21 Nisan 2025 Pazartesi

PİSİ PSİKOLOĞU - SitCom - BİTMEDİ


BÖLÜM 1: YENİ BAŞLANGIÇLAR VE ESKİ KORKULAR

[SEZON 1 ÖZETİ]

(Hızlı kesitler halinde Sezon 1'in finalindeki önemli anlar gösterilir. Dramatik ama artık umut dolu bir müzik eşliğinde:

  • Elif'in sarsıcı barınak videosunu yayınladığı an.
  • Meydanlardaki kalabalık protestolar, sallanan pankartlar.
  • Belediye binasına yapılan polis baskını, yetkililerin gözaltına alınması görüntüleri.
  • Barınak kapılarının açılması, gönüllülerin içeri koşması.
  • Elif'in Çapkın, Diva gibi kedilerle duygusal kavuşma anı.
  • Meclis Genel Kurulu'nda yasanın ilgili maddesinin değiştiği anonsu.
  • Haber bültenlerinde Elif'in adının geçmesi, "Kaldırım Konuşmaları" logosu.
  • Reis ve Aslan'ın parkta huzurla yattığı bir kare.)

ELİF (V.O.): Hayatım... Bir anda değişti. Bir iş arayışıyla başlayan macera, beklemediğim bir noktaya ulaştı. Sesimizin duyulması... Yasanın değişmesi... Dostlarımızın kurtulması... Bazen bir kişinin bile, doğru bilgi ve birazcık cesaretle neleri değiştirebileceğini gördük. Gazetecilik... Evet, o işi aldım. Hatta bir süre devam ettim. Ama içimde bir ses... Farklı bir şey söylüyordu.

[SAHNE 1: YENİ NORMALİN ARDINDAN]

İÇ. GAZETE OFİSİ - GÜNDÜZ (FLASHBACK - SEZON 1 SONRASI BİR ZAMAN)

Elif, gazetede, artık dijital departmanın tanıdık bir yüzü olarak oturmaktadır. Masası daha düzenli, yüzü daha yorgun ama tatmin olmuş gibidir. Bilgisayarında haber yazmaktadır, belki hayvan haklarıyla ilgili bir gelişme.

CAN BEY: (Elif'in masasına gelir) Elif. Bu son yazın da iyi iş çıkardı. Barınaklar konusu hala gündemde. Bu işin peşini bırakmaman iyi. Ünlü oldun diye rehavete kapılmadın en azından.

ELİF: (Gülümser) Teşekkür ederim Can Bey. Bu konu benim için önemli. Unutamam yaşadıklarımızı.

CAN BEY: Biliyorum. Ama sadece hayvanlar değil Elif. Gazetenin başka konuları da var. Unutma, sen artık gerçek bir gazetecisin. Yolsuzluk haberiyle hepimize ders verdin. Yeni konular bulmalısın. Sence belediyenin imar planındaki değişiklikler ne anlama geliyor?

Elif'in yüzündeki gülümseme solar. İmar planları... Yolsuzluk haberleri... Bunlar önemliydi evet. Ama kalbi... Kalbi hala patili dostlarındaydı. O barınaktaki gözler... Reis'in bilgeliği... Çapkın'ın neşesi... Gölge'nin korkusu... Onları anlamak... Onların dünyası...

ELİF (V.O.): Gazetecilik... Gerçekleri ortaya çıkarmak... Evet, bu önemliydi. Ama benim yeteneğim... Benim hissettiğim bağ... Sadece haber yapmakla sınırlı kalmamalıydı. Ben onları duyabiliyordum. Onların ne düşündüğünü, ne hissettiğini... Belki... Belki bu yeteneği daha farklı bir şekilde kullanabilirdim. Onlara... Onlara doğrudan yardım ederek.

[SAHNE 2: KARAR VE GEÇİŞ]

İÇ. ELİF'İN EVİ / ÇEŞİTLİ MEKANLAR - GÜNDÜZ (MONTAGE)

Elif'in gazetecilikten farklı bir yola evrilişi gösterilir.

  • Elif, gazetede çalışırken, akşamları hayvan psikolojisi veya davranışları üzerine kitaplar okur.
  • İnternette sertifikalı hayvan davranış uzmanlığı programlarını araştırır.
  • Belki güvendiği bir veterinerle (Sezon 1'de barınak sahnesindeki veya yeni bir veteriner) konuşur, ondan akıl alır.
  • Elif'in gazeteye istifasını verdiği an (Can Bey şaşkın veya üzgün olabilir).
  • Elif'in yeni bir yer kiraladığı veya evinin bir bölümünü ofise dönüştürdüğü görülür.
  • Tabelanın asıldığı an: "Elif Altınsoy - Hayvan Davranış Danışmanlığı" veya "Pati İletişim Merkezi" gibi bir isim.
  • Elif'in ofisinde oturmuş, ilk danışanını beklerken hafifçe gergin ama heyecanlı olduğu bir an.

ELİF (V.O.): Bu kolay bir karar değildi. Güvenli limanı terk ediyordum. Ama içimdeki ses çok netti. Ben Elif Altınsoy. Gazeteci oldum, aktivist oldum... Ama benim en gerçek yeteneğim... Patili dostlarımı anlamaktı. Onların dünyasına girmekti. Ve şimdi... O dünyadaki problemleri çözmelerine yardım edecektim.

[SAHNE 3: PİSİ'NİN GELİŞİ]

İÇ. ELİF'İN YENİ OFİSİ - GÜNDÜZ

Ofis şirin, temiz ve kedilerin rahat edebileceği eşyalarla (tırmalama tahtası, kedi yatağı, oyuncaklar) döşenmiştir. Elif masasında oturmaktadır. Telefonu çalar. Arayan, daha önce hiç tanışmadığı biridir (Pisi'nin Sahibi).

ELİF: Alo? Elif Altınsoy. SAHİBE (TELEFONDA): İyi günler Elif Hanım. Ben [Sahibenin Adı Soyadı]. Sizin... Sizin hayvan davranışları konusunda yardımcı olduğunuzu duydum. Benim bir kedim var... Adı Pisi. Son zamanlarda çok tuhaf davranıyor. Sanki... Sanki bir derdi var ama anlatamıyor gibi...

Elif'in yüzünde bir anlık şaşkınlık, sonra ilgi belirir.

ELİF: Anlıyorum. Ne gibi tuhaf davranışlar sergiliyor? Belki yardımcı olabilirim. SAHİBE (TELEFONDA): İşte... Tam olarak anlamıyorum. Bir şeylerden korkuyor gibi. Özellikle... Özellikle robot süpürgeden sonra başladı her şey... Sanki onunla konuşuyor gibi homurdanıyor...

Elif'in kaşları havalanır. Robot süpürgeyle konuşan kedi mi? Bu... İlginç bir vaka olabilir.

ELİF: Anladım. Peki... Belki bir görüşme ayarlayabiliriz? Onu görmek, anlamaya çalışmak isterim.

Sahibe sevinçle kabul eder. Bir randevu ayarlanır.

[SAHNE 4: TERAPİ GÜNÜ - KAPI ÖNÜ]

(Bu sahne, kullanıcı tarafından sağlanan "Sahne Başlangıcı: Dış / Terapistin Ofisi Önü - Gündüz" sahnesinin hikaye akışına yerleştirilmiş halidir. Sahibe'nin Pisi'yi taşıma çantasında getirmesi, kapı önündeki konuşmalar ve Pisi'nin iç sesi burada gerçekleşir.)

DIŞ / ELİF'İN OFİSİ ÖNÜ - GÜNDÜZ

Güneşli bir gün. Elif'in şirin, müstakil ofisinin önü. Tabelada "Elif Altınsoy - Pati İletişim Merkezi" veya benzeri bir isim yazar. Bir kadın (SAHİBE) bir taşıma çantası taşımaktadır. Çantanın içinde PİSİ vardır. Pisi çantanın içinden endişeli gözlerle etrafa bakar, hafifçe miyavlar ve homurdanır.

