜZ (MONTAGE / KISA SAHNELER)

Hızlı tempolu, neşeli bir müzik eşliğinde Elif'in kazandığı parayı ve platformunu nasıl kullandığını gösteren sahneler akışı:

Elif, büyük bir marketin kedi maması reyonunda alışveriş yapmaktadır. Alışveriş arabası ağzına kadar yaş mamalarla doludur. Yüzü mutlulukla parlar.

Elif, parkta veya mahallede kedilerin arasına oturmuş, getirdiği yaş mamaları kaplara koymaktadır. Kediler etrafında sevgiyle miyavlaşarak mamaları iştahla yerler. Reis bir kenarda oturmuş, memnuniyetle izler. Çapkın ise mamayı hem yiyip hem de yuvarlamaya çalışır.
Elif, kucağında bitkin veya patisi sar
gılı görünen bir kediyle veteriner kliniğine girer. Veteriner (belki yaşlı, sempatik bir teyze veya genç, hevesli bir adam), kediyi muayene eder. Elif endişeli ama kararlı görünür.

Bir sonraki sahnede aynı kedi, Elif'in kucağında, daha iyi görünür. Elif onu okşar.

Elif, birkaç kediyi (belki Reis ve Çapkın da dahil) veteriner kliniğine aşı için getirir. Kediler aşı olurken komik tepkiler verirler. Veteriner Elif'e gülümseyerek destek verir.

Elif, yerel bir hayvan barınağını ziyaret eder. Kucağında mamalar, battaniyeler ve elinde bir zarf (yardım parası). Barınak görevlisiyle konuşur, gülümsüyorlardır.

YouTube videosundan bir kesit: Elif kameraya konuşmaktadır. "Bu kanalı sadece eğlence için yapmıyorum sevgili izleyiciler. Sokaklardaki dostlarımızın bize ihtiyacı var. Onlara bir kap mama, bir kap su verin. Yaralı bir kedi görürseniz lütfen en yakın veterinere ulaştırın. Kısırlaştırma çok önemli! Ve lütfen, barınaklardan sahiplenin!"

Bir kedi videosu (belki Elif'in özel olarak çektiği yavru kediler videosu) sırasında ekranda "Bu tatlılar yuva arıyor" yazısı belirir.

Son sahnede, o videodaki yavru kedilerden biri, sıcak bir evin salonunda, yeni ailesi tarafından sevilirken gösterilir. Elif arka planda, camdan onlara bakarken gülümsemektedir.

PARKTA BİR YAMAÇ - GÜNDÜZ

Elif, Reis ve Çapkın ile birlikte güneşli bir yamacın üzerinde oturmaktadır. Elif memnundur.

ELİF: (Telefondan yorumları göstererek) Gördünüz mü? İnsanlar sizi seviyor Reis Bey! Aslan bile popüler oldu! Ve bakın, gelen parayla ne kadar güzel şeyler yapabiliyoruz!

REİS: (Seslendirme - Memnuniyetle gerinir) Hrrr... Yaş mama... Güzel. Sırtım da eskisi kadar ağrımıyor sanki. O veteriner işe yarıyor demek.

ÇAPKIN: (Heyecanla) Daha çok yaş mama gelecek mi? Başka kiminle konuşacağız? Hadi gidelim!

ELİF: Evet, daha çok şey yapacağız! Bu sadece başlangıç!

Elif, Reis ve Çapkın ile birlikte güneşe doğru bakar. Yüzünde hem başarma gururu hem de geleceğe dair heyecan vardır. O işi alamamıştır ama çok daha büyük bir şey başarmıştır.



BÖLÜM 12- GÖLGE

PARK KENARI / ÇALILIKLAR - AKŞAMÜSTÜ

Elif, Reis ve Çapkın ile birlikte, parkın daha sakin, insanların az olduğu bir kenarında beklemektedir. Güneş batmak üzeredir, ortalık hafifçe kararır. Elif sessiz olmaya çalışır. Telefonu kayıt modunda hazırdır.

ELİF: (Fısıltıyla) Gölge gerçekten buralarda mı takılıyor Reis Bey? Çok geç kalmış olmayız değil mi?

REİS: (Seslendirme - Kısık sesle) Hrrr... Buralardadır. Ama hemen çıkmaz. Gölge'yi görmek için sabırlı olacaksın. Adı üstünde Gölge. Işıktan pek hoşlanmaz.

ÇAPKIN: (Fısıltıyla, ama yerinde duramadan kıpırdanarak) Çok utangaçtır! Bir kere ona yaklaşmaya çalıştım, hemen kaçtı! Bir fısıltı gibi kayboluyor!

ELİF: (Not defterine "Gölge - Akşam çıkar, Işığı sevmez, Fısıltı gibi" diye not alır) Tamam, anladım... Sabırlı olmalıyım. Peki... Neden bu kadar utangaç? Başına kötü bir şey mi geldi daha önce?

Reis ve Çapkın birbirlerine bakar.

REİS: (Seslendirme - Durgun bir sesle) Sokak... Bazılarını sertleştirir, bazılarını... görünmez yapar. Gölge... Çok şey gördü. Çok korktu. O yüzden hep saklanır. Güvenmekte zorlanır.

Elif bu cevaba üzülür. Çevresindeki çalılıklara, duvar diplerine dikkatle bakar. Aniden, yakındaki bir çalı kümesinin arkasında, küçük, silik renkli bir silüet görür. Zor seçilmektedir.

ELİF: (Fısıltıyla, heyecanla) İşte! O mu? Gölge mi?

Reis ve Çapkın başlarıyla onaylarlar. Gölge, çalıların arasından sadece gözleri görünen, minicik bir kafadır.

ELİF: (Sesi yumuşak tutarak) Merhaba Gölge. Ben Elif. Seninle konuşmak istemiştim. İstersen... Olduğun yerde kalabilirsin. Ben yaklaşmam. Sadece... Birkaç soru sormak istiyordum. "Kaldırım Konuşmaları" için.

Gölge'den ses gelmez. Sadece gözleri, bir anlık tereddütle Elif'e bakar, sonra hızla geri çekilir.

ELİF: (Endişeyle) Gitme lütfen! Korkma... Sana bir şey yapmayacağım. Sadece... Senin gibi bir kedinin bu hayatta neler yaşadığını merak ediyorum. En güvenli yerin neresi?

Uzun bir sessizlik olur. Sadece rüzgarın sesi ve uzaktan gelen şehir uğultusu duyulur. Elif bekler. Reis ve Çapkın da sessizdir.

Sonra, çalıların arasından, fısıltı gibi, zar zor duyulan bir ses gelir.

GÖLGE: (Seslendirme - Çok kısık, titrek bir sesle) En güvenli yer... Kimsenin seni bulamayacağı yerdir...

Elif'in gözleri parlar. Konuşmuştur!

ELİF: (Fısıltıyla, dikkatle) Kimsenin... Seni bulamayacağı yer mi? Peki orası neresi? Gizli bir yer mi?

GÖLGE: (Seslendirme - Daha da kısık) Bilmemeleri gerekir... Bilirlerse... Gelirler... Korkarlar... Ya da... zarar verirler...

ELİF: Zarar mı verirler? İnsanlardan mı korkuyorsun Gölge?

Gölge'den tekrar ses gelmez. Elif bekler.

REİS: (Seslendirme - Fısıltıyla Elif'e) Israr etme. Cevap verdiyse bu iyiye işaret. Zorlama.

Elif Reis'in sözünü dinler. Gölge'yi daha fazla sıkmak istemez.

ELİF: Tamam Gölge. Anlıyorum. Seni korkutmak istemem. Çok teşekkür ederim... Benimle konuştuğun için. Çok... Çok değerli benim için bu söylediklerin. Eğer bir gün... Tekrar konuşmak istersen... Ben buradayım.

Elif, kayıt cihazını kapatmadan bekler. Çalıların arkasında bir hareketlilik olur ve Gölge'nin silüeti tamamen kaybolur. Bir süre daha beklerler ama Gölge geri gelmez.

ELİF: (İç çekerek) Gitti... Ama konuştu! Çok kısık olsa da konuştu! Çok üzüldüm onun adına...

REİS: (Seslendirme) Dediğim gibi. Bazı hikayeler... Sadece fısıltıyla anlatılır. Ve bazen... Sadece bir kere anlatılır.

Elif, Gölge'nin kaybolduğu yere bakar. Aklında bir sürü düşünce vardır. Bu röportaj, diğerlerinden çok farklıdır. Hem hüzünlü hem de değerlidir.

[SAHNE DEĞİŞİMİ]

ELİF'İN EVİ - GECE

Elif, Gölge ile yaptığı röportajı (çok kısık sesli ve zor anlaşılır kısımlarını düzenleyerek) alt yazılarla birlikte videoya dönüştürür. "Kaldırım Konuşmaları: Gölge'nin Fısıltıları" başlığıyla YouTube'a yükler. Video, diğerleri kadar enerjik olmasa da, Gölge'nin hikayesinin dokunaklılığı izleyicileri etkiler. Yorumlar daha duygusaldır: "Yazık Gölge'ye", "Umarım güvende olur", "Bu video beni çok üzdü ama bir yandan da çok etkiledi."

Elif videoyu yükledikten sonra yorgun ama huzurlu bir şekilde bilgisayarını kapatmaya hazırlanır. Tam o sırada telefonu çalar. Ekranda "Özel Numara" veya "Bilinmeyen Numara" yazar. Elif tereddütle telefonu açar.

ELİF: Alo?

CAN BEY: (Telefonun diğer ucundan, net ve tanıdık bir sesle) Elif ile mi görüşüyorum?

Elif duyduğu sesle yerinden fırlar. Bu Can Bey'in sesidir! O editör!

ELİF: (Şaşkınlıkla) C-can Bey? Evet benim. Elif.

CAN BEY: Elif. Ben Can Bey. Hani... Görüşmeye gelmiştin. Kedilerle ilgili bir şeyler anlatmıştın... Hatırladın mı?

ELİF: (Kalbi hızla çarparak) Hatırladım Can Bey! Elbette hatırladım!

CAN BEY: Güzel. Şey diyecektim... Bu... Bu "Kaldırım Konuşmaları" diye bir kanal varmış YouTube'da... Bütün ofis onu konuşuyor. Kedilerin... Şey... Konuştuğu falan söyleniyor... Bu kanal... Senin mi Elif?

Elif derin bir nefes alır. İşte o an gelmiştir. Aylardır beklediği an.

ELİF: (Kendine güvenli ama sesi hala heyecanlı) Evet Can Bey. O kanal benim. "Kaldırım Konuşmaları". Bahsettiğim proje.

Telefonun diğer ucunda kısa bir sessizlik olur. Can Bey'in şaşkınlığını Elif hissedebilir.

CAN BEY: Hımm... Öyle miymiş... İlginç. Bak Elif. Şey diyecektim... Müsait misin yarın? Gel... Bir kahve içelim seninle. Konuşacaklarımız var. Bu... Kediler hakkında. Ve... Başka şeyler hakkında.

Elif'in yüzünde devasa bir gülümseme belirir. O iş... O iş görünüyor!

ELİF: (Kendine hakim olmaya çalışarak) Müsaitim Can Bey. Elbette müsaitim. Nerede ve saat kaçta?

Can Bey saat ve yeri söyler. Elif not alır. Konuşma biter. Elif telefonu kapatır.

ELİF: (Sevincini tutamaz, bağırır) Oldu! Oldu! Aradı! Can Bey aradı! O iş... Geliyor!

Elif sevinçle odasında zıplamaya başlar. Gölge'nin fısıltısı, Aslan'ın hırıltısı, Diva'nın dedikodusu ve Reis'in bilgeliği... Hepsi işe yaramıştır.



BÖLÜM 13- İŞ GÖRÜŞMESİ

OFİSTE

Elif, şık giyinmiş ama heyecandan yerinde duramayan bir halde, Can Bey'in karşısında oturmaktadır. Masada iki kahve fincanı durur. Can Bey, Elif'e dikkatle bakmaktadır. Yüzünde önceki görüşmedeki bıkkınlıktan çok, stratejik bir değerlendirme ifadesi vardır.

CAN BEY: Evet Elif. Dediğim gibi... Bu YouTube kanalın... Oldukça dikkat çekici. Açık konuşalım... Beklenmedik bir durum. Ama... (Bir an durur) ...Başarılı.

ELİF: (Gülümseyerek) Teşekkür ederim Can Bey. Sokak kedilerinin anlatacak çok şeyi olduğunu biliyordum. Sadece doğru platform gerekiyordu.

CAN BEY: (Elini kaldırarak sözünü keser) Platform... Evet. Anlaşılan sen o platformu kendin yaratmışsın. Bak Elif. O gün ofiste... Ses kayıtlarını dinlediğimde... Hala sadece miyavlama duyduğumu söylemem lazım. (Elif'in yüzü düşer hafifçe, ama Can Bey devam eder) Ama... Milyonlarca insanın duyduğu o alt yazılar... O yorumlar... O paylaşım sayısı... Bu... Bu bir fenomen. Ve gazetelerin... Özellikle bizim gibi geleneksel gazetelerin... Artık fenomenlere ihtiyacı var.

Can Bey masaya eğilir, sesi ciddileşir.

CAN BEY: Gazetemizin dijital platformu var. Ancak... Oldukça sakin. Senin "Kaldırım Konuşmaları"n ise... Tam bir patlama. Sen neyin dikkat çektiğini, gençlerin ne izlemek istediğini biliyorsun. Geleneksel gazetecilikle... Bu yeni internet dünyası arasında köprü kurabilecek birine ihtiyacımız var.

Elif'in kalbi hızla çarpmaktadır. Bu "köprü kurabilecek biri"... Kendisinden bahsediyor!

CAN BEY: Elif. Sana bir teklifim var. Gazetenin dijital içeriği için... Bir pozisyon. "Dijital İçerik Editör Yardımcısı" diyelim şimdilik. Görevin... Web sitemiz ve sosyal medya hesaplarımız için dikkat çekici, viral potansiyeli olan içerikler bulmak, geliştirmek ve üretmek. Kendi projelerini de getirebilirsin... Tabii gazetenin yayın ilkelerine uyduğu sürece.

Elif'in yüzünde inanamayan ama aynı zamanda büyük bir sevinç ifadesi belirir. Bu... Belediye tutanaklarından çok daha fazlası! Bu, gerçekten onun yapabileceği bir iş!