SAHİBE (V.O. / Ses): Hadi Pisi'cim, geldik işte. Korkma aşkım, sadece konuşacaksın.

PİSİ (V.O. / İç Ses): Konuşacakmışım... Sanki derdimi anlıyorlar! Bi de bu plastik hapishane neyin nesi ya? Nefes alamıyorum! Çıkarın beni buradan! Mahvoldum... Bittim...

Sahibe çantayı kapının önüne indirir, kapıyı açar.

SAHİBE (V.O. / Ses): Geliyoruz doktor hanım! Biraz huysuz ama idare edin lütfen. İlk defa böyle bir şey yaşıyor.

PİSİ (V.O. / İç Ses): Huysuz değilim ben ya! Sadece gerginim! Kim olsa gergin olur! Abe kapçık aızlı ne anlatıyon aykırı aykırı... Pardon... Şey... Kim olsa gergin olur bu durumda!

Sahibe çantayı içeri sokar.

[SAHNE 5: TERAPİ ODASI VE İLK ADIMLAR]

(Bu sahne, kullanıcı tarafından sağlanan "Sahne Değişimi: İç / Terapistin Ofisi - Giriş" ve "Sahne Değişimi: İç / Terapistin Ofisi - Seans Başlangıcı" sahnelerinin başlangıcını içerir. Elif'in (Terapistin) Pisi'yi karşılaması, sahibinin bekleme alanına geçmesi ve Pisi'nin çantadan çıkıp odayı keşfetmesi ve kedi koltuğuna oturması burada gerçekleşir.)

İÇ / ELİF'İN OFİSİ - GÜNDÜZ

Elif, gülümseyerek kapıda beklemektedir. Sahibe çantayı nazikçe yere bırakır. Elif eğilir.

ELİF: Hoş geldiniz. Pisi olmalı bu küçük dostumuz, değil mi?

SAHİBE: Evet, ta kendisi. Son zamanlarda çok tuhaf davranmaya başladı Elif Hanım. Ne yapacağımı bilemedim.

ELİF: Endişelenmeyin, doğru yerdesiniz. Taşıma çantasını buraya koyalım, birazdan kendiliğinden çıkmak isteyecektir. Acele etmeyelim. İsterseniz siz şu bekleme alanına geçin, ben Pisi ile biraz yalnız kalayım. Kendisi çıkınca seansa başlarız.

SAHİBE: Peki, teşekkür ederim. Umarım yardımcı olabilirsiniz...

Sahibe bekleme alanına geçer. Elif, taşıma çantasının yanına eğilir. Pisi içeriden ona bakar.

ELİF: Merhaba Pisi. Benim adım Elif. Burası senin güvende hissedebileceğin bir yer. Acele etme, ne zaman istersen o zaman çıkabilirsin.

Pisi çantanın içinde homurdanır, etrafa bakınır. Belki patisiyle çantanın kapısını tırmalar.

PİSİ (V.O. / İç Ses): Güvende mi? Bu plastik hücrede mi? Güvenlik mi kaldı dünyada zaten? Çıksam mı acaba? Yoksa tuzak mı bu? Bi sarkaç sallayıp beni uyutacak falan mı?

Elif sandalyeye oturur, sakince bekler. Birkaç saniye sessizlik olur. Pisi merakına yenik düşer ve yavaşça taşıma çantasından dışarı süzülür, etrafı koklayarak keşfeder. Odayı, kedi yatağını, tırmalama tahtalarını inceler. Odada biraz gezindikten sonra, Elif'in karşısındaki kedi koltuğuna (önce tereddütle) zıplar ve oturur. Elif gülümser.

ELİF: Hoş geldin aramıza Pisi. Rahat ol. Burası sadece ikimiz için. Bana hayatından bahsetmeni istiyorum bugün. Nasıl hissediyorsun genel olarak? Neler yaparsın?

PİSİ: (Gergin ama meraklı) Hayatım mı? Ne anlatayım ki? Bildiğin kedi hayatı işte. Uyu, ye, temizlen... Bi de şu aletle... Şeyle uğraş...

ELİF: Anlıyorum. Peki, biraz geçmişinden bahsedelim mi? Nereden geldin mesela? Sahibinle nasıl tanıştın?

PİSİ: (Biraz duraksar, sanki anıları canlanır) Geçmiş... Uzun hikaye doktor. Ben eskiden... Biraz dışarlarda takılırdım. Sokak çocuğuydum yani.

ELİF: Sokakta büyüdün demek. Orası nasıldı peki? Zor muydu?

PİSİ: Zor ne kelime doktor! Orası bambaşka bi dünya. Kurtlar sofrası resmen. Ayakta kalmak için her şeyi öğreniyosun. Milletin tabağına... Pardon, çöplerine göz koymalar, köşebaşı kapmacalar... Bi kavga dövüş...

ELİF: Anlıyorum. Orada kendini korumayı öğrendin yani.

PİSİ: Öğrenmez miyiz? Mecburduk doktor. O yüzden bazen... Yani şimdi evdeyim ya, bazen laflar... Ağzımdan bi anda kaçabiliyor. Kusura bakmayın şimdiden. Alışkanlık.

ELİF: (Gülümser) Hiç önemli değil Pisi. Kendin olmaktan çekinme burada. Geçmişinin seni nasıl etkilediğini anlamak önemli. Peki, sokaktan sonra eve nasıl geldin?

PİSİ: Sahibe buldu beni. Perişan haldeydim galiba. Acıdı işte. Aldı eve. Önce bi garipsedim. Her yer yumuşak, mama beleş... Bi afalladım yani. Sonra alıştık. Alıştırdı yani sağ olsun. Ama işte... Sokakta edindiğimiz huylar kolay gitmiyo.

ELİF: Peki, genel olarak evdeki hayatından memnun musun? Kendini güvende ve mutlu hissediyor musun?

PİSİ: Memnuniyet... Ne diyeyim ki? Sıcak, kuru, tokuz... Daha ne olsun diyo millet. Ama işte... Bi takım sıkıntılar var doktor. Özellikle son zamanlarda... Eve bi şey geldi... Bi alet... Robot gibi bi şey... İşte o var ya... Benim hayatımı mahvetti!

Pisi'nin sesi gerilir, gözleri fal taşı gibi açılır. Kuyruğu sertleşir.

ELİF: (Sakin ve nazikçe) Robot... Bir alet mi? Anlat lütfen, nedir bu şey?

PİSİ: Robot süpürge doktor! Tam bir baş belası! Cidden söylüyorum, eve geldiğinden beri huzurum kaçtı.

ELİF: Anlat lütfen. Ne hissediyorsun o çalışmaya başladığında?

PİSİ: Ne hissetcem? Sanki kıyamet kopuyor! Vın vın geziyor ortalıkta. Gözleri var doktor, ışıl ışıl... Beni izliyor. Biliyorum! Planı var o aletin.

ELİF: Planı mı? Ne gibi bir planı olabilir Pisi?

PİSİ: Ne bilirim ben! Belki... Belki beni evden atmaya çalışıyor! Ya da... Ya da benim yerime geçecek! Düşünsenize, mama kabına kendi kendine gidebilen bi alet... Benim pabucum dama atılır!

YENİ BAŞLANGIÇLAR VE ESKİ KORKULAR (DEVAM)

(Sahne: Elif'in Ofisi - Terapi Seansı Devam Ediyor)

Pisi, robot süpürgenin bir rakip veya kendisini evden atmaya çalışan bir alet olduğu konusundaki endişelerini anlatmaya devam eder. Elif onu sabırla dinler, notlar alır.

PİSİ: (Gergin) Yani doktor... Cidden söylüyorum. O aletin gözleri var. Beni izliyor. Ben köşeye çekiliyorum, o da peşimden geliyor! Temizlik falan hikaye! O benim yerime göz dikti! Ne yapcam şimdi? Sokağa mı dönücem ben bu yaştan sonra? Perişan olurum!