ELİF: (Şaşkınlıkla ve sevinçle) Dijital İçerik Editör Yardımcısı... Bu... Bu harika bir teklif Can Bey! Kabul ediyorum! Çok teşekkür ederim!

CAN BEY: (Hafifçe sırıtır) Güzel. Başlangıç maaşın... (Önceki tekliften biraz daha yüksek bir rakam söyler) ...Ve Pazartesi başlarsın. İş saatleri... Dijital dünya 7/24... Ama ana mesai saatleri içinde ofiste olmanı bekliyorum. Ha bir de... Bu kedi videoları işin... Artık gazete için de yapabilirsin belki... Veya kendi kanalına devam edersin. Ama... Öncelik gazetenin dijital platformu. Orası da canlanmalı artık. Anlaşıldı mı?

ELİF: Anlaşıldı Can Bey! Gazetenin dijital platformu öncelikli! Ve "Kaldırım Konuşmaları" da belki gazeteye taşınabilir!

CAN BEY: (Elini uzatır) Hoş geldin ekibe, Elif. Bakalım bu... Sıra dışı yeteneğini... Gazetecilikte nasıl kullanacaksın. Umarım ofise canlı kedi getirmezsin sadece.

Elif kahkaha atar, sıkıca Can Bey'in elini sıkar. Hayal ettiğinden farklı ama daha iyi bir yoldan hedefine ulaşmıştır.

[SAHNE DEĞİŞİMİ]


GAZETE OFİSİ / DİJİTAL DEPARTMAN KÖŞESİ - GÜNDÜZ (MONTAJ)

Hızlı kesitler halinde Elif'in yeni işindeki ilk günleri gösterilir.

Elif, gazete binasına heyecanla girer, bu sefer daha kendinden emin adımlarla.

Can Bey onu dijital departmanın (belki ofisin daha modern ama küçük bir köşesi) çalışanlarıyla tanıştırır. Buradaki atmosfer geleneksel servisten biraz daha farklı, belki daha genç ve enerjiktir.

Elif, bilgisayarlar ve ekranlarla dolu masasına oturur.

Toplantılara katılır, fikirler sunar. "Sokak kedileri hakkında bir video serisi yapabilir miyiz?" diye sorduğunda meslektaşları tuhaf bakar ama Can Bey hafifçe sırıtır.

Elif, gazetenin web sitesi için içerik fikirleri düşünürken bir yandan da boş zamanlarında (öğle arası, iş çıkışı) hızla parka koşup kedilerle buluşur.

Başka bir sahnede, Elif evde yorgun bir halde uyumak üzereyken aklına yeni bir kedi röportajı fikri gelir, hemen bilgisayarını açar.

PARKTA BİR KÖŞE - AKŞAMÜSTÜ

Elif, iş çıkışı yorgun ama neşeli bir şekilde Reis ve Çapkın ile buluşur. Üzerinde hala iş kıyafetleri vardır.

ELİF: İşe başladım Reis Bey! Çapkın! Artık "Dijital İçerik Editör Yardımcısıyım"! Çok yoğun ama... Harika!

REİS: (Seslendirme - Memnun) Hrrr... Demek o kağıtlar... Ve miyav sesleri... Bir işe yaradı sonunda. Akıllıca.

ÇAPKIN: (Etrafta koştururken) Dijital editör yardımcısı mı? Bu koşmak gibi bir şey mi? Daha mı hızlı olacaksın?

ELİF: (Gülerek) Gibi bir şey Çapkın! Artık hem ofiste çalışacağım hem de sizinle videolar çekmeye devam edeceğim! Boş zamanlarımda tabii... Artık boş zamanım kalacak mı bilmiyorum ama!

REİS: (Seslendirme - Uyarır gibi) Dikkatli ol genç. İki iş birden yorucu olur. Ve insanlar... Onların dünyası bizimkinden farklıdır. Kuralları daha karışıktır. Sakın sırrımızı kimseye söyleme. O ofisteki insanlara.

ELİF: Merak etmeyin Reis Bey! Sırrımız güvende! Ama... Belki gazetenin web sitesi için... "Kaldırım Konuşmaları"nın bir versiyonunu yaparız? Ne dersiniz?

Reis düşünceli bir ifadeyle Elif'e bakar. Çapkın ise çoktan yeni bir oyun peşine düşmüştür. Sitcom'un yeni dönemi resmen başlamıştır: Elif'in İki Dünyası.



BÖLÜM 14- ACİL DURUM SİNYALİ

(Elif'in yeni işindeki ilk günlerini gösteren hızlı kesitler devam eder.)

Elif, gazete binasına yükselen heyecanla girer.

Dijital departmanın çalışanlarıyla selamlaşır. Genç ve enerjik çalışma arkadaşlarıyla şakalaşır, gülüşürler.

Elif, ekranların oluşturduğu dijital evrenin ortasında kendi çalışma alanına yerleşir.

Toplantılarda fikirlerini paylaşır, öneriler sunar. 

Elif, gazetenin web sitesi için yeni içerik fikirleri üretirken, boş vakitlerinde – öğle molaları ve iş çıkışlarında – hızla parka gider, kedilerin dünyasına karışır.

Bir sahnede, Elif ofiste masasındaki bilgisayarında çalışmaktadır. Pencere açıktır ve dışarıdan şehrin sesleri gelmektedir. Tam Elif bir habere odaklanmışken... Dışarıdan bir kedi miyavlaması duyulur. Sıradan bir miyavlama gibi... Ama Elif için değil. Bu, Reis'in belirli bir miyavlamasıdır, bir uyarı sesidir.

DIŞ SES: (Uzaklaşan, belki biraz tiz, ısrarlı bir kedi miyavlaması) Miyyaaaav!

Elif aniden donakalır. Duyduğu ses onun için net bir mesaja dönüşmüştür: "Acil durum." Gözleri irice açılır. Etrafına bakar hızla, sesin geldiği yöne doğru. Kimse bir şey duymamış gibi görünür, meslektaşları işlerine devam etmektedir.

ELİF: (Kendi kendine mırıldanarak, panikle) Acil durum mu? Reis miyavladı...

DIŞ SES: (Tekrar, biraz daha yakınlaşmış gibi) Miyyaaav! (Bu sefer "Parka gel, acele et" anlamı taşımaktadır Elif için.)

Elif panikler. Ayağa fırlar neredeyse. Masasına çarparak birkaç kağıdı düşürür.

ELİF: (Yüksek sesle, telaşla) Ne? Şimdi mi? Ama...

Meslektaşlarından biri başını kaldırıp ona bakar.

MESLEKTAŞ: Elif? İyi misin? Bir sorun mu var? Bir kedi mi miyavladı az önce?

Elif toparlanmaya çalışır. Yüzü bembeyaz olmuştur. Kalbi hızla çarpar.

ELİF: (Kekelemeye başlar) Şey... Yok... İyiyim. Sadece... Bir an... Bir kedi sesi duydum da. Çok acil bir durum gibi geldi bana! Gitmem gerekiyor. Yani... Hemen... Hemen gitmem lazım!

Elif telaşla çantasını kapar, masadaki kağıtları toplamaya çalışırken daha da dağıtır. Panik içinde, meslektaşına yarım yamalak bir açıklama yapıp ofisten fırlar. Meslektaşı arkasından tuhaf tuhaf bakar. Elif, kapıdan çıkarken Can Bey ile neredeyse çarpışır.

CAN BEY: Elif? Nereye böyle acelen ne? İş saatindeyiz! Ne bu halin?

ELİF: (Nefes nefese) Can Bey! Çok acil bir... Yardım etmem gereken biri var! Çok önemli! Bir kedi! Hayır yani... Önemli bir haber kaynağı gibi bir şey! Açıklayacağım döndüğümde!

Elif, Can Bey'in şaşkın bakışları altında hızla ofisten dışarı koşar. Can Bey arkasından bakakalır.

CAN BEY: Kedi mi? Haber kaynağı mı? Yine mi kediler? Ve acil mi? Tuhaf... Çok tuhaf...

(Montaj, Elif'in panik içinde ofisten çıkıp hızla parka doğru koşmasıyla devam eder.)



BÖLÜM 15- BELEDİYENİN SOKAK HAYVANI TOPLAMA EKİBİ

PARK - AKŞAMÜSTÜ

Elif, nefes nefese parka koşarak gelir. Üzerinde hala iş kıyafetleri vardır, saçları dağılmış, yüzünde panik ve endişe vardır. Elinde sıkıca telefonunu tutmaktadır, kamerayı açar ve kayıt tuşuna basar. Gözleriyle etrafı tarar, tanıdık patili dostlarını arar. Park, normalden daha sessiz ve gergindir. Genellikle ortalıkta görünen kediler saklanmıştır.

Birden, tanıdık bir miyavlama duyar. Reis, bir çalının altından başını uzatır, yüzünde endişeli bir ifade vardır. Yanında Aslan oturmaktadır, her zamanki sert ifadesi yerini tetikte bekleyen bir gerginliğe bırakmıştır. Başka birkaç kedi de (daha önce görmediğimiz veya arka planda kalmış karakterler) etrafta, saklanarak beklemektedir.

Elif hızla Reis ve Aslan'ın yanına çömelir, kamerayı onlara doğru çevirir. Eli hafifçe titremektedir ama kaydı sürdürür.

ELİF: (Sesi titrek ama kararlı) Reis Bey! Aslan! Ne oldu? Reis miyavladı (veya "seslendi")! Acil durum ne? Kamera açık... Anlatın lütfen...

Reis ve Aslan, Elif'in hemen kayda başlamasına şaşırsalar da, durumun ciddiyetiyle hemen konuya dönerler.

REİS: (Seslendirme - Sesi normale göre daha tiz ve telaşlı, kameraya bakar gibi) Genç... İyi ki geldin... Belediyenin ekibi geldi!

ASLAN: (Seslendirme - Hırıltılı bir sesle, gergin) Topladılar! İstilacılar geldi! Ağlar, kafesler... Bölgemize girdiler!

Elif'in gözleri şokla açılır. Kamerayı tutan eli sabit kalır.

ELİF: (Kameraya doğru konuşur, sesi hem panik hem de dehşet doludur) Duyuyor musunuz? Reis ve Aslan... Belediyenin toplama ekiplerinin geldiğini söylüyorlar... Parka girdiler...

Sonra kamerayı tekrar kedilere çevirir.

ELİF: Kimleri yakaladılar? Reis Bey kimler? Anlatın lütfen!

Reis'in yüzünde bir kayıp ifadesi belirir.

REİS: (Seslendirme - Acı içinde) Çapkın... O hep oyun peşindeydi... Yakalandı sanırım... Ya da yakaladılar...

Elif'in kalbi sıkışır, kamerada acı ifadesi belirir.

ELİF: Çapkın mı? (Kameraya döner, sesi kırılır) O hep gülen, hep koşan Çapkın... Yakalanmış...

Aslan homurdanır, öfkelidir.

ASLAN: (Seslendirme - Sinirle) Benim bölgemden Sivri'yi aldılar! Direndi! Ama aldılar! Ve... Diva'yı da yakalamışlar! Tüyünü yalarken...

Elif şok içinde kamerayı sabit tutar.

ELİF: Diva... Sivri... (Sesi zor çıkar) Başka? Başka yakalanan var mı?

Reis etraftaki sinmiş kedileri işaret eder.

REİS: Bilmiyoruz. Herkes kaçıştı. Saklandık. Kurtulanlar... Biziz. Aslan... Ve ben... Ve şu saklananlar... Ama çoğu... Çoğu gitti. O araçlara koydular onları.

Elif'in gözleri dolar, ama kamerayı kapatmaz. Yüzündeki acı ve kararlılık net bir şekilde görünmektedir.

ELİF: (Kameraya doğru döner, gözleri doludur ama sesi güçlüdür) Duyuyor musunuz beni? Şu an... Belediyenin toplama ekipleri bu parktaydı. Reis, Aslan ve buradaki diğer kediler... Kaçmışlar. Ama... Ama dostları yakalanmış. Çapkın... Diva... Sivri... Onları almışlar. O bahsettikleri... Barınaklara götürmüşler. Ve... Ve en kötüsü... Reis diyor ki... Onları geri getirmeyeceklermiş... Yuvalarından kopardılar onları... Özgürlüklerini aldılar...

Elif derin bir nefes alır, gözyaşlarını siler. Yüzündeki ifade öfke ve bir amaç uğruna savaşma azmine dönüşmüştür.

ELİF: (Sesi kararlı, isyan dolu) Bu... Bu kabul edilemez! Bu kediler... Onların bir hayatı var! Dostlukları var! Yuvaları var! Onları alıp bir yere kapatamazsınız! Hele ki... Hele ki geri getirmemek üzere! Reis ve Aslan... Buradaki kurtulanlar... Onlardan ne kadar korktuklarını görebilirsiniz. Yakalananların ne yaşadığını kim bilir?

Elif kamerayı Reis ve Aslan'a çevirir tekrar.

ELİF: Reis Bey, Aslan... Ne yapmam gerekiyor? Bana nasıl yardım edeceksiniz?

REİS: (Seslendirme - Kararlı) Onları bulacağız genç. Nereye götürdülerse bulacağız. Barınakları öğreneceğiz.

ASLAN: (Seslendirme - Hırıltıyla) Ve... Ve intikam alacağız! Onları geri getireceğiz!

ELİF: (Kameraya döner, yüzünde azim vardır) Duyuyorsunuz... Onlar geri gelmek istiyorlar. Dostlarına kavuşmak istiyorlar. Ve ben... Ben de onların sesi olacağım! Bu videoyu izleyen herkese sesleniyorum! Sokak hayvanlarımız tehlikede! Onlar sadece "hayvan" değil, onlar bu şehrin bir parçası! Onların da bir yaşam hakkı var! Bir yuvası var!

Elif'in sesi yükselir.

ELİF: Bu videoyu paylaşın! Her yere ulaştırın! Belediyeler bu toplama işlemini durdurmalı! Yakalanan kediler yuvalarına geri getirilmeli! Barınakların durumu düzeltilmeli! Eğer sokak hayvanlarını seviyorsanız... Eğer onların özgürlüğünü önemsiyorsanız... Lütfen harekete geçin! Ne yapabiliriz? Nasıl bir araya gelebiliriz? Yorumlara yazın! Fikirlerinizi paylaşın! Bu videoyu bir çığlığa dönüştürelim! Çapkın, Diva, Sivri ve diğerleri için! Onları geri alacağız!