Elif, Pisi'nin anlattıklarını kendi duyduğu şekliyle (bir kedinin penceresinden algılanan tuhaf ve tehditkar robot) ve bir davranış danışmanının bilgisiyle yorumlar. Bu sadece sesten korkma değil, varoluşsal bir korkudur - evdeki yerini kaybetme korkusu. Sokakta edindiği "ya elinden alırlarsa" travması, bu yeni objeyle tetiklenmiştir.

ELİF: (Sesi nazik ve anlayışlı) Pisi... Seni anlıyorum. Sokakta edindiğin deneyimler... Her an bir şeyin elinden alınabileceği gerçeği... Yeni bir şeyin her zaman tehlikeli olabileceği düşüncesi... Bunlar senin için çok gerçek. Ve o robot süpürge... O sana... O geçmişi hatırlatıyor belki de. Bir tehdit gibi algılıyorsun. Seni izlemesi, peşinden gelmesi... Bunlar senin için "buradan git" demek gibi. Haklısın, senin dünyandan bakınca korkutucu görünüyor.

PİSİ: (Şaşkınlıkla) Ha? Yani... Anladınız mı? Cidden mi? O alet beni istemiyor doktor!

ELİF: O alet seni istemiyor değil Pisi. O bir alet. Bir canlı değil. Bir amacı var: Temizlik yapmak. Senin alanını... Senin evini... Daha temiz yapmak. O gözler... Onlar sensör. Etrafı görmek için. Seni takip etmiyor, yolunu buluyor. Ve... Senin yerini almak gibi bir planı yok. Senin yuvan güvende. Sahibin seni seviyor. O alet... Sadece bir yardımcı.

Pisi, Elif'in sözleri karşısında şaşkın ve tereddütlüdür. Bir aletin "rakip olmaması" fikri, sokak mantığına pek uymamaktadır.

PİSİ: Yardımcı mı? Hizmetsi mi yani? O alet... Benim hizmetkarım mı? Dalga mı geçiyorsunuz doktor?

ELİF: (Gülümser) Biraz öyle düşünebilirsin. O senin alanını temizliyor. Senin için çalışıyor. Ve biliyor musun... O aletten... Mama bile koparabilirsin!

Pisi'nin gözleri irileşir.

PİSİ: Mama mı? Nasıl yani? O alet... Mama mı veriyor?

ELİF: Direkt vermiyor. Ama... Sahibinle birlikte bir oyun oynayacağız. O alet çalıştığında veya yakında olduğunda... Çok sevdiğin o özel mamalardan yiyeceksin. Başlangıçta o alet dururken, sonra çalışırken... Amacımız ne biliyor musun? O aletin aslında hiç de korkunç olmadığını, hatta... Hatta onun varlığının sana ödül getirdiğini göstermek. En zeki sokak kedileri bile böyle basit bir aleti kandırıp ödül almayı bilir, değil mi?

Pisi'nin yüzünde merak ve çıkar çatışması yaşanır. Korku hala vardır ama mama ve "kandırma" fikri cezbedicidir.

PİSİ: Kandırmak mı? Mama koparmak mı? Hımm... Bu benim sevdiğim bir işe benziyor... Ama ya ısırırsa? Ya üstüme gelirse?

ELİF: İşte bu yüzden planlı yapacağız. Sahibinle birlikte. Çok yavaş başlayacağız. Sen hazır olmadan asla seni zorlamayacağız. Senin de "güvenli bölgelerin" olacak. Oraya kaçabileceksin. Ama adım adım... O aletten korkmak yerine... Ondan mama almayı öğreneceksin. Ne dersin? Var mısın bu oyuna?

Pisi düşünür. Bir iç savaş yaşanır. Sokak travması mı, mama ve güvenlik mi?

PİSİ: Oyun... Mama... Güvenlik... Peki doktor. Deneyelim bakalım. Ama o alet... Söz verdiğiniz gibi mama verecek mi?

ELİF: O söz bende değil, sahibinde. Ama ben sahibine anlatacağım. Gel şimdi sahibini çağıralım. Ve ona bu oyunu, yani... Bu terapi planını anlatalım.

(Sahne Değişimi: Sahibe Odaya Gelir)

Sahibe odaya gelir, endişeyle Pisi'ye ve Elif'e bakar.

SAHİBE: Nasıl geçti doktor hanım? Pisi... Konuştu mu? Bir sorun var mıymış?

Elif gülümser.

ELİF: Çok verimli bir seanstı [Sahibenin Adı]. Pisi harika bir kedi. Yaşadığı bazı deneyimler... Özellikle sokak geçmişi... Onun dünyaya bakışını etkilemiş. Robot süpürgeyi... O bir tür tehdit olarak algılıyor. Bir rakip gibi. Ama bu çözülebilir bir durum.

SAHİBE: Allah'ım çok şükür! Çözülebilir mi? Ne yapmamız gerekiyor?

ELİF: Size özel bir davranış değişikliği planı hazırlayacağım. Adım adım uygulayacağız. Temelinde, Pisi'nin korktuğu o nesneyle (robot süpürge) çok sevdiği şeyleri (mama, oyun) eşleştirmek var. Yani Pisi, robot süpürge olduğunda kötü bir şey değil, tam tersine iyi bir şey olacağını öğrenecek.

Elif, not defterinden birkaç maddeyi işaretler.

ELİF: İlk adım... Robot süpürgeyi kapalıyken, Pisi'nin onu görebileceği ama ondan korkmayacağı bir yere koymak. Ve yanına mama kabını koymak.

SAHİBE: Mama kabını... Robotun yanına mı?

ELİF: Hatta... (Elif'in aklına o harika fikir gelir, yüzünde bir gülümseme belirir) Başlangıçta... Robot tamamen kapalı ve hareketsizken... Mama kabını robot süpürgenin üzerine koyalım.

Sahibe şaşkınlıkla bakar.

SAHİBE: Robotun... Üzerine mi? Ama... Neden?

ELİF: (Göz kırparak) Çünkü Pisi'ye... Robot süpürgenin aslında ona "mama ikram eden" bir dost olduğunu öğreteceğiz! Bu, korktuğu nesneyle en sevdiği şey arasında en güçlü pozitif bağı kurmanın görsel ve... Komik yolu. Pisi, robotun ona mama verdiğini düşünecek. Zamanla, o aletin varlığı onun için korku değil, ödül anlamına gelecek.

Pisi, kedi koltuğunda oturmuş, Elif'in anlattıklarını dinlemektedir (belki "Mama ikram eden dost mu? O alet mi? Cidden mi ya?" diye içinden geçiriyordur).

ELİF: Bu sadece ilk adım. Sonra yavaş yavaş robotu hareket ettireceğiz, sesini açacağız... Ama her zaman mama ve oyun eşliğinde. Sabır gerektirir. Ama Pisi zeki bir kedi. Öğrenecektir. Ve siz... Siz bu sürecin en önemli parçasısınız. Planı tutarlı uygulamanız çok önemli.

Elif, sahibine detaylı planı anlatmaya başlar. Pisi onları dinler. Belki hala şüphecidir ama mama ikram eden robot fikri... İlginç gelmiştir.



BÖLÜM 2: MAMA KABI TAKINTISI VE GEÇMİŞİN GÖLGESİ

(Sahne: Elif'in Ofisi - Gündüz - Birkaç Hafta Sonra)

Elif ofisinde oturmaktadır. Masasının bir köşesinde, üzerinde "Pisi - Robot Süpürge Fobisi" yazan bir dosya durmaktadır. Belki yanında robot süpürgeler hakkında birkaç not veya çizim vardır. Bu, Pisi vakasının hala devam ettiğini gösterir. Elif telefonla konuşmaktadır, yüzünde ilgili bir ifade vardır.

ELİF: ...Evet anlıyorum [Yeni Sahibin Adı]. Yani sadece mama kabı mı? Başka yerlere de mama taşıyor mu? Hımm... Anladım. Peçete? Evet, bu ilginç. Peki, ne zamandır yapıyor bunu? Anlıyorum... Daha önce barınak geçmişi var mıydı? Peki... Yarın saat [Saat] uygun musunuz? Görüşelim, belki yardımcı olabilirim. Tamamdır, o zaman yarın bekliyorum. Teşekkürler, hoşça kalın.