Elif, yüzünde gözyaşları ve kararlılıkla kamerayı kapatır. Yaptığı şeyin ne kadar büyük ve tehlikeli olduğunun farkındadır. Ama geri dönüş yoktur. Mücadele başlamıştır.



BÖLÜM 16- DOSTLARIMI GÖRMELİYİM

GAZETE OFİSİ - GÜNDÜZ

Elif, parkta Reis ve Aslan'la konuştuktan sonra doğruca işyerine gelir. Yüzü hala gergindir ama kararlıdır. Dijital departman köşesindeki masasına oturur. Bilgisayarını açar ama aklı parktaki kedilerdedir. Haberi bir an önce yayması gerekmektedir.

Elif, gazetenin haber sistemi üzerinden bir taslak haber yazmaya başlar: "Belediye, Yeni Yasayı Uygulama Adına Sokak Hayvanlarını Toplamaya Başladı: Hayvanseverler Endişeli". Haberde, genel bilgileri, yasanın barınak ve sokağa geri bırakmama maddelerini, hayvanseverlerin tepkilerini ve... Kendi gördüklerini (Çapkın, Diva gibi tanıdık kedilerin yakalandığı bilgisini, Reis ve Aslan'ın korkusunu) objektif bir dille aktarmaya çalışır.

Bitirdiğinde, taslağı kontrol etmesi için Can Bey'e gönderir. Kalbi hızla çarpar. Bu, onun ilk gerçek haber teklifi ve konusu kendi kalbinin tam ortasında.

Bir süre sonra Can Bey Elif'in masasının yanına gelir. Elinde Elif'in taslağı vardır. Yüz ifadesi okunamazdır.

CAN BEY: Bu ne Elif? "Belediye hayvan topluyor"... Bu hafta zaten yerel haberler sayfasında küçük bir kutu olarak geçecekti. Ne bu acele? Ve bu "hayvanseverler endişeli" kısmı... Kaynağın kim? Bir STK mı?

ELİF: (Heyecanla ve biraz panikle) Can Bey, durum beklediğimizden daha ciddi! Toplama işlemi başladı bile! Bugün... Bugün parkta... Pek çok kedi toplandı! Dostlarım! Yani... Gördüğüm kadarıyla tanıdık kediler... Çok hızlı olmuşlar! Ve... Ve hayvanseverler gerçekten çok endişeli! Ben de öyleyim!

Can Bey Elif'e bakar, kaşları çatıktır.

CAN BEY: Dostların mı? Elif... Biliyorum kedi işini seviyorsun ama gazetecilikte bu kadar kişisel olamayız. Kaynakların kim olduğunu söylemen lazım. Ve "pek çok kedi toplandı" demen yeterli değil, sayı var mı? Belediye ile konuştun mu? Onların açıklaması ne?

ELİF: Henüz konuşamadım ama... Gördüklerim... Reis ve Aslan... Onlar kaçmışlar... Ama Çapkın... Diva... Onları yakalamışlar!

Can Bey'in yüzünde tekrar o "Bu kız biraz tuhaf" ifadesi belirir.

CAN BEY: Reis kim Elif? Ve Çapkın? Bu kedi isimleri de nereden çıktı? (Kağıdı masaya bırakır) Bak Elif. Konu önemli olabilir, yasanın uygulanması takip edilmeli. Ama bu şekilde olmaz. Kaynaklarını netleştireceksin. Belediyeden bilgi alacaksın. Belgelendireceksin. Bu taslak... Çok duygusal. Ve eksik. Üzerinde çalış. Belediyeden bilgi almaya çalış.

Can Bey ayrılır. Elif hayal kırıklığına uğramıştır. Gazetecilik kuralları, gerçekler... Kendi gerçeği (kedilerin konuşması, Çapkın ve Diva'nın yakalanması) ile uymamaktadır.

ELİF: (Kendi kendine mırıldanır) Belediyeden bilgi al... Ama onlar gerçeği söylemeyecekler ki... Onlar sadece toplama yaptıklarını söyleyecekler. Dostlarımı yakaladıklarını söylemeyecekler...

Birden aklına Reis ve Aslan'ın sözleri gelir. "Barınakları öğreneceğiz." "Onları bulacağız."

ELİF: (Kararlılıkla) Bilgi mi? Kaynak mı? Benim kaynaklarım belli! Reis ve Aslan! Ve... Onları nerede tuttuklarını öğrenmem lazım! Barınakları görmem lazım!


BELEDİYE HAYVAN TOPLAMA MERKEZİ ÖNÜ - GÜNDÜZ

Elif, birkaç saat sonra (öğle arasında veya iş çıkışı izin alarak), bir belediye hayvan toplama merkezinin önüne gelir. Yanında, belki gazetedeki daha deneyimli ama konuya mesafeli duran bir foto muhabiri (görüntü alması için), ya da tamamen yalnızdır (sitcom'un ilk aşaması için yalnız olması Elif'in mücadelesini daha çok vurgular). Elinde gazeteci kimliği ve belki belediyeye yazılı bir dilekçe vardır.

Kapıdaki görevliyle konuşur.

ELİF: İyi günler. Ben [Gazete Adı]'ndan gazeteci Elif. Belediyenin toplama faaliyetleri ve barınağın durumu hakkında bilgi almak ve merkezi görmek istiyorum.

Görevli, Elif'i baştan aşağı süzer. Yüzünde "Sen de kimsin?" ifadesi vardır.

GÖREVLİ: Burası ziyaretçi kabul etmiyor. Özellikle bu ara. Yoğunluk var.

ELİF: Ama ben gazeteciyim. Kamuoyunu bilgilendirmem gerekiyor. İçeride hayvanların durumunu bilmek hakkımız. Aşılı ve küpeli hayvanların da toplandığı söyleniyor, bu doğru mu?

GÖREVLİ: (Sesi sertleşir) Öyle bir şey yok. Biz sadece yasayı uyguluyoruz. İçeri girmeniz mümkün değil. Amirlerimden izin almanız lazım. Belki haftaya. Ama söz veremem.

Elif ısrar etmeye çalışır, elindeki dilekçeyi gösterir.

ELİF: Lütfen... Sadece beş dakika. Hayvanları görmek istiyorum. Yakalanan kediler var, onların durumunu öğrenmem lazım.

GÖREVLİ: (Kapıyı hafifçe kapatır) Giremezsiniz dedim hanımefendi. İzniniz yok. Şimdi gidin lütfen. Yoksa güvenliği çağıracağım.

Kapı Elif'in yüzüne kapanır. Elif hayal kırıklığı ve öfkeyle kalakalır merkezin önünde. İçeride dostları vardır ve onları göremiyordur.

ELİF: (Kamera dönerek) Gördünüz mü? İçeri almıyorlar. Neden? Neyi saklıyorlar?

Aklına, listedeki diğer maddeler gelir. Hukuki yollar, CİMER, sosyal medya...

ELİF: Tamam. Madem göstermiyorlar... Ben de başka yollar denerim. Bu iş burda bitmedi!

Elif, kararlı adımlarla oradan ayrılır. Mücadele için sadece röportaj yapmanın yeterli olmayacağını, daha etkili yolları devreye sokmak gerektiğini anlamıştır. Bu ret, onu daha da hırslandırır.



BÖLÜM 17- MÜCADELE ATEŞİNİ YAKMAK

ELİF'İN EVİ - GECE

Elif, barınağın kapısında yaşadığı hayal kırıklığı ve öfkeyle eve döner. Yorgun ama kararlıdır. Hemen bilgisayarının başına oturur. Telefonundaki kamera kaydını açar: Parkta Reis ve Aslan ile yaptığı o duygusal ve gergin konuşma... Yakalanan dostlarının isimleri... Kedilerin yüzündeki korku... Ve kendi yüzündeki acı ve kararlılık.

Elif, videoyu düzenlemeye başlar. Bu sefer alt yazılar sadece konuşmaları değil, kedilerin ruh halini de yansıtır ("Reis: (Acı içinde)", "Aslan: (Öfkeyle Hırlayarak)"). Barınağın kapısında kendisinin içeri alınmadığı görüntüleri de ekler. Videonun kurgusu, önceki komik videolardan farklıdır. Daha ciddidir, daha dokunaklıdır. Mücadele ruhu ön plandadır.

Videonun sonuna, barınak önünde çektiği veya evde kameraya karşı çektiği, listedeki "Yerel basına veya sosyal medyaya açık çağrı" maddesini uyguladığı bir kapanış ekler:

ELİF: (Videoda - Yüzü yorgun ama kararlı, sesi güçlü) Az önce belediyenin hayvan toplama merkezine gittim. Gazeteci olduğumu, içeriyi görmek istediğimi söyledim. Reddedildim. Neden? İçeride ne var da göstermek istemiyorlar? Bu yasa... Bu toplama faaliyetleri... Masum canları yuvalarından ediyor. Parktaki dostlarım Çapkın, Diva, Sivri... Onlar şimdi nerede? Hangi koşullarda? Bizi duymuyorlar. Ama biz onları duyuracağız! Onların sesi olacağız! Bu videoyu paylaşın! Belediyenize ulaşın! Veteriner işleri müdürlüğünü arayın! Barınakları ziyaret etmek istediğinizi söyleyin! Birlikte hareket etmeliyiz! Dostlarımızı o barınaklardan çıkarmalı, yuvalarına geri getirmeliyiz! Onların özgürlüğü için!

Elif, videoyu bitirir. Gözünden bir damla yaş süzülür. "Kaldırım Konuşmaları: Çığlık" veya "Kaldırım Konuşmaları: Kayıp Dostlar" gibi çarpıcı bir başlık koyar. Derin bir nefes alıp "Yayınla" tuşuna basar.

İNTERNET ORTAMI - GECE/GÜNDÜZ (MONTAJ)

Videonun yayılması gösterilir. İlk izlenmeler, ilk yorumlar. Yorumların hızla artması. Paylaşımlar. Video anında viral olur.

  • Sosyal medya akışlarında video görünür.
  • İnsanların şok olmuş veya öfkeli yüz ifadeleri (kısa kesitler).
  • Yorumlar: "Bu vicdansızlık!", "Kediler nasıl konuşuyor şoktayım ama konu çok ciddi!", "Paylaşıyorum!", "Nereye dilekçe yazalım?", "Hangi belediye bu?", "Yarın belediyenin önüne gidiyorum!", "Bu videoyu bütün hayvansever gruplarına atın!"
  • Gazete ofisinde bir meslektaşının bilgisayarında video açıktır, şaşkınlıkla izlemektedir.
  • Belki Can Bey'in telefonunda video bildirimleri görünür, kaşları çatılır.

ŞEHİR - GÜNDÜZ

Videonun etkisi somutlaşmaya başlar. Listedeki "Basın Açıklamaları ve Protestolar" ve "Toplumsal Dayanışma ve Bireysel Eylemler" maddeleri hayata geçmeye başlar.

  • Belediyenin önünde küçük bir grubun ellerinde pankartlarla toplandığı görünür.
  • Birkaç kişinin belediyeye dilekçe verdiği görülür.
  • Sosyal medyada #KedilereÖzgürlük veya #KaldırımKonuşmalarıDurdurulamaz gibi etiketler TT (Trend Topic) olur.
  • Elif'in telefonuna ardı ardına aramalar gelir. Tanımadığı numaralar...

ELİF'İN EVİ - GÜNDÜZ

Elif, telefonlarına bakar. Arayanlar hayvansever STK'lar, gönüllüler, hatta belki yerel gazeteler veya haber siteleridir. İşte listedeki "STK ve Gönüllü Organizasyonlarla İş Birliği" kapısını çalmaktadır.

Elif, telefonu açar. Sesi hem yorgunluk hem de umut doludur.

ELİF: Alo? Evet... Ben Elif. "Kaldırım Konuşmaları"... Siz de mi videoyu gördünüz?

Bu sahne grubu, Elif'in videosunun yarattığı etkiyi ve sivil hareketin başlamasını gösterir. Artık Elif yalnız değildir, mücadele topyekün bir hal almıştır. STK'larla iş birliği, toplu eylemler, hukuki süreçlerin başlıyor.



BÖLÜM 17- EYLEMLER BAŞLIYOR

BELEDİYE BİNASI ÖNÜ / MEYDAN - GÜNDÜZ

Hava soğukça, ama meydan sıcaktır. Yüzlerce, belki bine yakın insan, belediye binasının önünde toplanmıştır. Kalabalık sürekli artmaktadır. Yaşlılar, gençler, çocuklar, hatta kucaklarında veya tasmalı köpekleriyle gelenler... Herkesin yüzünde ortak bir endişe ve kararlılık vardır.

Kalabalığın üzerinde, Elif'in videosunda yankılanan öfke ve isyanı yansıtan, el yazısıyla veya özenle hazırlanmış pankartlar sallanmaktadır. Üzerlerinde sizin verdiğiniz o güçlü sloganlar yazılıdır:

PANKART YAZILARI:

  • "Uyutmak mı? Hayır, öldürüyorsunuz!"
  • "Cinayetin adı uyutma olunca masum olmuyor!"
  • "Sessiz çığlıkları duyun: Yaşamak istiyoruz!"
  • "Kısırlaştır, yaşat! Katletme!"
  • "Toplama demek, yok etme demek!"
  • "Hayvan katliamına dur de!"
  • "Yaşamak onların da hakkı!"
  • "Merhamet, en güçlü silah!"

Meydanda konuşmalar yapılmakta, sloganlar atılmaktadır. Elif, kalabalığın ortasında, elinde telefonuyla hem çekim yapmakta hem de çevresindekilerle konuşmaktadır. Yüzünde yorgunluk ama daha çok, bu kadar insanı bir arada görmenin getirdiği umut ve güç vardır. Yanında, STK'lardan tanıdığı birkaç hayvansever aktivist (Ayşe Hanım ve Caner) bulunmaktadır. Onlar da megafonla kalabalığa seslenmektedirler.

AYŞE HANIM: (Megafonla) ...ve bu toplanan hayvanların akıbeti hakkında net bilgi verilmiyor! Barınakların kapasitesi ortada! Koşulları ortada! Biz belediyeden şeffaflık istiyoruz! Canlı delil istiyoruz! Dostlarımızın güvende olduğunu görmek istiyoruz!

Kalabalık sloganlarla yanıt verir: "Hayvan katliamına dur de!" "Yaşamak onların da hakkı!"

Elif, o anları videoya kaydeder ve YouTube da canlı yayınlar, kalabalık içindeki yüzlere odaklanır. Kendi videosunun bu insanları buraya topladığını bilmek, ona inanılmaz bir güç verir.