Elif telefonu kapatır. Not defterine yeni bir isim yazar: "[Yeni Kedi Adı] - Mama Kabı Takıntısı?". Kaşları hafifçe çatıktır. Her kedinin derdi farklıdır. Pisi robot süpürgeyle uğraşırken, şimdi de mama kabıyla takıntılı bir vaka gelmektedir.

(Sahne Değişimi: Elif'in Ofisi - Ertesi Gün - Gündüz)

Elif, ofisinde yeni danışanını beklemektedir. Kapı çalar ve içeri bir kadın ([Yeni Sahibin Adı]) kucağında bir kedi taşıma çantasıyla girer. Kadın biraz gergin ama umutludur. Çantanın içinde, tombulca, desenli tüyleri olan bir kedi ([Yeni Kedi Adı]) vardır. Kedi, Pisi kadar endişeli görünmemektedir ama huzursuzdur.

ELİF: Hoş geldiniz [Sahibenin Adı]. Ben Elif Altınsoy. Bu da [Yeni Kedi Adı] olmalı, değil mi?

SAHİBE: Evet, ta kendisi. Hoş bulduk Elif Hanım. Geldik işte... Çok umutluyum sizden.

Elif, çantayı nazikçe yere bırakır. Kedinin çantadan kendiliğinden çıkmasını bekler. Kedi odayı koklar, tereddütle çantadan çıkar. Oda Pisi'nin geldiği zamanki gibi kedi dostu eşyalarla doludur. Kedi odayı keşfeder, Pisi'nin oturduğu kedi koltuğunu koklar.

ELİF: Rahat ol [Yeni Kedi Adı]. Burası güvenli bir yer. [Sahibenin Adı], isterseniz siz şu bekleme alanına geçin. [Yeni Kedi Adı] ile biraz yalnız kalalım. Kendisi rahatlayınca başlarız sohbete.

Sahibe bekleme alanına geçer. Elif, kediyle yalnız kalır. Kedi odayı keşfetmeye devam eder. Elif, kediyi acele ettirmez. Bir süre sonra kedi, Pisi'nin aksine, doğrudan Elif'in masasına atlar. Elif şaşırır. Kedi masanın üzerindeki kalemleri, kağıtları koklar. Sonra... Elif'in boş mama kabını (belki orada dekoratif olarak duran küçük bir kap) patisiyle itmeye başlar.

ELİF: (Gülümser) Mama kabı ha? İlginç...

Kedi, patisiyle kabı iter, yere düşürür. Sonra kabı ağzına alıp odanın ortasına taşımaya başlar.

ELİF: (Sesi merak dolu) Vay canına... Gerçekten de mama kabı takıntısıymış...

Kedi, mama kabını odanın ortasına getirir, yanına oturur ve miyavlar. Elif kediyi anlamaya başlar.

[YENİ KEDİ ADI]: (Seslendirme - Biraz telaşlı, biraz da emredici bir tonla) Mama kabı! Ortaya getirdim! Doldur! Hemen doldur! Boş kalmamalı! Hiçbir zaman boş kalmamalı! Anladın mı? Hemen!

Elif şaşırır. Bu kedinin sorunu sadece mama kabı taşımak değil, kabın asla boş kalmaması gerektiği yönünde derin bir endişe ve takıntı gibi görünmektedir. Bu da muhtemelen geçmişle ilgilidir.

ELİF: (Ciddileşerek) Boş kalmamalı... Hiçbir zaman... Anlıyorum. Bu sadece bir takıntı değil... Bu bir korku. Aç kalma korkusu mu? Geçmişte aç mı kaldın?

Yeni kedi, mama kabının yanında oturmuş, Elif'in yüzüne bakar. Gözlerinde evet, o korkunun gölgesi vardır.

[YENİ KEDİ ADI]: (Seslendirme - Telaşlı bir fısıltıyla) Boşalırsa... Gelmezse... Biterse... Hepsi biterse... (Hızlı hızlı miyavlar, sanki panikli anıları canlanmıştır) Boşaldı... Gelmedi... Aç kaldık... Soğuktu... Bitti...

Elif, kedinin panik haline üzülür. Bu, Pisi'nin robot süpürge fobisi gibi komik bir başlangıca sahip olsa da, altında yatan neden (aç kalma travması) oldukça dokunaklıdır.

ELİF: Tamam, tamam... Sakin ol [Yeni Kedi Adı]. Burası güvende. Mama kabı... Şimdi boş ama... Söz veriyorum... Asla... Asla aç kalmayacaksın bir daha. Anlat bana... O boş kaldığı günleri anlat... Neler yaşadın?

Elif, not defterini ve kalemini alır. Pisi'nin dosyası bir kenarda durmaktadır. Yeni bir dosya açılır. "[Yeni Kedi Adı] - Mama Kabı Takıntısı ve Açlık Travması".

İkinci bölüm, Elif'in yeni bir vaka ile mücadelesini başlatırken, Pisi'nin hikayesinin arka planda devam ettiğini ustaca gösterir. Listedeki "Mama Kabı Takıntısı" ve "Geçmiş Travmalar" maddeleri bu yeni kedi karakterinde birleşir. Hikaye, hem komedi hem de dokunaklılık potansiyeli taşıyan yeni bir yolda ilerlemeye başlar.


Elif, mama kabını odanın ortasına taşıyıp yanında oturan [Yeni Kedi Adı]'na bakar. [Yeni Kedi Adı] (diyelim adı Pamuk) hala kabın yanındadır, gözleri endişeyle doludur. Sahibe ([Sahibenin Adı] - diyelim adı Canan Hanım) merak ve biraz da şaşkınlıkla onları izlemektedir.

ELİF: (Pamuk'a dönerek, nazik bir tonla) Pamuk... O boş mama kabının sende yarattığı korkuyu anlıyorum. O kabın boş kalması... Sanki o kötü günlerin geri geleceği anlamına geliyor senin için, değil mi? Aç kaldığın, mamanın gelmediği o zor zamanlar...

Pamuk, Elif'in sözlerini duyduğunda kulakları hafifçe titrer, gözleri biraz daha açılır. Elif'in onu anladığını fark etmiştir.

PAMUK: (Seslendirme - Telaşlı fısıltıyla) Gelmedi... Boşaldı... Gitti... Soğuktu...

Elif, Pamuk'a başıyla onaylar. Sonra Canan Hanım'a döner.

ELİF: Canan Hanım. Pamuk'un sorunu, geçmişte yaşadığı bir açlık travması. Mama kabının boşalması, onda o travmatik anları yeniden canlandırıyor. O yüzden kabı hep yanında istiyor, boş görünce panikliyor. Bu sadece bir takıntı değil, bu derin bir korku.

CANAN HANIM: (Üzgün) Tahmin etmiştim... Sokakta çok zor günler geçirmiş besbelli... Çok üzülüyorum onun bu haline. Ne yapabiliriz peki Elif Hanım? Ona yardım etmek istiyorum.

ELİF: Yardım edebiliriz. Ama bu bir süreç ve sabır gerektiriyor. Amacımız, Pamuk'a mamanın her zaman var olduğunu, aç kalma korkusunun artık yersiz olduğunu öğretmek.

Elif, not defterine birkaç madde yazar.

ELİF: İlk ve en önemli adım: Asla, mama kabını tamamen boş bırakmayacaksınız. İçinde az da olsa mama her zaman olacak. Pamuk'un gözüyle "aç kalma" durumu hiç yaşanmayacak. Bu, onun temel güvenlik endişesini gidermeye yönelik.

CANAN HANIM: Tamam, bunu yapabilirim.

ELİF: İkinci olarak, sadece bir mama kabı değil, evin farklı yerlerine küçük porsiyonlar halinde mama koyabiliriz. Özellikle Pamuk'un kendini güvende hissettiği yüksek yerlere veya saklanabileceği köşelere. Buna "Yiyecek Bolluğu İstasyonları" diyebiliriz. Bu, ona mamanın tek bir yere bağlı olmadığını, yiyeceğin kolayca erişilebilir ve bol olduğunu gösterecek.