Bu sırada, meydanın biraz uzağında, bir köşede, Reis ve Aslan (ve belki birkaç kedi daha), meraklı ama mesafeli gözlerle insan selini izlemektedirler. Onlar için bu manzara hem tuhaf hem de bir umut işaretidir.

REİS: (Seslendirme - Mırıldanarak) Vay canına... Genç... Epey iş başardı. Bunca insan... Bizim için mi toplandı şimdi?

ASLAN: (Seslendirme - Hırıltılı) Gürültülüler... Ama... Sayıları çok. Belki işe yararlar. O istilacıları durdururlar.

REİS: Çapkın burada olsaydı, "Bu kadar insan oyun oynamak için mi toplandı?" derdi.

Elif, kamerayı indirir bir an, kalabalığın enerjisini içine çeker. Birkaç kişi yanına gelip "Sen misin o videoları çeken? Harikasın!" der. Elif mahcupça gülümser.

Bu sırada, belediye binasının kapısında veya pencerelerinde, birkaç belediye görevlisi ve belki Can Bey gazeteci kimliğiyle izlemek için gelmiş görünür. Yüzlerinde rahatsızlık, belki endişe vardır. Kamuoyu baskısı işlemeye başlamıştır.

CAN BEY: (Yanındaki meslektaşına fısıldayarak) Vay canına... Ciddi kalabalık olmuş... Elif'in işi... Bu kadarını beklemiyordum. (Telefonda Elif'in son videosu açıktır belki.)

Meydanda başka bir konuşmacı (belki listedeki Baro Hayvan Hakları Komisyonu'ndan biri) söz alır ve işin hukuki boyutunu anlatır.

KONUŞMACI: ...bu yasanın bazı maddelerinin anayasaya aykırı olduğuna dair başvurular yapılmıştır! Hukuki mücadelemiz devam edecektir! Toplanan hayvanların akıbeti hakkında şeffaflık talep ediyoruz! Belediyelerin barınak yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekiyor!

Kalabalık tekrar slogan atar: "Ölüm çözüm değil, yaşam hakkı engellenemez!" "Kanun öldürmez, yaşatır! Sessiz dostlarımızı savun! Sessiz kalma, onlar için konuş!"

Elif, bu anları kaydetmeye devam eder. Bu sadece bir protesto değildir. Bu, onun ve patili dostlarının sesinin yankılanmasıdır. Listedeki maddeler (Basın Açıklamaları, Protestolar, Hukuki Süreçler) gözünün önünde canlanmaktadır. Mücadele doruk noktasına yaklaşmaktadır.



BÖLÜM 17- PROTESTO SONRASI

KAFE YANI / SAKİN BİR KÖŞE - GÜNDÜZ (PROTESTO SONRASI)

Protesto bitmiştir. Meydan yavaş yavaş boşalmaktadır, ama pankartlar ve sloganlar hafızalardadır. Elif, yanında Ayşe Hanım ve Caner ile, yakındaki bir kafenın dışındaki sakin bir köşede oturmaktadırlar. Üçü de yorgun ama gözleri parlamaktadır. Telefonları sürekli çalmakta, mesaj gelmektedir.

AYŞE HANIM: (Telefonuna bakarak gülümser) İnanılmaz! Türkiye'nin dört bir yanından arıyorlar! Destek olmak istiyorlar, bilgi istiyorlar! Elif, videon gerçekten ateşledi her şeyi!

CANER: Evet, belediye de sessiz kalamadı bu sefer. Basın açıklaması yaptılar az önce. Klasik şeyler... "Yasayı uyguluyoruz, barınaklarımız modern, hayvanların bakımı yapılıyor..." diye. Ama sesleri titriyordu resmen!

ELİF: (Yorgun ama gururlu) Gördünüz mü? Birlikte olunca nasıl sesimiz duyuluyor! O sesler... Reis'in, Aslan'ın... Gölge'nin fısıltısı bile... İnsanlar duydu! Peki şimdi ne yapacağız? Baskı devam etmeli!

AYŞE HANIM: Kesinlikle! Bu momentumu kaybetmemeliyiz. Şimdi elimizde somut talepler var. Listedeki maddeler... Hukuki süreçler hızlanmalı. Belediyeye resmi yazılar göndermeliyiz. Ve en önemlisi... İçeriyi görmeliyiz. O barınakları.

CANER: Evet! Oraya girmenin bir yolunu bulmalıyız. Belediyenin açıklamalarının doğru olmadığını kanıtlamalıyız. İçerideki koşulları, hayvanların durumunu... Belgelemeliyiz. Belki de Çapkın, Diva, Sivri gibi tanıdık yüzleri buluruz...

Elif'in yüzünde kararlı bir ifade belirir. Barınak... Tekrar denemeli. Bu sefer eli daha güçlüdür. Gazeteci kimliği, arkasındaki STK ve en önemlisi o büyük kamuoyu baskısı...

ELİF: Tamam. O zaman ilk iş bu. Barınağa gitmek. Ben gazeteci kimliğimle resmi başvuruyu yaparım. Siz de STK temsilcisi olarak destek verin Ayşe Hanım. Belki bir avukatla gideriz bu sefer? Listedeki gibi... Hukuki destekle.

AYŞE HANIM: Mantıklı. Ben Baro Hayvan Hakları Komisyonu'ndan arkadaşlarla konuşurum. Hukuki süreç için de bilgi alırız. Ama barınağa girmemizi engellemeye çalışacaklardır yine. Hazırlıklı olmalıyız. Belki gidince canlı yayın açarız? İnsanlar ne olduğunu görsün?

ELİF: (Telefonunu kontrol eder) Harika fikir! Video kaydı da alırım. Ne sakladıklarını görmek istiyoruz! Dostlarımızın nerede ve nasıl olduğunu bilmek hakkımız!

Üçü, bir sonraki adımı planlamanın verdiği enerjiyle dolarlar. Mücadele yeni bir aşamaya geçmiştir: Saha araştırması ve şeffaflık talebi.

[SAHNE DEĞİŞİMİ]

BELEDİYE HAYVAN TOPLAMA MERKEZİ ÖNÜ - GÜNDÜZ (BİRKAÇ GÜN SONRA)

Elif, yanında Ayşe Hanım ve Baro Hayvan Hakları Komisyonu'ndan Avukat Fatma Hanım ile birlikte, barınak kapısının önündedir. Elif'in elinde resmi bir yazı (gazetenin antetli kağıdıyla veya kendi adına), Avukat Fatma Hanım'ın elinde ise Baro'nun yazısı ve dilekçeler vardır. Kapıdaki görevli bu sefer daha gergindir, yalnız değildir. Yanında bir belediye yetkilisi ve belki güvenlik görevlileri de vardır.

BELEDİYE YETKİLİSİ: (Gergin ve resmi bir tonla) Hoş geldiniz. Ziyaret talebiniz elimize ulaştı. Ancak şu an ziyaret için uygun değiliz. İçeride karantina süreci devam ediyor. Ayrıca... Kapasitemiz dolu. Ziyaretçi kabul edemeyiz.

AVUKAT FATMA HANIM: Beyefendi, biz Baro Hayvan Hakları Komisyonu adına buradayız. Bu resmi bir taleptir. Ayrıca Elif Hanım [Gazete Adı]'nın temsilcisi olarak burada. Kamuoyunun barınak şartları hakkında bilgi alma hakkı vardır. Özellikle son toplama faaliyetlerinden sonra içerideki hayvanların durumu hakkında ciddi endişelerimiz var. Yasaya göre, şeffaf olmak zorundasınız.

BELEDİYE YETKİLİSİ: Yasayı biz de biliyoruz hanımefendi. Ve yasayı uyguluyoruz. Ama ziyaretçi kabulü... Bu bizim insiyatifimizde. Uygun zamanda randevu almanız gerekir. Belki önümüzdeki ay...

ELİF: (Telefonundan canlı yayını başlatmıştır, kamerayı kendilerine ve yetkiliye çevirir) Şu an belediye hayvan toplama merkezinin önündeyiz. Yanımda Baro Temsilcisi Avukat Fatma Hanım ve hayvansever Ayşe Hanım var. İçeriyi görmek istiyoruz ama yetkililer bizi engelliyor. Neden içeri alınıyoruz? İçeride ne var? Barınakların karantina bahanesiyle halka kapatılması ne kadar doğru? Toplanan hayvanların durumu ne? Dostlarımız Çapkın, Diva, Sivri... Onlar içeride mi? Durumları nasıl? Bilgi almak istiyoruz!

Belediye yetkilisi kamerayı görünce rahatsız olur. Geri çekilmeye çalışır.

BELEDİYE YETKİLİSİ: Çekim yapamazsınız! İzniniz yok! Güvenlik!

Güvenlik görevlileri Elif'e yaklaşır. Avukat Fatma Hanım hemen araya girer.

AVUKAT FATMA HANIM: Durun! Gazetecinin çekim yapmasını engelleyemezsiniz! Kamu alanındayız! Görevinizi yapmasına engel olmanız suçtur!

Gerilim artar. Belediyenin yetkilileri ve güvenlik, Elif ve ekibini içeri almamakta kararlıdır. Ama Elif de geri adım atmayacaktır. Canlı yayın devam etmektedir.

ELİF: (Kameraya konuşmaya devam eder, sesi kararlı) Gördünüz mü? Şeffaflık bu kadar... İçeride ne saklıyorlar? Dostlarımız iyi mi? Yaşıyorlar mı? Barınaklar gerçekten de iddia edildiği gibi "modern" mi? Bu soruların cevabını alana kadar mücadelemiz devam edecek! Lütfen paylaşmaya devam edin! Sesimiz onlara ulaşsın!

Sahne, Elif ve ekibinin barınağın kapısında bir kez daha engellenmesi ama bu sefer bunu kamuoyu önünde yapmalarıyla biter. Uzaktan, içeriden gelen cılız miyav sesleri duyulur. İçeriye alınan bir aracın camında bir kedi patisi görünür.



BÖLÜM 18- BÜROKRASİ VE HUKUK SAVAŞI

HUKUK BÜROSU VEYA STK OFİSİ - GÜNDÜZ

Barınak kapısından döndükten sonra Elif, Avukat Fatma Hanım ve Ayşe Hanım bir araya gelirler. Belki Avukat Fatma Hanım'ın ofisinde, belki de bir STK'nın toplantı odasında. Yüzlerinde ciddiyet vardır. Olayın sıcaklığı henüz geçmemiştir.

AVUKAT FATMA HANIM: Görüntüler çok net Elif Hanım. Sizi içeri almamaları, kamuyu bilgilendirme görevini engellemeleri açık. Bu bir usulsüzlük. Ancak dediğim gibi, zorla içeri girmek bize yasal olarak hiçbir şey kazandırmazdı. Tam tersine.

ELİF: Biliyorum Fatma Hanım... Ama içeride dostlarımız var... Ne durumdalar bilmiyoruz. Ve o yetkilinin tavrı... Sanki bir şeyler saklıyorlar gibiydi.

AYŞE HANIM: Saklıyorlardır Elif. Barınakların durumu ortada. Belediyenin açıklamalarıyla sahadaki gerçekler asla uyuşmuyor. Bizim bunu resmi yollarla ortaya çıkarmamız lazım.

AVUKAT FATMA HANIM: Aynen öyle. Elimizdeki liste bu işe yarayacak. Şimdi atacağımız adımlar net: İlk olarak, belediyeye resmi bir bilgi edinme başvurusu yapacağız. Barınakların kapasitesi, toplanan hayvan sayısı, karantina koşulları, veteriner hizmetleri hakkında detaylı bilgi isteyeceğiz. İkinci olarak, sizi içeri almamaları hakkında CİMER üzerinden şikayette bulunacağız. Hem siz bireysel olarak, hem de STK adına. Üçüncü olarak, bu bilgileri edinme çabamızı ve karşılaştığımız engelleri kamuoyuyla paylaşmaya devam edeceğiz. Elif Hanım'ın kanalı bunun için mükemmel.

Elif hemen not almaya başlar. Listedeki maddeler gözünün önünde canlanır: "Yazılı talepte bulun", "CİMER'e başvur", "Yerel basına veya sosyal medyaya açık çağrı"...

ELİF: Tamam! Ben bilgi edinme başvurusu taslağını hazırlarım hemen. Gazetenin antetli kağıdını kullanabilir miyim? Daha resmi durur. Can Bey'i ikna etmeye çalışırım. CİMER başvurusu için de metinleri hazırlarız. Ve yeni bir video çekerim. Barınak önünde yaşananları, hukuki süreci başlattığımızı ve neden şeffaflık istendiğini anlatan. Listeyi takip edeceğiz!

AYŞE HANIM: Evet. Bu işin hukuki ve bürokratik boyutu sabır gerektirir. Hızlı ilerlemeyebilir. Ama her adım kayıt altına alınır. Biz bu süreçte bir yandan da listedeki diğer maddeleri de işletmeye devam etmeliyiz. Toplumsal baskıyı canlı tutmak... Başka gönüllüleri organize etmek... Barınak çevresinden bilgi toplamaya çalışmak (listede vardı ya, toplanan hayvanların yerini takip etmek gibi)...

AVUKAT FATMA HANIM: Aynen öyle. Biz hukuki süreci başlatırken, siz de Elif Hanım, medya ve sosyal medya gücünüzle kamuoyunu bilgilendirmeye devam edin. Bu birleşik bir mücadele.

ELİF: (Kararlılıkla) Anlaşıldı! Bürokrasiyle savaşmak... Tamam. Ama bu sefer elimizdeki belgeler ve sesimiz var!

Elif, listedeki maddeleri yeniden gözden geçirir. Mücadelenin yeni ve daha "resmi" aşaması başlamıştır. Bu aşama, listedeki "Dava Açmak" gibi daha ileri hukuki yollara zemin hazırlayacaktır.



BÖLÜM 19- BARINAKTAN HABER KÖTÜ

STK OFİSİ / HUKUK BÜROSU / ELİF'İN EVİ - GÜNDÜZ (MONTAJ)

Hızlı kesitler eşliğinde Elif, Avukat Fatma Hanım ve Ayşe Hanım'ın bürokratik süreçle mücadelesi gösterilir.

  • Elif, bilgisayar başında, resmi bir dilekçe metni üzerinde çalışmaktadır. Alnı kırıktır, bu işler sandığından daha karmaşıktır. Yanında yığılmış yasa kitapçıkları ve yönetmelik çıktıları vardır.
  • Avukat Fatma Hanım, telefonda bir memurla sabırlı ama kararlı bir tonda konuşmaktadır. "Bilgi edinme başvurumuza ne zaman yanıt verilecek? Yasaya göre süresi dolmak üzere..."
  • Ayşe Hanım, STK ofisinde, elinde dosyalarla koşturmaktadır. Bir yandan gönüllülere "CİMER'e başvurun!" diye çağrı yapmakta, bir yandan da gelen otomatik yanıtları incelemektedir.
  • Elif, belediyeden gelen matbu bir CİMER yanıtını okur. Cevap, genel ifadeler içerir ve sorularının hiçbirine net yanıt vermez. Elif sinirle iç çeker.
  • Elif, gazetedeki masasında, haberi için belediye yetkililerine telefon etmeye çalışır. Telefonlar ya meşguldür ya da açılmaz. Açanlar ise "yetkili değilim" veya "bilgim yok" gibi geçiştirici cevaplar verir.
  • Bir kısa sahnede, bilgisayar ekranında "Başvurunuz işleme alınmıştır" yazan CİMER ekranı görünür, altında küçük puntolarla "Tahmini yanıt süresi: 15 gün" yazar.

BARINAK YAKINI - GECE

Ortalık kararmıştır. Reis ve Aslan, barınağın çevresinde, duvarların ve çitlerin diplerinde gizlice ilerlemektedirler. Barınaktan içeriden belli belirsiz sesler gelmektedir (belki miyavlamalar, havlamalar, sessizlik).

REİS: (Seslendirme - Kısık sesle) Duvarlar yüksek... Koku ağır... İçeriden sesler geliyor... Ama ne halde olduklarını anlayamıyorum.

ASLAN: (Seslendirme - Hırıltılı) Kokular... Tanıdık kokular var içeride... Ama çok karışık. Çapkın'ın kokusu... Diva'nın kokusu... Ama nerede olduklarını anlayamıyorum!

Reis ve Aslan, barınağın altındaki bir mazgalı fark ederler. İçeriye doğru bir boşluk vardır.

REİS: (Seslendirme) Şuraya bak Aslan. Belki buradan bir ses duyabiliriz. İçerideki biriyle iletişim kurabiliriz.

Aslan ve Reis dikkatlice mazgala yaklaşırlar. Reis başını hafifçe boşluğa sokar, koklar, içeriyi dinlemeye çalışır. Kısık sesle miyavlar (Seslendirme: "İçeride olan var mı? Reis geldi!").

Bir süre sessizlik olur. Sonra içeriden, çok uzaktan, zor duyulan cılız bir miyavlama sesi gelir.

İÇERİDEKİ KEDİ: (Seslendirme - Çok cılız, korkulu bir ses) M... Miyav... Kim o?

REİS: (Seslendirme - Umutla) İçeride olan var! Benim! Reis! Sen kimsin? Çapkın mı? Diva mı?

İÇERİDEKİ KEDİ: (Seslendirme - Daha da korkulu) B... Burası... Çok kalabalık... Çok gürültülü... Y... Yemek az... Y... Yer dar... Ben... Ben Pıtçık... Geçen hafta yakalandım...

Reis ve Aslan'ın yüzleri düşer. Pıtçık... Mahalleden tanıdıkları, genç bir kedi.

REİS: (Seslendirme - Üzülerek) Pıtçık... Nasılsın? Çapkın'ı gördün mü? Diva'yı? Sivri'yi? Onlar da orada mı?

PİTÇIK: (Seslendirme - Hıçkırır gibi) B... Bilmiyorum... Burada bir sürü kedi var... Hepsi korkuyor... Bazıları hasta... Onları ayırıyorlar... Bazılarını göremiyorum artık... Çok kalabalık... Çok karanlık... Lütfen... Lütfen bizi çıkarın buradan...

Pıtçık'ın sesi kesilir. Belki bir görevli gelmiştir, belki korkudan sinmiştir. Reis ve Aslan daha fazla ses alamazlar. Birbirlerine bakarlar. Aldıkları bilgi kısıtlı ama korkunçtur. Barınağın içerisi tahmin ettiklerinden de kötüdür. Ve dostları orada, o koşullardadır.

ASLAN: (Seslendirme - Öfkeyle) İşte! Duydun mu Reis? Onları orada çürütüyorlar! Bu savaş!

REİS: (Seslendirme - Ciddi) Duydum Aslan. Bu bilgi... Elif'e gitmeli. İnsanların duyması lazım.

ELİF'İN EVİ - GECE

Elif, bilgisayarının başında, günlerdir gelen cevapsız dilekçeler ve otomatik yanıtlarla boğuşurken, Reis ve Aslan gelirler. Yüzleri ciddidir.

ELİF: Reis Bey! Aslan! Ne oldu? Yeni bir gelişme mi var? Barınak hakkında bir şey öğrendiniz mi?

Reis ve Aslan, barınak yakınındaki maceralarını ve Pıtçık'tan duyduklarını Elif'e anlatırlar (kendi konuşmalarıyla tabii). Elif'in yüzü Reis'in anlattıklarını duydukça solar. Pıtçık'ın korkulu sesi, içerideki kalabalık, hastalıklar, ayrılan kediler...

ELİF: (Şok içinde) Yani... İçerisi bu kadar kötü mü? Pıtçık... Zavallı Pıtçık... Ve Çapkın, Diva... Onlar da o koşullarda mı? Ve kimse bize net bilgi vermiyor! CİMER cevap vermiyor, belediye susuyor! Neyi saklıyorlar?

Elif'in gözleri dolar ama bu sefer çaresizlikten değil, öfkedendir. Elindeki klavye ve telefon ona birer silaha dönüşür.

ELİF: Tamam. Madem resmi yollar tıkandı... Madem konuşmuyorlar... Ben de konuşanları buldum! (Kamerayı Reis ve Aslan'a çevirir) Reis Bey, Aslan... Bana o gördüğünüzü, o duyduğunuzu anlatın. Pıtçık'ın söylediklerini anlatın. Bütün dünya barınağın içindeki gerçeği sizden duyacak! Ve o cevap vermeyen belediye... O kapıyı açmayan yetkililer... Onlar ne yaptıklarını görecekler!

Reis ve Aslan, Elif'in kararlılığını anlar. Başarıyla atlattıkları tehlike, dostlarının içinde olduğu durum ve Elif'in onları duyurma azmi birleşir.

REİS: (Seslendirme - Kararlı) Anlatacağız genç. Duyduklarımızı... Gördüklerimizi... Hissettiklerimizi... Anlatacağız.

ASLAN: (Seslendirme - Hırıltıyla) Ve o içeridekiler... Unutulmadıklarını bilecekler!

Elif, kamerayı hazırlar. Bürokratik engeller, onu listedeki en güçlü silahına yöneltmiştir: Konuşan kedilerin sesi ve medyanın gücü. Yeni video, şimdiye kadarki en çarpıcı video olacaktır.




BÖLÜM 20- Sarsıcı Kanıt

STK OFİSİ VEYA ELİF'İN EVİ - GECE

Elif, Ayşe Hanım ve Avukat Fatma Hanım, bürokratik engellerle boğuşurken (dilekçelere yanıt gelmez, başvurular sürüncemede kalır), bir akşam, onlara veya STK'ya anonim bir e-posta veya mesaj ulaşır. Mesajda kısa bir not ve bir dosya eki vardır: "Barınağın içi. Gerçekler burada." veya sadece bir link. Kimden geldiği belli değildir (Belki vicdan azabı çeken bir çalışan, belki içeriden bilgi sızdıran biri).

Elif ve arkadaşları merakla dosyayı açarlar. Video başlar. Görüntü kalitesi kötüdür, çekim gizlice yapıldığı için titrek ve aceledir. Aydınlatma zayıftır. Ama görünenler... Korkunçtur.

Video içeriği (Hikaye içinde tasvir):

  • Dar, pis koridorlar... Yetersiz havalandırma...
  • Aşırı kalabalık, küçücük bölmelerde üst üste yatan, sinmiş kediler, köpekler... Birbirine karışmış çaresizlik...
  • Zeminlerde kurumuş dışkılar, çöpler... Boş veya kirli mama ve su kapları...
  • Bitkin, hasta görünen hayvanlar... Titreyen patiler, acı dolu miyavlamalar, sönmüş gözler... Bazıları köşelerde titriyor...
  • Ve en sarsıcısı... Köşelere veya bir kenara, poşetlere konulmamış, öylece atılmış, hareketsiz, cansız bedenler... Sayıları birkaç tanedir ama görüntüsü yürek burkar. Pislik içinde...

Elif, Ayşe Hanım ve Fatma Hanım videoyu izlerken donakalırlar. Yüz ifadeleri dehşet, şok ve öfke karışımıdır. Gördükleri, Pıtçık'ın anlattıklarından, kendi tahminlerinden çok daha kötüdür. Bu, sadece yetersizlik değil, ihmal ve zulümdür.

ELİF: (Sesi titrek, gözleri doludur) İ... İnanamıyorum... Bu... Bu gerçek mi? İçerisi bu halde mi? Pıtçık... O zavallı Pıtçık da mı bu pisliğin içinde? Çapkın... Diva... Yaşıyorlar mı acaba?

AYŞE HANIM: (Ağlamamak için kendini zor tutar) Vay canına... Biliyorduk kötü olduğunu ama... Bu kadarını... Bu bir vahşet! Bu... Bu insanlık dışı!

AVUKAT FATMA HANIM: (Öfkeyle, yumruğunu sıkar) Bu... Bu düpedüz yasa ihlali! Görevi kötüye kullanma! İşkence! Hukuki başvurularımızdaki en büyük delilimiz bu işte! Bu görüntüler... Her şeyi değiştirir!

Elif'in gözleri dolar ama hemen ardından yüzünde sarsılmaz bir kararlılık belirir. Bu videoyu saklayamazlar. Saklamamalılar. Bu, susmama zamanıdır.

ELİF: Bu video... Bu video her yere ulaşmalı! Herkes bunu görmeli! Sakladıkları şey buymuş demek! Bize neden kapıyı açmadıklarını, o gün neden bizi içeri almadıklarını şimdi anlıyorum!

AYŞE HANIM: Ama kim çekti bunu? Nasıl ulaştı bize?

AVUKAT FATMA HANIM: Önemli değil kimin çektiği. Bu artık bir delil. Ve kamuoyunun bilmesi gereken bir gerçek.

ELİF: (Telefonunu eline alır, sesi güçlü ve kararlı) Ben bunu yayınlıyorum. Hemen. O CİMER'e cevap vermeyenlere, o kapıyı yüzümüze kapatanlara... O "barınaklarımız modern" diyenlere... Ne yaptıklarını göstereceğim!

AYŞE HANIM: Haklısın Elif. Bu video... Her şeyi değiştirecek. Ama hazır ol. Bu videoyu yayınlamak... Çok büyük bir tepki yaratacak. Hem destek hem de... Üzerimize gelecekler. Çok büyük bir baskı olacak.

ELİF: (Kameraya bakar) Gelsinler! Artık susmak yok! Onlar sessizlik istiyor, biz çığlık olacağız! Bu sessiz çığlıkları bütün dünya duyacak!

İNTERNET ORTAMI - GECE/GÜNDÜZ (MONTAJ)

Elif, videoyu hızla düzenler. Görüntülerin üzerine belki barınak önünde yaşadığı engeli, belediyenin cevap vermeyen dilekçelerini ekler. Videonun adı belki "Kaldırım Konuşmaları ÖZEL: BARINAK GERÇEĞİ - Saklanan Görüntüler" gibi çarpıcı bir şey olur. Video, YouTube'a yüklenir.

Yayınlanmasıyla birlikte... Şiddetli, öfkeli, üzgün bir tepki dalgası yayılır. Video ışık hızında viral olur. Yorumlar çığ gibi yağar.

YORUMLAR (Ekran Görüntüsü veya Hızlı Akan Akış İçinden Seçmeler):

  • "Yazık, günah şu yavrucaklara, baksana! Ne istiyorsunuz? Kafese koymuşsunuz, daracık alanlara hapsetmişsiniz! Bırakın, doğaya salın, gitsinler, özgür olsunlar! Bu bir barınak değil ki, resmen eziyet yeri! Bu kedileri buraya hapsedenler aynı durumu yaşasınlar, inşallah."

  • "Yerde can verenler var... Bu insanlar ne kadar vicdansız! Yazık, vallahi!"

  • "Bu ne? Bunlara belediye nasıl bakmaz? Açlar, susuzlar! Vicdansızlar! Siz nasıl insansınız? Bu insanlara ceza verin, aç bırakın! Hak ediyorlar!"

  • "CİMER’den ya da yetkililere ulaşılabilecek her yerden şikayetler bildirilmeli! Bu hayvanlara yapılan zulüm günahtır!"

  • "Bu neden olay olmuyor? Neden gündeme gelmiyor?! ALLAH’IN LANETİ ÜZERLERİNE OLSUN!"

  • "Hayvanlar özgürdür, hapsedilemez!"

  • "Kedileri hapsedenlerin hapsedildiği günleri de göreceğiz!"

  • "Gördünüz mü? Onlar bizim sessiz kullarımız! Bu zulmü yapanlar nasıl uyuyor?"

  • "Bu ülkenin hayvanları resmen bu barınakta ölüme terk edilmiş! Hayvanları korumak yerine kafese kapatmışlar!"

  • Sosyal medya akışlarında video ve bu yorumlar her yerdedir. Haber siteleri, televizyonlar videodan bahsetmek zorundadır.

  • Kamuoyu öfkesi doruk noktasına ulaşır. Bir önceki protesto bunun yanında sönük kalır.

  • Belediyenin sosyal medya hesaplarına, telefonlarına, resmi kurumların sitelerine şikayet ve tepki yağar.

  • Can Bey'in telefonları susmaz. Gazete, bu videoyu ve yarattığı etkiyi manşet yapmak zorunda kalır. Belki Can Bey Elif'i çağırıp "Bu da ne Elif? Ortalığı yıktın!" der.

ÇEŞİTLİ YERLER - GÜNDÜZ

Videonun etkisi somut eylemlere dönüşür. Listedeki pek çok madde aynı anda harekete geçer.