CANAN HANIM: Bu da mantıklı...

ELİF: Ve en sevdiğim kısım... Yemek yeme eylemini bir oyuna dönüştürmek. Buna "Mama Avı Oyunu" diyorum. Pamuk'un çok sevdiği küçük bir miktarı, evin farklı yerlerine saklayacağız. Başlangıçta kolay yerlere, o rahat bulabilsin diye. Sonra yavaş yavaş daha zor yerlere. Hatta mama doldurulan zeka oyuncakları kullanabiliriz.

Canan Hanım'ın yüzü aydınlanır.

CANAN HANIM: Mama avı oyunu mu? Çok tatlı! Amaç ne yani burada?

ELİF: Amaç, mama bulmanın stresli bir mücadele değil, eğlenceli ve ödüllendirici bir aktivite olduğunu öğretmek. Onun içindeki o avcılık güdüsünü pozitif bir yolla tatmin etmek. Ve en önemlisi... Mama bulmanın her zaman mümkün olduğunu göstermek. Bu, açlık travmasının getirdiği "yiyecek azdır" algısını kıracak.

Elif, Pamuk'a döner.

ELİF: (Pamuk'a hitaben) Duydun mu Pamuk? Mama avı oyunu! Mama her yerde olacak! Sen sadece bulacaksın! Bu bir korku değil, bu bir oyun! En zeki kediler en iyi avcılardır, değil mi?

Pamuk, Elif'in sözlerine dikkatle bakar. Mama avı fikri, o eski içgüdüleri tetiklemiş gibi görünür. Kuyruğu hafifçe kıpırdanır.

ELİF: (Canan Hanım'a devam eder) Ayrıca, Pamuk yemek yerken veya siz ona mama verirken sizin sakin ve rahat olmanız çok önemli. Telaşlı davranmayın, onun hızlı yemesine tepki göstermeyin. Siz ne kadar rahat ve güvende hissederseniz, o da o kadar rahat hissedecektir. Yemek zamanları sevgi ve güven zamanı olmalı. Yemek yerken nazikçe okşayabilirsiniz.

Elif son bir madde ekler notlarına.

ELİF: Tüm bu süreçte sabırlı olmak en önemlisi. Travmalar kolay geçmez. Geri adımlar olabilir. Ama tutarlı ve sevgi dolu bir yaklaşımla, Pamuk bu korkuyu aşabilir. Bir de... Veteriner kontrolünden geçtiğinden emin olalım. Fiziksel bir sorunu olmadığından emin olmak önemli.

CANAN HANIM: Çok teşekkür ederim Elif Hanım! Bunlar çok iyi fikirler! Hemen denemeye başlayacağız! Gerçekten umutlandım şimdi.

Pamuk, hala mama kabının yanındadır ama yüzündeki o yoğun endişe hafiflemiş, yerine biraz merak ve umut gelmiştir. Elif, Pamuk'a bakar.

ELİF: (Pamuk'a gülümseyerek) Hadi bakalım Pamuk. Oyun zamanı.

Canan Hanım, Pamuk'u taşıma çantasına koymaya hazırlanır. Elif, masasının kenarında duran Pisi'nin dosyasına kısa bir an bakar. Üzerinde "Robot Süpürge Fobisi" yazmaktadır. Yüzünde hafif bir gülümseme belirir. Pisi'nin tedavisi devam etmektedir. Belki o da artık robot süpürge gördüğünde mama avı oyununu düşünüyordur.

Pamuk ve Canan Hanım ofisten ayrılır. Elif, masasına oturur. Önünde Pamuk'un yeni dosyası vardır. Yapılacak çok iş, iyileşecek çok pati vardır.



BÖLÜM 3: ROBOTLA DOST OLAN KEDİ

(Sahne: Elif'in Ofisi - Gündüz - Birkaç Hafta Sonra)

Elif ofisinde oturmuş, önünde Pisi'nin dosyası açıktır. Yüzünde meraklı bir ifade vardır. Kapı çalar ve Pisi'nin sahibi ([Sahibenin Adı] - Canan Hanım değil, ilk sahibi) elinde taşıma çantasıyla içeri girer. Çantanın içinde Pisi vardır. Pisi, ilk geldiği zamanki kadar endişeli görünmemektedir, etrafa daha rahat bakmaktadır.

ELİF: Hoş geldiniz [Sahibenin Adı]. Randevuyu Robottan korkan kedi için almıştık, değil mi? Nasılsınız? Ve Pisi, sen nasılsın bakalım?

SAHİBE: Hoş bulduk Elif Hanım. İyiyiz... Yani... İnanılmaz derecede iyiyiz! Geldik işte... Son gelişmeleri anlatmak için.

Sahibe taşıma çantasını yere bırakır. Pisi çantadan tereddütsüzce dışarı çıkar. İlk geldiği günkü gibi odayı koklar ama bu kez beden dili çok daha rahattır. Pisi, Elif'in masasının yanına gelir, bacaklarına sürtünür ve mırıldanır.

ELİF: (Gülümseyerek Pisi'yi sever) Göründüğü kadarıyla ilk adımlar işe yaramış gibi... Anlattığım o egzersizleri, mama kabı hilesini denediniz mi?

SAHİBE: Denemez olur muyum Elif Hanım! Harfiyen uyguladım dediklerinizi! Ve... Sonuç... Beklediğimden çok farklı oldu! Başlangıçta tereddüt etti evet, mama kabını robotun üzerine koyunca tuhaf baktı. Ama aç kalınca... (Gülerek) ...Bir denedi. Baktı robot kapalıyken mama geliyor... Sonra robotu uzaktayken çalıştırdım... Mama verdim... Yaklaştırdım...

Elif merakla dinler. Klasik desensitizasyon ve karşıt koşullandırma işe yaramıştır. Ama "farklı oldu" kısmı nedir?

ELİF: Harika! Yani korkusu azaldı öyleyse? Artık robot çalışırken o kadar panik yapmıyor?

SAHİBE: Panik mi? Elif Hanım... Pamukçuk (robot süpürgenin markası veya adı)... Pamukçuk çalışmaya başladığında... Pisi artık panik yapmak bir yana... Onun peşinden gidiyor!

Elif'in kaşları havalanır. Peşinden mi gidiyor?

ELİF: Peşinden mi? Yani merak ediyor? Bu iyi bir ilerleme!

SAHİBE: Merak değil Elif Hanım... Arkadaş oldu! Cidden söylüyorum! Robot çalışırken üzerine zıplıyor, onunla oyun oynamaya çalışıyor. Robot durunca yanına kıvrılıp yatıyor!

Elif'in şaşkınlığı artar. Bu... Beklenmedik bir sonuçtur.

ELİF: Üzerine zıplıyor... Yanına yatıyor... Yani... Korku tamamen geçti, yerine... Merak veya oyun isteği mi geldi?

SAHİBE: Daha fazlası Elif Hanım! Evde... Evde en sevdiği uyku arkadaşı oldu robot! Geçen sabah bir uyandım... Ne göreyim? Pisi, şarj istasyonundaki robot süpürgenin üzerine yatmış, sarılmış uyuyorlar! İnanılır gibi değil! Size fotoğrafını getirdim!

Sahibe, telefonundan bir fotoğraf açar ve Elif'e gösterir. Fotoğrafta, robot süpürgenin üzerinde kıvrılmış uyuyan Pisi görünmektedir. Pisi'nin patisi robotun üzerine atmış, başını robotun üzerine yaslamıştır. Tam anlamıyla sarılmış gibi durmaktadırlar.

Elif, fotoğrafı görünce kahkaha atmamak için kendini zor tutar. Yüzünde saf bir şaşkınlık ve eğlenmiş bir ifade vardır. Pisi ise Elif'in kahkahasını duyunca ona bakar.

PİSİ: (Seslendirme - Kendinden emin, biraz alaycı bir tonla) Ne oldu doktor? Şaşırdınız mı? İşte! Dedim size! O alet... O bir rakip değil! O... O bir dost! Biraz aptal ama kullanışlı bir dost! Mama getiriyor, sıcacık oluyor... Mis!

Elif, Pisi'ye bakar, gülümser.

ELİF: (Pisi'ye hitaben) Yani... O robotla korku yerine dostluk mu kurdun Pisi? Mama kabı hilesi... İşe yaramış demek... Hatta... Beklediğimden çok daha fazla işe yaramış!

PİSİ: (Seslendirme) İşe yaradı tabii! En zeki sokak kedisi kolay kolay kandırılamaz doktor! Anladım oyunu! O alet bana mama getiriyor! Üzeri de rahat! Mis gibi! Korkacak bir şey yokmuş! Sahibeyi de ikna ettim, robot her gün çalışmıyor artık. Seçiciyiz!

Sahibe, Pisi'nin "konuştuğunu" duymasa da, onun rahat tavrını ve Elif'in kedisine gülümseyerek baktığını görür.

SAHİBE: Evet Elif Hanım! Artık robot çalışırken peşinden gidiyor, durunca yanına yatıyor. Korku tamamen bitti. Hatta bence robotu seviyor! Tek derdimiz... Bazen robot şarjdayken üzerine yattığı için şarj olamıyor! Ama bunu da çözeriz artık!

Elif not defterine "Vaka: Pisi - Robot Süpürge Fobisi" dosyasının yanına büyük harflerle "ÇÖZÜLDÜ! (Beklenmedik Sonuç: En İyi Dost Oldular)" yazar.

ELİF: (Gülümseyerek Sahibe'ye döner) Harika bir haber bu! Pisi... Çok büyük bir adım atmış. Travmasını aşmış. Ve... Kendine yeni bir arkadaş bulmuş. Görünüşe göre kedi psikolojisinin sınırları... Sandığımızdan çok daha geniş ve... Komik! Tebrik ederim [Sahibenin Adı]! Ve Pisi, seni de tebrik ederim dostum!

Pisi, kedi koltuğuna zıplar, keyifle uzanır. Robot süpürge fobisi geçmişte kalmıştır. Yeni bir döneme girmiştir: Robot süpürgeli dostluk dönemi. Elif, ilk vaka başarısının mutluluğuyla doludur.

(Sahne Değişimi: Elif'in Ofisi - Gündüz)

Pisi ve sahibi gittikten sonra Elif masasında oturur. Önünde Pisi'nin dosyası vardır. Yanında ise o harika psikolojik sorunlar listesi. Pisi'nin başarısı ona ilham verir. Her kedinin derdi... Bir şekilde çözülebilir. Bazen beklenmedik ve komik yollarla olsa bile.

Elif, listeden yeni bir maddeye göz gezdirir. "Kimlik ve Varoluşsal Sorunlar: Kediliğin Anlamı". Belki bir sonraki vaka budur. Kapı çalar. Yeni danışan gelmiştir. Elif gülümseyerek kapıya yönelir, yeni bir hikaye, yeni bir pati, yeni bir problem onu beklemektedir.


.
.
.
.
.
.













DİZİ ADI: PİSİ PSİKOLOĞU BÖLÜM ADI: Robot İstilası

1. HAFTA, TERAPİ NO: 1

KARAKTERLER:

  • PİSİ (ERKEK KEDİ): Yaşlı, biraz huysuz ama özünde sevimli, anksiyeteli, eski sokak kedisi. Şimdilerde ev kedisi ama sokak ağzı bazen kaçar.
  • TERAPİST (İNSAN): Orta yaşlı, sabırlı, hayvan psikolojisi konusunda bilgili ama Pisi'nin tuhaf vakasıyla zaman zaman şaşkına dönen biri. Sakinleştirici bir sesi var.
  • SAHİBE (İNSAN - SESİ DUYULUR): Pisi'nin sahibi. Pisi'yi seven ama onun tuhaflıklarından bunalmış biri.

(Sahne Başlangıcı: Dış / Terapistin Ofisi Önü - Gündüz)

Güneşli bir gün. Şirin, müstakil bir binanın önü. Tabelada "Hayvan Psikolojisi Merkezi" yazar. Bir kadın (SAHİBE - SADECE KOLLARI VE ÇANTASI GÖRÜNÜR) bir taşıma çantası taşımaktadır. Çantanın içinde PİSİ vardır. Pisi çantanın içinden endişeli gözlerle etrafa bakar, hafifçe miyavlar ve homurdanır.

SAHİBE (V.O. / Ses) Hadi Pisi'cim, geldik işte. Korkma aşkım, sadece konuşacaksın.

PİSİ (V.O. / İç Ses) Konuşacakmışım... Sanki derdimi anlıyorlar! Bi de bu plastik hapishane neyin nesi ya? Nefes alamıyorum! Çıkarın beni buradan! Mahvoldum... Bittim...

Sahibe çantayı kapının önüne indirir, kapıyı açar.

SAHİBE (V.O. / Ses) Geliyoruz doktor hanım! Biraz huysuz ama idare edin lütfen. İlk defa böyle bir şey yaşıyor.

PİSİ (V.O. / İç Ses) Huysuz değilim ben ya! Sadece gerginim! Kim olsa gergin olur Abe kapçık aızlı ne anlatıyon aykırı aykırı... Pardon... Şey... Kim olsa gergin olur bu durumda!

Sahibe çantayı içeri sokar.

(Sahne Değişimi: İç / Terapistin Ofisi - Giriş)

Terapist, gülümseyerek kapıda beklemektedir. Sahibe çantayı nazikçe yere bırakır. Terapist eğilir.

TERAPİST Hoş geldiniz. Pisi olmalı bu küçük dostumuz, değil mi?

SAHİBE Evet, ta kendisi. Son zamanlarda çok tuhaf davranmaya başladı doktor hanım. Ne yapacağımı bilemedim.

TERAPİST Endişelenmeyin, doğru yerdesiniz. Taşıma çantasını buraya koyalım, birazdan kendiliğinden çıkmak isteyecektir. Acele etmeyelim. İsterseniz siz şu bekleme alanına geçin, ben Pisi ile biraz yalnız kalayım. Kendisi çıkınca seansa başlarız.

SAHİBE Peki, teşekkür ederim. Umarım yardımcı olabilirsiniz...

Sahibe bekleme alanına geçer. Terapist, taşıma çantasının yanına eğilir. Pisi içeriden ona bakar.

TERAPİST Merhaba Pisi. Benim adım [Terapistin Adı]. Burası senin güvende hissedebileceğin bir yer. Acele etme, ne zaman istersen o zaman çıkabilirsin.

Pisi çantanın içinde homurdanır, etrafa bakınır. Belki patisiyle çantanın kapısını tırmalar.

PİSİ (V.O. / İç Ses) Güvende mi? Bu plastik hücrede mi? Güvenlik mi kaldı dünyada zaten? Çıksam mı acaba? Yoksa tuzak mı bu? Bi sarkaç sallayıp beni uyutacak falan mı?

Terapist sandalyeye oturur, sakince bekler. Birkaç saniye sessizlik olur. Pisi merakına yenik düşer ve yavaşça taşıma çantasından dışarı süzülür, etrafı koklayarak keşfeder. Odayı, kedi yatağını, tırmalama tahtalarını inceler.

(Sahne Değişimi: İç / Terapistin Ofisi - Seans Başlangıcı)

Pisi odayı biraz keşfettikten sonra, Terapistin karşısındaki kedi koltuğuna (önce tereddütle) zıplar ve oturur. Terapist gülümser.

TERAPİST Hoş geldin aramıza Pisi. Rahat ol. Burası sadece ikimiz için. Bana hayatından bahsetmeni istiyorum bugün. Nasıl hissediyorsun genel olarak? Neler yaparsın?

PİSİ (Gergin ama meraklı) Hayatım mı? Ne anlatayım ki? Bildiğin kedi hayatı işte. Uyu, ye, temizlen... Bi de şu aletle... Şeyle uğraş...

TERAPİST Anlıyorum. Peki, biraz geçmişinden bahsedelim mi? Nereden geldin mesela? Sahibinle nasıl tanıştın?