  • Daha büyük, daha öfkeli, daha kalabalık protestolar kendiliğinden başlar. Pankartlar daha serttir. "Cinayetin adı değişince masum olmuyor!", "Katliama karşı ses çıkar!"
  • Hukuki süreç hızlanır. Avukat Fatma Hanım ve ekibi, videoyu resmi makamlara (savcılık, bakanlıklar) delil olarak sunar, suç duyuruları yağdırır. Soruşturma talepleri artar.
  • STK'lar ve gönüllüler organize olur, acil eylem planları yapılır.
  • Belediye ve ilgili kurumlar, videonun şokuyla sarsılır, bir açıklama yapmak veya bir adım atmak zorunda kalırlar. İnkar etmek artık imkansızdır.

Bu sarsıcı video ve altındaki yorumlar, hikayenin dönüm noktasıdır. Mücadeleyi tamamen yeni bir seviyeye taşır. Listedeki pek çok eylemin (Hukuki Süreçler, Büyük Protestolar, Medya Baskısı, Resmi Soruşturmalar) hızla ve büyük bir etkiyle devreye girmesine neden olur. Artık sadece Elif ve birkaç STK değil, çok geniş bir kamuoyu bu işin peşindedir ve yetkililer köşeye sıkışmıştır.



BÖLÜM 21- Ses Ankara'da: Meclis Kürsüsü

TBMM GENEL KURUL SALONU - GÜNDÜZ

Ortam gergindir. Meclis gündeminde farklı maddeler görüşülmektedir, ancak hava, dışarıdaki toplumsal çalkantıdan etkilenmiştir. Milletvekilleri sıralarında oturmakta, bazıları telefonlarına bakmakta, bazıları yanındakiyle konuşmaktadır.

Meclis Başkan Vekili, kürsüye bir sonraki konuşmacıyı anons eder: "[Bir Milletvekilinin Adı Soyadı - Örn: Sayın Ali Yılmaz, Şehir Milletvekili]". Konuşmacı, kürsüye doğru yürür. Elinde birkaç sayfa not ve... Küçük, katlanmış bir pankart vardır.

Konuşmacı kürsüye gelir, sözlerine başlar. İlk cümleleri geneldir, ancak çok geçmeden ses tonu değişir, konu netleşir.

MİLLETVEKİLİ: Sayın Başkan, değerli milletvekilleri... Bugün huzurunuzda, vicdanlarımızı kanatan, sokaklarımızda yaşanan büyük bir insani (ve hayvani) dramı dile getirmek için bulunuyorum. Son günlerde kamuoyunda infial yaratan görüntüler, sosyal medyada yayılan videolar, barınakların kapısından döndürülen hayvanseverler ve yanıtlanmayan sorular... Bir yasa yürürlüğe girdi... Amacı ne olursa olsun... Sahadaki uygulama... Kabul edilemez boyutlara ulaşmıştır!

Salonda bazı fısıltılar duyulur. Bazı milletvekilleri dikkat kesilir, bazıları ise hala kayıtsızdır.

MİLLETVEKİLİ: Elime ulaşan görüntüler var sayın vekiller! O barınakların içindeki koşulları gördünüz mü? Eğer görmediyseniz, vicdanınız rahatsa tebrik ederim! Pislik içindeki alanlar, üst üste yığılmış hayvanlar, ve... Ve maalesef... Orada... O barınaklarda... Yaşamını yitirmiş, bir kenara atılmış canlar var! Bunlar sadece "sayı" değil! Bunlar duygusu olan, canı olan varlıklar! Onlar bu şehrin bir parçası!

Konuşmacı, elindeki küçük pankartı açar ve kürsünün önüne asar. Üzerinde Elif'in videosunun sloganlarından ilham alan yazılar vardır: "Barınak Değil, Ölüm Kampı!" veya "Sessiz Çığlıkları Duyun!".

Salonda bir hareketlenme olur. Bazı milletvekilleri protesto edercesine sıralarına vurur, bazıları ise destekler mahiyette başını sallar.

MİLLETVEKİLİ: Bize barınakların modern olduğu söylendi! Bize yasanın hayvanları koruduğu söylendi! Peki bu görüntüler neyin nesi? Bu ölen canlar kimin sorumluluğunda? Barınak kapasiteleri ortadayken, milyonlarca hayvanı toplama hedefi ne kadar gerçekçi? Bu durum, yasanın ruhuna da, insani değerlere de aykırıdır!

Konuşmacının sesi yükselir, duygusallaşır.

MİLLETVEKİLİ: Dışarıda binlerce insan adalet istiyor! Sokak hayvanlarının yaşam hakkını savunuyor! Onlar... Onlar susturulmak istenen canların sesi oluyor! Tıpkı... Tıpkı internette o videoları yayınlayan... O barınak kapısından çevrilen... O sesi duyuran genç gibi! (Burada Elif'e atıf yapar, belki onun videosundan bir kare veya adı yansıtılır kısaca ekrana, ama kimliği tam açıklanmaz).

Salondaki gerilim artmıştır. Meclis Başkan Vekili araya girmeye hazırlanır.

MİLLETVEKİLİ: Bu utanca son verelim sayın vekiller! Bu gidişat yanlıştır! Yaşatmak varken öldürmek, korumak varken yok etmek... Bize yakışmaz! Sahipsiz canlara sahip çıkmak, bu Meclis'in, bu devletin sorumluluğudur! Sokaklar onların evidir! Onlar bu ülkenin bir parçasıdır!

Konuşmacı, sesindeki tüm güçle son çağrısını yapar:

MİLLETVEKİLİ: Bu yaşananların araştırılması için... Barınaklardaki durumun tüm çıplaklığıyla ortaya konulması için... Ve bu yanlıştan dönülmesi için... [Parti ismi vermeden - Örn: Grubumuz adına] bir araştırma önergesi sunuyoruz! Vicdanlarımızın sesini dinleyelim! Sokak hayvanları için... Yaşam için... Adalet için!

Konuşmacı sözlerini bitirir. Salonda farklı tepkiler yankılanır. Alkışlayanlar, protesto edenler, sessiz kalanlar... Ama konu Meclis gündemine girmiştir. Kamuoyundaki çalkantı, en üst düzeyde de yankısını bulmuştur. Elif'in başlattığı mücadele, artık ulusal bir siyasi boyut kazanmıştır.



BÖLÜM 21- Mücadelenin Zirvesi (Yolsuzluk Ortaya Çıkıyor)

STK OFİSİ / ELİF'İN EVİ - GÜNDÜZ

Günler geçer. Elif, Ayşe Hanım ve Avukat Fatma Hanım, belediyeden gelen baştan savma yanıtlar, uzayan süreçler, görmezden gelinen dilekçelerle boğuşmaya devam ederler. CİMER'den gelen son yanıt, bardağı taşıran son damladır. Genel ifadeler, hiçbir somut bilgi yok, adeta alay etmektedirler.

ELİF: (Sinirle) Bu ne? Yine aynı şeyler! "Yasaya uygun hareket edilmektedir." "Rutin kontroller yapılmaktadır." Hiçbir sorumuza yanıt vermiyorlar! Ne kadar hayvan toplandı, içerideki koşullar ne, tek bir kelime yok! Bizi oyalıyorlar!

AVUKAT FATMA HANIM: Beklediğimiz gibiydi Elif Hanım. Kamu kurumları kolay kolay açık vermez. Bu işler maalesef yavaş ilerliyor. Şimdi idari mahkemede dava açma sürecini başlatacağız. Ama bu zaman alacak.

AYŞE HANIM: Zamanımız var mı peki? İçerideki canlar o koşullarda bekliyor... Pıtçık gibi daha kimler var kim bilir?

Tam bu umutsuzluk anında, Elif'in telefonuna bir bildirim gelir. Bilinmeyen bir e-posta adresinden gelmiştir. Başlığı dikkat çekicidir: "Önemli - Barınak Dosyası". Mesajda sadece bir link ve bir şifre vardır.

ELİF: Bu ne? Bilinmeyen bir adres...

Tereddütle linki açar. Şifreyi girer. Karşısına çıkan klasörün içindeki dosya isimlerini görünce nefesi kesilir: "Mama_Fatura_Ocak.pdf", "Mama_Fatura_Şubat.pdf", "Banka_Dekontları", "Yönetim_Yazışmaları"... Dosyalardan birini açar. Yüklü miktarda mama alımı gösteren faturalar... Hemen yanına aynı tarihlerde çok daha düşük miktarda mama alımı gösteren başka belgeler... Ve yüklü para transferlerini gösteren banka dekontları...

ELİF: (Sesi titreyerek) İnanamıyorum... Bakın! Mama faturaları... Yüz ton yazıyor! Ama başka belgede sadece bir ton teslim edildiği yazıyor! Aradaki fark... Dekontlar... Bu... Bu yolsuzluk!

Ayşe Hanım ve Avukat Fatma Hanım hemen Elif'in yanına yaklaşır, ekrana bakarlar. Gördükleri karşısında şok olurlar.

AYŞE HANIM: Vay canına! Bunu kim sızdırmış? Bu delil!

AVUKAT FATMA HANIM: Bu... Bu çok büyük bir suç! Hayvanlar için ayrılan bütçeyi çalmışlar! İşte o barınakların neden o halde olduğu şimdi anlaşılıyor!

ELİF: (Gözleri öfkeyle parlar) Bize kapıyı neden açmadıkları, neden cevap vermedikleri şimdi anlaşıldı! Sakladıkları şey buydu! Dostlarımızın mamasından çalmışlar! Onları o pislik içinde ölüme terk ederken... Bu parayı ceplerine atmışlar!

Elif'in yüzünde artık sadece üzüntü veya panik yoktur. Yanan bir öfke ve adalet isteği vardır.

ELİF: Bu... Bu haber olmalı! Hemen! Gazetede yayınlamalıyız bunu! Bütün dünya öğrenmeli ne yaptıklarını!

AVUKAT FATMA HANIM: Haklısınız! Bu belgelerle savcılığa suç duyurusunda bulunacağız! Ama gazete haberi... Kamuoyunu anında harekete geçirir!

AYŞE HANIM: Evet, Elif! Bu senin haberin! Haydi! Bu işi ortaya çıkar!

GAZETE OFİSİ - GÜNDÜZ

Elif, elinde belgelerle, yanında belki güvendiği araştırmacı yazar arkadaşı [Yazar Adı, Örn: Bora Bey] ile Can Bey'in karşısındadır. Can Bey, her zamanki gibi yoğun ama Elif'in yüzündeki ifadeden durumun farklı olduğunu anlar.

CAN BEY: Ne oldu Elif? Yine kediler mi? Bak, o barınak konusunu takip ediyoruz. Ama...

ELİF: (Sözünü keser, kararlı) Can Bey. Bu kedilerle ilgili. Ama sadece kedilerle ilgili değil. Bu... Bu yolsuzlukla ilgili! Belediyedeki yolsuzlukla!

Elif belgeleri masaya koyar. Naylon faturalar, banka dekontları... Yolsuzluğun boyutunu anlatır. Barınağın o halinin, ölen kedilerin, çalınan parayla nasıl bağlantılı olduğunu anlatır. Gözleri ateş saçmaktadır.

Can Bey belgeleri incelerken yüz ifadesi değişir. İlk başta şaşkınlık, sonra inanmazlık, ardından... Habercilik heyecanı. Bu büyük bir manşet potansiyeli taşıyan, bomba gibi bir haberdir!

CAN BEY: (Belgelere bakarak mırıldanır) Yolsuzluk mu... Mama alımları... Naylon fatura... Bu... Bu ciddi! Kimden aldın bu belgeleri? Kaynağın güvenilir mi?

ELİF: Kaynağım anonim. Ama belgeler konuşuyor Can Bey! Faturalar, dekontlar gerçek! Reis'e sordum (bir an durur, "Reis" kısmını toparlar), yani... Güvenilir kaynaklarımdan öğrendim... Barınağa o kadar mama gelmediğini! İçerinin ne kadar kötü olduğunu zaten biliyoruz! Bu haber... Yapılmalı!

Can Bey derin bir nefes alır. Risklidir. Ama bu haber... Bütün şehri sallar. Gazeteyi manşete taşır. Elif'in yeteneği... Bu sefer bambaşka bir alanda kendini göstermiştir.

CAN BEY: Tamam Elif. Bu haberi yapıyoruz. [Bora Bey]'le birlikte çalışın. Belgeleri çapraz kontrol edin. Hukuk departmanına da sorarız. Ama eğer sağlamsa... Bu bizim manşetimiz! İşte bu... Gerçek gazetecilik!

Elif'in yüzünde bir zafer gülümsemesi belirir. İşte bu!

İNTERNET / GAZETE BASKISI / TELEVİZYONLAR - GÜNDÜZ (MONTAJ)

Haber yayınlanır. Gazetenin web sitesinde ve basılı nüshasında manşet olur.

  • Çarpıcı bir başlık: "Hayvanların Mamasından Çalınan Milyonlar: Barınak Skandalı!", "Vicdansız Yolsuzluk Ortaya Çıktı!", "O Barınaktaki Ölümlerin Sebebi Bu Muydu?"
  • Haberin altında Elif ve Araştırma Ekibi'nin imzası vardır.
  • Sosyal medya yıkılır. Haber viral olur. Elif'in YouTube takipçileri haberi coşkuyla paylaşır.
  • Ana haber bültenlerinde haber yer alır. Spikerler manşeti okur, Elif'in adını anarlar.

BELEDİYE BİNASI / ÇEŞİTLİ ADRESLER - GÜNDÜZ

Gazete haberi adaleti harekete geçirir. Savcılık ve Mali Polis hızla operasyon başlatır.

  • Polis ekipleri belediye binasına, ilgili müdürlüklerin odalarına baskın yapar.
  • Belediye Başkanının evine, yolsuzluğa karışan ekibinin evlerine operasyonlar düzenlenir.
  • Kameralar çeker, gazeteciler (Elif'in meslektaşları ve rakip kanallar) olay yerindedir.
  • Evlerden kasalar, poşetler içinde paralar çıkarılır. Bilgisayarlara, belgelere el konulur.
  • Yolsuzlukla suçlanan belediye yetkilileri, şok içinde veya öfkeyle gözaltına alınır. Belediye Başkanı kelepçelenirken görüntülenir.

HABER BÜLTENİNDEN SES: (Televizyon sesi) Son dakika haberi... Belediye Başkanı ve ekibi, hayvanlar için ayrılan ödeneklerde yaptıkları milyonluk yolsuzluk suçlamasıyla gözaltına alınarak tutuklandı. Detaylar geliyor...