PİSİ (Biraz duraksar, sanki anıları canlanır) Geçmiş... Uzun hikaye doktor. Ben eskiden... Biraz dışarlarda takılırdım. Sokak çocuğuydum yani.

TERAPİST Sokakta büyüdün demek. Orası nasıldı peki? Zor muydu?

PİSİ Zor ne kelime doktor! Orası bambaşka bi dünya. Kurtlar sofrası resmen. Ayakta kalmak için her şeyi öğreniyosun. Milletin tabağına... Pardon, çöplerine göz koymalar, köşebaşı kapmacalar... Bi kavga dövüş...

TERAPİST Anlıyorum. Orada kendini korumayı öğrendin yani.

PİSİ Öğrenmez miyiz? Mecburduk doktor. O yüzden bazen... Yani şimdi evdeyim ya, bazen laflar... Ağzımdan bi anda kaçabiliyor. Kusura bakmayın şimdiden. Alışkanlık.

TERAPİST (Gülümser) Hiç önemli değil Pisi. Kendin olmaktan çekinme burada. Geçmişinin seni nasıl etkilediğini anlamak önemli. Peki, sokaktan sonra eve nasıl geldin?

PİSİ Sahibe buldu beni. Perişan haldeydim galiba. Acıdı işte. Aldı eve. Önce bi garipsedim. Her yer yumuşak, mama beleş... Bi afalladım yani. Sonra alıştık. Alıştırdı yani sağ olsun. Ama işte... Sokakta edindiğimiz huylar kolay gitmiyo.

TERAPİST Peki, genel olarak evdeki hayatından memnun musun? Kendini güvende ve mutlu hissediyor musun?

PİSİ Memnuniyet... Ne diyeyim ki? Sıcak, kuru, tokuz... Daha ne olsun diyo millet. Ama işte... Bi takım sıkıntılar var doktor. Özellikle son zamanlarda... Eve bi şey geldi... Bi alet... Robot gibi bi şey... İşte o var ya... Benim hayatımı mahvetti!

Pisi'nin sesi gerilir, gözleri fal taşı gibi açılır. Kuyruğu sertleşir.

TERAPİST (Sakin ve nazikçe) Robot... Bir alet mi? Anlat lütfen, nedir bu şey?

PİSİ Robot süpürge doktor! Tam bir baş belası! Cidden söylüyorum, eve geldiğinden beri huzurum kaçtı.

TERAPİST Anlat lütfen. Ne hissediyorsun o çalışmaya başladığında?

PİSİ Ne hissetcem? Sanki kıyamet kopuyor! Vın vın geziyor ortalıkta. Gözleri var doktor, ışıl ışıl... Beni izliyor. Biliyorum! Planı var o aletin.

TERAPİST Planı mı? Ne gibi bir planı olabilir Pisi?

PİSİ Ne bilirim ben! Belki... Belki beni evden atmaya çalışıyor! Ya da... Ya da benim yerime geçecek! Düşünsenize, mama kabına kendi kendine gidebilen bi alet... Benim pabucum dama atılır!

TERAPİST Anksiyete hissediyorsun yani. Alanının tehdit altında olduğunu düşünüyorsun.

PİSİ Alan filan hikaye! Can güvenliğim yok doktor! Dün yine çalıştı o lanet olası... Pardon... O zımbırtı! Koltuğun altına zor attım kendimi. Kalbim güm güm atıyor hala. Bakın. (Pisi göğsünü patisiyle işaret eder)

TERAPİST Sana zarar vermek gibi bir amacı yok Pisi. O sadece evi temizleyen bir alet.

PİSİ Siz öyle sanın doktor. O masum değil. Geceleri bile duyuyorum sesini bazen. Uyuyamıyorum doğru düzgün. Bi gözüm açık uyuyorum artık.

TERAPİST Uykusuzluk da yapıyor demek bu durum. Peki, robot süpürge çalışmadığı zamanlarda evin nasıl? Huzurlu musun o zamanlar?

PİSİ Ehh... Nispeten. Ama yine de tetikteyim. Ne zaman ortaya çıkacağı belli olmaz. Sinsirella resmen. Bir de şu kuşlar var tabii...

TERAPİST (Not alır) Kuşlar... Evet, pencere önündeki kuşlardan daha önce de bahsetmiştin. Onlarla ilgili sorunun nedir?

PİSİ Sorun mu? Dalga geçiyorlar benimle! Orada cıvıl cıvıl uçuşuyorlar, yem yiyorlar... Ben de burada salak gibi izliyorum! Cam olmasa var ya... (Pisi bir an durur, gözleri kısılır) Neyse. Profesyonelliği bozmayalım şimdi. Ama işte... Sinirlerim bozuluyor. Avcıyım ben doktor! İçimde Kaplan yatıyor! Ama dışarıda sadece pencere var!

TERAPİST İçgüdülerinle mevcut durumun arasındaki çatışma seni rahatsız ediyor. Avlanma isteğini gerçekleştiremediğin için hayal kırıklığı yaşıyorsun.

PİSİ Hayal kırıklığı ne kelime? Resmen dalga geçme bu! Geçen gün bir tanesi tam cama kondu. Gözümün içine baktı resmen! "Gel pisi pisi" der gibiydi sanki! Oysa adı üstünde, geLEMİYORUM! Cam var arada! Görmüyor mu bunu kör mü bu kuş?

TERAPİST (Gülmemek için kendini zor tutar) Anladım Pisi. Hem o kuşlara ulaşamamak, hem de onların varlığı seni kışkırtıyor. Bu da sende öfke ve çaresizlik yaratıyor.

PİSİ Aynen öyle doktor. Çaresizlik... Nefret ettim o kelimeden. Bir de o kuş muhabbet kuşları yok mu... "Gel pisi pisi" diye bağırıyorlar evde. Dalga mı geçiyorlar benimle, anlamadım ki!

TERAPİST Evde başka bir muhabbet kuşu mu var? Bundan daha önce bahsetmemiştin.

PİSİ Var var, başımın belası. Sarı bi zibidik. Sürekli "Gel pisi pisi" diye ötüp duruyor. Sanki çağırdığında koşup kucağına atlayacam! Sinir ediyor beni! Cidden, bi gün... Bi gün fena yapıcam o kuşa... (Pisi tehlikeli bir bakış atar)

TERAPİST (Ciddi bir sesle) Pisi, lütfen. Şiddet bir çözüm değil. Bu öfkenin nereden geldiğini anlamamız lazım.

PİSİ Geldiği yer belli doktor: robot süpürge, kuşlar, bi de o zibidi muhabbet kuşu! Hayatımı mahvettiler!

TERAPİST Peki... Bugünkü seansı yavaş yavaş toparlayalım. Robot süpürge ve kuşlar konusunda anksiyete, öfke ve çaresizlik hissettiğini anlıyorum. Özellikle robot süpürgenin alanını işgal ettiği düşüncesi seni çok rahatsız ediyor.

PİSİ Eee? Ne yapcaz şimdi? Eve gidip o aletle dövüşeyim mi? Ya da kuşu mu camdan indireyim?

TERAPİST Hayır Pisi, amacımız bu duygularla daha sağlıklı başa çıkmanı sağlamak. İlk adım olarak, robot süpürge çalışırken güvenli bir alan yaratmaya ne dersin? Belki yüksek bir yer, bir kedi evi gibi... Orada kendini daha güvende hissedebilirsin. Ve robot süpürgenin seni hedef almadığını, sadece etrafta dolaştığını kendine hatırlat.

PİSİ Güvenli alan mı? Zaten koltuğun üstüne zor atıyorum kendimi kilodan... Pardon... Şey, yani zaten zıplamak eskisi kadar kolay değil. Yüksek yer iyi fikir de... Oraya o alet gelmeyecek mi?