GAZETE OFİSİ - GÜNDÜZ

Gazete ofisinde bir coşku havası vardır. Manşetleri olay yaratmıştır. Elif, masasında otururken, televizyonda belediye başkanının gözaltına alındığı haberini izler. Yanında Can Bey ve diğer meslektaşları vardır. Herkes Elif'i tebrik eder.

CAN BEY: (Gururla karışık bir ifadeyle) Gördünüz mü? İşte... İşte bu gazetecilik! İşte bu manşet! Elif! Başardın! O "kedi işi" dediğimiz şey... Koca bir yolsuzluk ağını ortaya çıkardı!

Elif gülümser, gözleri dolmuştur. Başarmıştır. Sadece işi almakla kalmamış, dostlarının çektiği acının ardındaki büyük haksızlığı ortaya çıkarmıştır. O "Kedileri hapsedenler" gerçekten hapse girmek üzeredir.

PARK - GÜNDÜZ

Reis ve Aslan, parkta güneşlenmektedirler. Etraflarındaki insanlar telefonlarında yolsuzluk haberini okumakta, aralarında konuşmaktadırlar.

İNSAN SESİ 1: Duydun mu abi? Belediye başkanı tutuklanmış! Hayvanların mamasından çalmış namussuz!

İNSAN SESİ 2: Vay vicdansızlar vay! O barınakların hali zaten içler acısıymış!

Reis ve Aslan birbirlerine bakar.

REİS: (Seslendirme - Memnun) Hrrr... Duyuyor musun Aslan? İnsanların konuşmalarını...

ASLAN: (Seslendirme - Zaferle hırlar gibi) Duydum Reis! O istilacılar... O hırsızlar... İçeri girmişler! Hak ettiler! Genç... Başardı!

Reis, uzaktan Elif'in çalıştığı gazete binası yönüne bakar. Elif'in mücadelesi, beklemedikleri bir zafer getirmiştir. Yolsuzluk ortaya çıkmıştır, peki ya toplanan kediler? Hikaye devam edecektir.



BÖLÜM 21- BARINAĞIN KAPILARI AÇILIYOR

BELEDİYE HAYVAN TOPLAMA MERKEZİ - GÜNDÜZ

Gazete manşetlerinin ve televizyon haberlerinin üzerinden sadece birkaç saat geçmiştir. Belediye binasındaki hummalı koşturmacanın ardından, resmi araçlardan oluşan bir konvoy, daha dün Elif'in ve hayvanseverlerin içeri alınmadığı barınağın kapısına dayanır. Önde Savcılık yetkilileri, arkasında polis ekipleri ve yanlarında bir grup bilirkişi (resmi veteriner hekimler, belki Baro'dan veya güvenilir STK'lardan gelen uzmanlar) vardır. Yüzlerinde ciddiyet ve kararlılık vardır. Kapıdaki görevliler şaşkınlık ve endişe içindedir.

Savcılık yetkilisi emri verir. Kapı açılır.

BELEDİYE HAYVAN TOPLAMA MERKEZİ - GÜNDÜZ

İçeri girenleri ağır bir koku ve boğucu bir atmosfer karşılar. Görüntüler, o sızdırılan videodakinden farksızdır, hatta belki daha kötüdü. Daracık, pis bölmelerde sıkış tepiş duran, bitkin, açlıktan derisi kemiklerine yapışmış, gözleri sönmüş yüzlerce kedi ve köpek... Yerlerde dışkılar, çöpler... Boş mama ve su kapları... Bir köşede yığılmış, üzerleri örtülmemiş cansız bedenler...

Bilirkişi heyeti hızla çalışmaya başlar. Fotoğraflar çekilir, notlar alınır, hayvanların sağlık durumu kabaca tespit edilir. Veterinerler acı içinde başlarını sallarlar. Bir uzman, boş mama depolarını, tarihi geçmiş veya bozuk mamaları rapor eder. Her detay titizlikle tutanak altına alınır. Suçun delilleri her yerdedir.

Bir bilirkişi, yerde bitkin yatan bir kediyi işaret eder.

BİLİRKİŞİ VETERİNER: Bu hayvanlar günlerdir doğru dürüst beslenmemiş! Açlıktan kıvranıyorlar! Hijyen sıfır! Hastalık kol geziyor! Bu bir barınak değil, bu bir... Bir toplama kampı! Tam anlamıyla işkence!

Savcılık yetkilisi durumu dehşet içinde izler. Yolsuzluğun bedelinin bu kadar ağır olduğunu görmek sarsıcıdır.

ACİL MAHKEME / SAVCILIK ODASI - GÜNDÜZ (KISA SAHNE)

Bilirkişi raporu hızla savcılığa ulaşır. Savcılık, durumu ağır bularak acil olarak mahkemeye başvurur. Mahkeme (belki telefonla, hızlı bir süreçle), bilirkişi raporunu ve delilleri değerlendirir. Hayvanların mevcut koşullarda kalmasının hayatı tehlike taşıdığına karar verir.

MAHKEME KARARI SESİ: (V.O. - Resmi bir tonla) ...Mevcut barınaktaki Hayvanları Koruma Kanunu'na aykırı ağır koşullar tespit edildiğinden, hayvanların sağlığı ve güvenliği için derhal mevcut yerden tahliyesine, uygun barınaklara, STK'lara veya sahiplendirme amacıyla gönüllülere teslimine karar verilmiştir. Karar ivedilikle uygulanacaktır.

BELEDİYE HAYVAN TOPLAMA MERKEZİ - ÖĞLEDEN SONRA

Mahkeme kararının duyulmasıyla birlikte barınağın önü hareketlenir. Sadece yetkililer değil, haber alan hayvanseverler, gönüllüler, STK temsilcileri, veterinerler ve meraklı vatandaşlar da gelmeye başlamıştır. Ortamda gergin bir bekleyiş ve büyük bir umut vardır.

Elif, haberin yayılmasıyla birlikte barınağın önüne koşan ilk gazetecilerdendir. Yanında kamerası vardır. İnsanlar toplandıkça, listedeki gibi kalabalık bir grup oluşur. Ancak bu kez yüzlerindeki ifade öfkeden çok, umut ve kurtarma azmidir.

Kapılar yeniden açılır. Ancak bu kez içeri girenler kötü niyetli toplayıcılar değil, hayvanları kurtarmaya gelenlerdir. Veterinerler, gönüllüler, STK ekipleri içeri girer. İçeriden tek tek hayvanlar çıkarılmaya başlar.

Görüntüler yürek burkucudur. Zayıflamış, korkmuş, ama hayatta kalmış kediler, köpekler... Gönüllülerin kollarına alınırlar, sevgiyle fısıltılarla karşılanırlar. Hemen su ve mama verilir. O korkunç yerden kurtulmanın şaşkınlığı ve minneti gözlerindedir.

Elif, o anları kaydederken gözyaşlarını tutamaz. Günlerdir süren mücadelenin, o barınak kapısında yaşadığı hayal kırıklığının, sızan videonun, yolsuzluğun, protestoların sonucudur bu an. Kurtuluş!

Kalabalığın arasında tanıdık yüzler arar. Ve işte! Bir gönüllünün kucağında, zayıflamış ama hayatta olan, turuncu bir tüy yumağı!

ELİF: (Nefesi kesilir) Çapkın!

Hızla Çapkın'a koşar. Gönüllü kediyi Elif'e uzatır. Elif, Çapkın'ı kucağına alır. Çapkın, ilk başta şaşkınlıkla bakar, sonra Elif'in kokusunu tanır. Zayıf bir miyavlama çıkarır (belki "Elif! Beni buldun!" der). Elif, Çapkın'a sıkıca sarılır, ağlar.

ELİF: Çapkın! İyi misin? Seni buldum! Kurtuldun!

Bu sırada, başka bir gönüllü Diva'yı getirir. Tüyü perişan, zayıf düşmüş ama o da hayattadır! Diva, Elif'i görünce gözleri parlar (belki "Ay Elif! Beni bu rezaletten kurtardın!" der). Elif, Diva'ya da sarılır. Belki Sivri de bulunur, yaraları sarılmıştır.

Dışarıda toplanan halk, kurtarılan her hayvana sevgi gösterir, alkışlarla, tezahüratlarla onları karşılar. STK'lar ve gönüllüler listedeki "Sahiplendirme Seferberliği" maddesini anında devreye sokarlar. Duyurular yapılır, insanlar barınak önünde sahiplenme formu doldurmaya başlarlar.

BARINAK YAKINI TEPELER / BİR ÇALILIK - GÜNDÜZ

Reis ve Aslan, uzaktan, güvenli bir mesafeden bu büyük kurtarma operasyonunu izlemektedirler. İnsanların o kötü binadan kedileri, köpekleri çıkardığını, onlara iyi davrandığını görmek onları şaşırtır ve sevindirir.

ASLAN: (Seslendirme - Şaşkınlıkla) Bakın Reis! O kötü yer... Boşaltılıyor! Bizimkileri çıkarıyorlar!

REİS: (Seslendirme - Memnun bir hırıltıyla) Hrrr... Genç... Başardı. Sesimiz... Duyuldu. Dostlarımız... Kurtuluyor.

Aslan, uzakta Elif'i, Çapkın'a sarılırken görür. Reis de görür. Yüzlerinde gurur ve rahatlama vardır.

REİS: (Seslendirme) Ama... Hepsi kurtuldu mu? Ve... Nereye gidiyorlar şimdi? Bu iş... Daha bitmedi Aslan. Sadece... Yeni başladı.

Aslan başıyla onaylar. Evet, yolsuzluk ortaya çıkmıştır. Kötü barınak kapatılmaktadır. Dostları kurtulmaktadır. Ama yasa hala oradadır. Sokaklar hala risk altındadır. Mücadele farklı bir yöne evrilerek devam edecektir.



BÖLÜM 21- YASA DEĞİŞİYOR

TBMM GENEL KURUL SALONU - GÜNDÜZ

Ortam, haftalar önceki gergin Meclis oturumundan farklıdır. Sokak hayvanları konusu yeniden gündemdedir, ancak bu kez hava değişkendir. Kamuoyundan gelen devasa baskı, sızan barınak görüntüleri ve belediye yolsuzluğu skandalı, vekillerin çoğunun yüzünde konunun ciddiyetinin anlaşılmış olduğunu göstermektedir. Muhalefet sıralarından gelen sesler daha gür, iktidar sıralarından gelen sesler daha savunmacıdır.

Meclis Başkan Vekili gündem maddesini anons eder: "Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin bazı maddelerinin yeniden görüşülmesi..."

Söz alan ilk konuşmacılar, yasanın mevcut halini ve ortaya çıkan skandalı sert dille eleştiren muhalefet vekilleridir. Konuşmalarında barınak görüntüleri, yaşanan yolsuzluklar, ölen hayvanlar ve toplumsal tepkiden bahsedilir. "Bu utanca son verelim!" sesleri yükselir.

Ardından, iktidar partisi sıralarından bir milletvekili söz alır. İlk başta yasanın genel amacını savunmaya çalışsa da, barınak skandalı ve kamuoyu baskısı karşısında ses tonu yumuşar.

İKtidar Milletvekili: Sayın Başkan, değerli milletvekilleri... Hayvanları Koruma Kanunu'nda yapılan düzenlemelerin temel amacı, sahipsiz hayvanların popülasyonunu kontrol altına almak ve onların daha iyi koşullarda yaşamalarını sağlamaktır. Ancak... Kabul etmeliyiz ki... Sahada yaşananlar... Ortaya çıkan o vahim görüntüler... Ve maalesef... Belediyemizde yaşanan üzücü yolsuzluk olayı... Yasanın uygulanmasındaki eksiklikleri... Ve suiistimalleri gözler önüne sermiştir.

Salonda dikkat artar. Beklenen "çark etme" sinyali gelmektedir.

İktidar Milletvekili: Kamuoyumuzun hassasiyetini, barınaklardaki durumu düzeltme ve hayvanların yaşam hakkını koruma konusundaki kararlılığını görüyoruz. Bu sesi duymazdan gelemeyiz. Yapılan yolsuzlukla ilgili adli süreç devam etmektedir ve suçlular hesap verecektir. Ancak yasanın uygulanışında, özellikle hayvansever STK'larımızdan, barolarımızdan ve vatandaşlarımızdan gelen haklı endişeleri gidermek adına... Yasanın... Yasanın ilgili maddelerinde bazı düzenlemeler yapılması... Gerekli hale gelmiştir.

Meclis Başkan Vekili gündemdeki maddeyi oylamaya sunar: "Kanun Teklifi'nin [Tartışmalı Madde Numarası - Örn: 7. Madde] 'Aşılanmış ve Kısırlaştırılmış Hayvanların Alındıkları Ortama Geri Bırakılmaması' hükmünün değiştirilmesi önergesi..."

Salonda heyecanlı bir bekleyiş vardır. Oylama yapılır. Elektronik oylama sonuçları ekrana yansır. Beklenen olur. Değişiklik önergesi, geniş bir kabulle geçer. Yasanın en çok tepki çeken, kedilerin ve kısırlaştırılmış köpeklerin özgürlüğünü kısıtlayan maddesi değiştirilmiştir. Artık aşılanmış ve kısırlaştırılmış hayvanlar, sağlık kontrolleri yapıldıktan sonra alındıkları ortama geri bırakılabilecektir.

Salonda bir hareketlenme olur. Muhalefet sıralarından sevinç nidaları yükselir, alkışlar duyulur. İktidar sıralarından ise daha temkinli bir memnuniyet veya sessizlik hakimdir.

Milletvekili (Daha Önce Konuşma Yapan): (Meclis salonunun balkonundaki gazetecilere veya izleyicilere doğru döner, yüzünde bir zafer gülümsemesi vardır) Başardık! Baskı işe yaradı! O sessiz çığlıklar... Duyuldu!

GAZETE OFİSİ - GÜNDÜZ

Gazete ofisinde, dijital departman köşesinde Elif ve meslektaşları, Meclis yayınını bilgisayardan izlemektedirler. Yasanın değiştiği anons edildiğinde, ofiste bir sevinç patlaması yaşanır. Elif, gözyaşları içinde sevinçle meslektaşlarına sarılır.

ELİF: Değişti! Değişti! Yasa değişti! Artık geri bırakılacaklar! Özgür kalacaklar!

Can Bey, odasından çıkar, yüzünde bir memnuniyet ve belki biraz da şaşkınlık ifadesi vardır.

CAN BEY: (Elif'e bakarak) Gördün mü Elif? "Kedi işi"... Koca bir yasayı değiştirdi! İşte buna haber denir! İşte buna gazetecilik denir! Tebrik ederim!

Elif mutlulukla gülümser. Mücadelesi sonuç vermiştir.

PARK - GÜNDÜZ

Parkta, Reis ve Aslan güneşlenmektedirler. İnsanlar etrafta sevinçle haberleri konuşmaktadır. Bazıları telefonlarındaki "Yasa Değişti!" başlıklarını birbirine göstermektedir.

İNSAN 1: Duydun mu abi? Yasa değişmiş! O geri bırakmama maddesini kaldırmışlar!

İNSAN 2: Vay be! Millet bastırınca oluyormuş demek! O videolar işe yaramış!

Reis ve Aslan dikkatle dinlerler. Anlamaya çalışırlar.

REİS: (Seslendirme - Merakla) Ne diyor bunlar? Değişti mi? Ne değişti? O kötü yer... Artık sorun değil mi?

ASLAN: (Seslendirme - Umutla) Bilmiyorum Reis... Ama insanların yüzü gülüyor... Ve "değişti" diyorlar... Belki... Belki geri gelebilirler? Çapkın... Diva...

Elif, elinde telefonla parka koşar. Yüzü sevinçlidir. Reis ve Aslan'ın yanına çömelir.

ELİF: Reis Bey! Aslan! Haberler harika! Yasa değişti! Meclis değiştirdi! Artık sizleri yakalarlarsa... Aşılarınız, kısırlaştırmanız yapıldıktan sonra... Geri bırakılacaksınız! Evinize dönebileceksiniz! Özgür kalacaksınız!

Reis ve Aslan birbirine bakar. Ardından Elif'e dönerler. Gözlerinde bir anlık tereddüt, sonra anlama ve büyük bir minnet ifadesi belirir. Reis, Elif'in eline başını sürter. Aslan minnettar bir hırıltı çıkarır.

REİS: (Seslendirme - Duygusal) Hrrr... Genç... Başardın... Sözünü tuttun... Teşekkür ederiz...

ASLAN: (Seslendirme - Gururla) Artık... Artık o istilacılardan korkmayacağız... Bizi alsalar da... Geri döneceğiz!

Elif, Reis ve Aslan'a sarılır. Yasa değişmiştir. Mücadelelerinin en büyük hedefi gerçekleşmiştir. Sokak hayvanları için yeni bir dönem başlamıştır. Ancak hikaye burada bitmez. Hala barınaklarda olanlar vardır, yasanın doğru uygulanması gerekmektedir, sokaklarda hala zorluklar vardır. Ama en büyük engel aşılmıştır.



BÖLÜM 22-  Zafer Sonrası

PARK - GÜNDÜZ

Güneş parlak, hava huzurludur. Park, her zamanki gibi canlıdır ama birkaç ay öncesine göre daha sakin, daha güvende hissettirmektedir. Çocuklar oyun oynar, insanlar banklarda oturur.

Parkın tanıdık köşelerinden birinde, Elif'in "çekirdek ekibi" bir aradadır. Reis, güneşli bir yamaçta keyifle uzanmış, Çapkın etrafta bir kelebeği kovalamaktadır, Sivri bir ağacın gövdesine tırnaklarını bilemektedir, Gölge yakınlardaki bir çalının altında dikkatle etrafı izlemektedir. Bankın üzerinde ise Diva, her zamanki zarafetiyle kendini yalamaktadır. Çapkın, Diva ve Sivri'nin üzerlerinde belki barınak macerasının izleri (küçük bir yara izi, eski bir kir lekesi) kalmıştır ama hayattadırlar.

Elif, elinde her zamanki gibi telefonu (kamera modunda) ve not defteriyle yanlarına gelir. Üzerinde rahat kıyafetler vardır. Yüzünde bir gülümseme, gözlerinde ise yaşanan onca şeyin anısı ve minnettarlık vardır.

ELİF: Merhaba dostlarım! Bugün sizlerle "Kaldırım Konuşmaları" için özel bir röportaj yapmaya geldim. Yaşadığımız o zorlu süreci, başından sonuna kadar... Sizden dinlemek istiyorum. Nasılsınız? Parka geri döndüğünüz için mutlu musunuz?

Çapkın hemen koşarak Elif'in bacaklarına sürtünür (Seslendirme: "Elif! Geldin! Oyun oynayalım mı?").

ELİF: (Gülerek Çapkın'ı sever) Mutluyum Çapkın, seni burada, özgür ve güvende gördüğüm için çok mutluyum. Oraya... O barınağa götürüldüğünde çok korktum.

ÇAPKIN: (Seslendirme - Sesi neşeli ama bir anlığına ciddileşir) Orayı sorma Elif! Çok sıkıcıydı! Oynamak yoktu! Koşmak yoktu! Sadece daracık yerler vardı ve çok gürültülüydü! Bir de... Bir de çok kötü kokuyordu! Ama... Ama şimdi buradayım! Özgürüm!

Sivri yanlarına yaklaşır. Yüzünde hala sert bir ifade olsa da, gözlerinde bir rahatlama vardır.

SİVRİ: (Seslendirme - Kısık ama kararlı) O yer... Hapishaneydi. Aslan olmasaydı... Belki daha zor kurtulurduk. Orada... Çok şey gördük. Ama çıktık. Güneş... Toprak... Bunlar değerli.

Reis, uzandığı yerden başını kaldırır, bilge gözleriyle Elif'e bakar.

REİS: (Seslendirme - Sakin, derin bir sesle) Zor günlerdi genç. Karanlık günler. Özgürlüğün ne kadar değerli olduğunu... Kaybedince anlıyor insan. O duvarların arkasında... Umut ışığı zor görünüyordu. Ama... Senin sesin... Duyuldu.

Diva banktan aşağı atlar, zarif adımlarla yaklaşır. Tüylerini düzeltir.

DIVA: (Seslendirme - Hafif sitemkar) Ay o ne rezillikti öyle! Tüylerim birbirine girdi, kokusu çıkmıyor hala! Bir de o daracık yerde kimseyle doğru düzgün dedikodu yapamadım! Ama neyse ki geri döndük. Benim gibi birinin orada kalması düşünülemezdi zaten. O video... Benim görüntülerim çok konuşulmuş değil mi?

Elif gülümser, hepsi kendi karakterlerindedir. Kamerayı Diva'ya çevirir.

ELİF: Evet Diva, senin de görüntülerin çok konuşuldu. Hepinizin hikayesi çok konuşuldu. O görüntüler... O sesler... İşe yaradı. O kötü yer... Kapatıldı. Sorumluları... Cezalandırıldı. Ve en önemlisi... O yasa... O bizi ayıran madde... Değişti. Artık aşılarınız, kısırlaştırmalarınız yapıldıktan sonra... Evinize geri bırakılacaksınız. Özgürlüğünüz güvende.

Gölge, çalıların arasından daha belirgin bir şekilde çıkar. Diğer kedilerin ve Elif'in yanında durması, onun için büyük bir adımdır.

GÖLGE: (Seslendirme - Hala kısık sesle, ama ilk defa bu kadar net ve uzun konuşur) Artık... Artık saklanmak zorunda değilim gibi hissediyorum... O yasa... Beni çok korkutmuştu... Ya beni de alırlarsa diye... Ama şimdi... Geri dönebiliriz demek... Güzel... Çok güzel...

Aslan, yanlarına gelir. Her zamanki sert ifadesi vardır ama gözlerinde bir yumuşama görülür.

ASLAN: (Seslendirme - Hırıltılı ama saygılı) Mücadele işe yaradı genç. İnsanlar... Bazen işe yarıyorlar. O istilacılar gitti. Ama... Her zaman dikkatli olmak lazım. Tehlike... Tamamen geçmez. Ama artık... Artık kaçsak da... Dönecek bir yerimiz var.

Elif, kamerayı tüm kedilere doğru çevirir. Gözleri dolar. Bu, o ilk günkü miyavları yorumlamaya çalışan Elif değildir. Bu, dostları için koca bir sistemi sarsan Elif'tir.

ELİF: Evet Aslan, haklısın. Tehlike tamamen geçmez. Sokaklar hala zorlu. Ama artık yalnız değilsiniz. Ve artık sizin de bir sesiniz var. Duyulan bir ses. O sessiz çığlıklar... Artık duyuluyor.

Elif, kamerayı kendine çevirir. Yüzünde yorgunluk ama büyük bir umut ve minnet vardır.

ELİF: (Kameraya konuşur, sesi duygusal ve güçlü) "Kaldırım Konuşmaları"nın bu özel bölümünde, dostlarımla birlikteyiz. Yaşadığımız o karanlık günlerin ardından... Özgürlüklerine kavuşmuş olmanın mutluluğuyla. Onların hikayesi... Bir yasanın değişmesine, bir yolsuzluğun ortaya çıkmasına neden oldu. Bu, bize şunu gösteriyor sanırım: En sessiz görünenlerin bile bir sesi vardır. Yeter ki onu duymak isteyin. Ve yeter ki... O sesi duyuracak birileri olsun. Mücadelemiz sona ermedi. Sokaklarda hala yuva arayan, sıcak bir kucak bekleyen milyonlarca dostumuz var. Yasanın doğru uygulanması, barınakların gerçek anlamda rehabilitasyon merkezleri olması için çalışmaya devam edeceğiz. Ama bugün... Bugün bir zaferi kutluyoruz. Özgürlüğün zaferini. Umudun zaferini. Ve... Sesini duyuranların zaferini. Kaldırım konuşmaları... Devam edecek. Çünkü anlatılacak daha çok hikaye var. Ve duyulması gereken daha çok ses var.

Elif gülümser, gözünden bir damla yaş akar. Kamerayı kapatır. Kediler etrafında dolaşmaya devam eder. Reis bilgece bakar, Çapkın bacağına sürtünür, Diva banka zıplar.

Hikaye, Elif'in elindeki mikrofonla, dostlarının arasında, güneşli parkta devam etmektedir. Belki yeni bir kedi yanlarına yaklaşır, anlatacak yeni bir hikayesi vardır.



SONSÖZ

Bu satırları size, sıcak bir ofisten, burnumda hala bazen o soğuk barınağın silinmeyen kokusuyla yazıyorum. "Kaldırım Konuşmaları" projesi, hayatımı değiştirdi. Bir iş arayışıyla başladı, milyonların sesi olma ve bir yasayı değiştirme mücadelesine dönüştü. Ama en çok... En çok dostluğun ve sesini duyurmanın gücünü öğretti bana.

O en karanlık günler... O barınağın içinden gelen fısıltılar... "Sağım pislik solum pislik." "Burada mutlu kedi tok kedi yok." "Ecelle sıra kapmaca oynuyoruz." O görüntüler, o koku... Ve o metindeki o çaresizlik yankılanıyor hala zihnimde. "Burada yürekler heyecanla atmaz." "Atarsa da sonu kriz." O "Ya Rahim" nidaları... Kimsenin duymadığını sandıkları o dualar... Onları ben duydum. Ve duyurmak için çırpındım.

Çapkın'ı, Diva'yı, Sivri'yi o korkunç yerden çıkarabildiğimizde, Reis'in ve Aslan'ın gözlerindeki rahatlamayı gördüğümde anladım ki, hiçbir çaba boşa değilmiş. O barınak kapısı kapandı. Sorumlular hesap verdi. Ve en önemlisi, "geri bırakılmama" zulmüne yol açan o yasa maddesi değişti. Artık yakalanan aşıları tam, kısırlaştırılmış dostlarım, sağlıkları yerindeyse yuvalarına, sokaklarına, özgürlüklerine geri dönebilecekler.

Ama o barınakta "dün gördüğünü bugün göremediğin" canlar vardı. "Miyasu" gibi... Onlar o kötü günleri atlatamadılar. Onların sessiz çığlıkları... Onların o pislik içinde yitip giden hayatları... Onları asla unutmayacağız. İşte bu yüzden "Kaldırım Konuşmaları" devam etmeli. Onların anısı için. Hayatta kalanların ve hala dışarıda yardıma muhtaç olanların sesi olmak için.

"Sahipsiz kediler ülkesinin başkenti..." O barınak bir başkentti o zulüm için belki. Ama artık o başkent yıkıldı. Yerine umut inşa etme zamanı. Vefasızlar şehrinin duygusuzlar sokağı belki hala var. Ama o sokaklarda vicdanlı insanlar, mücadele eden STK'lar, sesini duyuran gönüllüler de var.

O mektuptaki gibi... Bazen bir kedi, yanında dua edenleri istemez belki, sadece düşmemeyi diler, dert olmak istemez. Ama biz insanlar... Onlar düşmesin diye dua etmekle kalmamalıyız. Onları düşürenleri engellemeli, düştüklerinde kaldırmalıyız. Yüreği krizle değil, heyecanla atan, özgürce koşan patiler için çalışmalıyız.

"Hayattayız bir şiir de bizim için olsun." dediler. Onların yaşaması, onların özgürlüğü, bizim için en büyük şiir. Ve ben, o şiirin dizelerini, onların hikayelerini anlatmaya devam edeceğim. Onların "soluk tüylerine tüy tüy dökülen ömürleri"ni yazacağım. Benim ömrüm de, onlarınki kadar uzun ve özgürlük dolu olsun diye çalışarak geçecek.

Belki o barınak kedisinin dediği gibi, yazılacak çok şey var ama "nankörlere boş ver" demek isteyip bırakır insan. Ama ben bırakamam. Nankörlük edenleri ifşa etmek, vicdanları uyandırmak zorundayım.

Artık "sağım Ya Rahim, solum Ya Rahim" hali sadece umutsuz bir yakarış değil, kazanılan bir zaferin şükrü ve devam eden mücadele için bir duadır.

Kaldırım Konuşmaları... Devam edecek. Çünkü sokaklarda duyulmayı bekleyen milyonlarca ses var. Ve ben, o sesleri duymaya ve duyurmaya söz verdim.

Teşekkürler sevgili okuyucu... Bu hikayenin bir parçası olduğunuz için. Unutmayın... En sessiz çığlıklar bile, duyulduğunda dünyayı değiştirebilir. Yeter ki dinlemeyi bilin.

Elif

Gazeteci ve Kedi Tercümanı (Artık Daha Çok)


[DİZİ / HİKAYE SONU]

Elif gazetecilik kariyerinden sonra ne mi yapar?

PİSİ PSİKOLOĞU - SitCom

https://metalyorgunu.blogspot.com/2025/04/pisi-psikologu-sitcom-devam-ediyor.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi aşağıdaki yorumlarda paylaşın!

Haftanın Popüler Yayınları