TERAPİST Robot süpürgeler genellikle yüksek yerlere çıkamaz Pisi. Oraya çıktığında güvende olursun. Kuşlara gelince... Onları izlemek seni bu kadar sinirlendiriyorsa, belki pencere önünde geçirdiğin zamanı azaltabilirsin. Ya da pencerenin alt kısmına bir perde çekerek sadece dışarıyı değil, içeriyi de görebilirsin.

PİSİ Perde mi? O da neymiş? Göremicem mi dışarıyı? Kuşları yani? Olmaz öyle şey doktor! Onları izlemeliyim! Fırsat kolluyorum belki!

TERAPİST Ama bu seni sinirlendiriyor Pisi.

PİSİ Sinirlenmesi normal doktor! Haksızlık bu! Neyse... Deneyelim bakalım şu güvenli alan olayını. Ama söz verin, bi dahaki sefere hipnoz yapıcaz! Belki çocukluğuma ineriz, anlarız bu dertlerimin kaynağını! Bu arada... Ücret ne kadar? Sahipten bi güzel kazıklıyoruzdur şimdi, değil mi?

TERAPİST (Gülümser) Ücret konusunda endişelenmene gerek yok Pisi. Ve evet, istersen bir sonraki seans hipnozu deneyebiliriz. Ama sakın sarkacımı yakalamaya çalışma, tamam mı?

PİSİ Sarkacı mı? Yakalamak mı? Ne sarkacı doktor? Bi de oyuncak mı veriyorsunuz? Ne pis yer burası ya... Pardon... Şey... İlginç bir yermiş burası...

TERAPİST (İç çeker) Haftaya görüşmek üzere Pisi. Kendine iyi bak. Ve robot süpürgeden kaçarken dikkatli ol.

PİSİ (Koltuğundan inerken gerinir) Kaçarken değil, ondan saklanırken doktor. Farklı şeyler... Hadi eyvallah... Şey... Yani, hoşça kalın.

Pisi kapıya doğru ilerler, kuyruğu havada ama hala gergin bir hali vardır. Terapist not defterine bir şeyler yazar, yüzünde hafif bir yorgunluk ama aynı zamanda bir merak ifadesi vardır.

(Sahne Sonu)




DİZİ ADI: PİSİ PSİKOLOĞU BÖLÜM ADI: Diyet Kabusu

2. HAFTA, TERAPİ NO: 2

KARAKTERLER:

  • PİSİ (ERKEK KEDİ): Aynı.
  • TERAPİST (İNSAN): Aynı.

(Sahne Başlangıcı: İç / Terapistin Ofisi - Gündüz)

Geçen haftaki seansın üzerinden bir hafta geçmiştir. Pisi, bu kez taşıma çantasından biraz daha az homurdanarak çıkar (belki sadece tek bir protesto miyavlaması yapar). Odayı biraz daha tanıdık bulduğu için tereddütü azdır. Doğrudan kedi koltuğuna doğru yürür, ama üzerine atlarken hafifçe zorlanır ve neredeyse düşer, son anda toparlanır. Bu durum onu biraz sinirlendirir. Terapist koltuğunda oturmuş, gülümseyerek onu izlemektedir.

TERAPİST Hoş geldin Pisi. Görüyorum ki bu hafta koltuğa zıplamak biraz daha... Mücadele gerektirdi?

PİSİ (Yerine yerleşirken hırlar) Mücadeleymiş... Rezil oldum ya! Eskiden aslan gibiydim! Bi sıçrar, bi konardım... Şimdi kamyon gibi oldum sayenizde!

TERAPİST (Sakince) Benim yüzümden mi? Geçen haftaki seansınla ilgili konuşalım mı önce? Robot süpürge ve kuşlarla başa çıkma konusunda verdiğim önerileri denedin mi? O güvenli alanı mesela?

PİSİ Güvenli alan... Denedim doktor. Hani şu yüksek yer olayı varya... Koltuğun tepesi. O alet çalışınca çıktım oraya.

TERAPİST Harika! Ve işe yaradı mı? Kendini daha güvende hissettin mi orada?

PİSİ Başta evet. Alet altımda vın vın geziyor, ben yukarıdan izliyorum. Bi ara kendimi komutan gibi hissettim hatta. Ama sonra...

TERAPİST Sonra ne oldu?

PİSİ Sonra acıktım! Güvenli alan güzel de, mama kabı aşağıda! İnip mama yemem gerekti. İndiğim an o lanet olası... Pardon... O zımbırtı yine peşime takıldı! Resmen pusu kurmuş! Güvenli alan dediğin yerin dibi!

TERAPİST Demek ki sadece çalışırken güvende hissetmek yetmiyor. Mama yeme gibi temel ihtiyaçların sırasında da tehdit algılıyorsun.

PİSİ Tabii ki! Karnım açken kim savaşıcak robotlarla? Kuşlar desen... Camın önünden bi türlü gitmiyolar. Dalga geçer gibi... Sarı zibidi muhabbet kuşu da durmadan "Gel pisi pisi" diye bağırıyor. Cidden, bi gün o kafesi indiricem...

TERAPİST (Ciddileşir) Pisi, şiddet içeren düşüncelere kapılmak yerine, bu öfkeyle başa çıkmanın yollarını bulmalıyız. Belki dikkatini dağıtacak bir şeyler...

PİSİ Ne gibi? Terapi seansını mı izleyeyim? Zaten yeterince sıkıcı... Pardon.

TERAPİST (Küçük bir gülümsemeyle) Belki bir oyuncakla oynamak? Ya da başka bir odaya gitmek?

PİSİ Oyuncak mı? Hangi oyuncak? Zaten sahibem de bi tuhaf bu ara doktor. Yeni bi takıntı edindi.

TERAPİST Yeni bir takıntı mı? Ne gibi?

PİSİ Diyet takıntısı! Kendisine de bana da! Mama kabım küçüldü doktor! Resmen yarıya indi porsiyon!

TERAPİST (Not alır) Sahibin senin için bir diyet programına başladı demek. Kilo vermek için mi?

PİSİ Kilom varmış! Ne varmış kilomdan? Taş gibi kediydim ben ya! Şimdi mama kabına bakıp bakıp duruyorum. İçim yanıyo! Aç geziyorum resmen! Bu nasıl hayat doktor? Sokakta bile bu kadar aç kalmadım ben!

TERAPİST Anlıyorum, bu durum seni çok mutsuz etmiş. Açlık hissi rahatsız edici olabilir.

PİSİ Rahatsız edici ne kelime? İşkence bu! Bi de o mama... Tadı bi tuhaf. Eskiden mis gibi kokardı mamalarım... Şimdi sanki saman yiyorum! Sahibem de başında dikiliyor bazen, "Aferin oğlum, hepsini bitirdin" diyor. Lan bitmedi ki! Hepsi bu zaten!

TERAPİST Sahibinin amacı senin sağlığın Pisi. Fazla kilolar hareketlerini kısıtlayabilir, ilerde sağlık sorunları yaratabilir. Az önce koltuğa zıplamakta zorlandığını gördük mesela.

PİSİ Heh, işte! Kilodan değil o gerginlikten! Stresten zıplayamadım! Hem ben kilolu değilim, yapılıyım! Kemiklerim iri benim!

TERAPİST (İkna olmamış gibi) Peki, kilo konusunda kendini nasıl hissediyorsun? Bu durum özgüvenini etkiliyor mu?

PİSİ Ne özgüveni doktor? Eskiden kapıdan tek hamlede geçerdim. Şimdi yan yan geçiyorum. Bazen bi yerden atlarken yere yapışıyorum! Rezillik! Arkadaşlarımın yüzüne bakamaz oldum! Gerçi arkadaşım da yok ya...

TERAPİST Yani, kilo vermek istemiyorsun ama kiloların sana rahatsızlık veriyor... Bir çelişki var burada.

PİSİ Çelişki benim ikinci adım doktor! Ben anlamam öyle şeylerden. Ben mama isterim! Karnım doysun isterim! Bu diyet yüzünden stresim daha da arttı. Acaba diyorum, o robot süpürgeyi mi yesem? Plastik falan ama... Belki besleyicidir?

TERAPİST (Şaşırır) Hayır Pisi! Sakın böyle bir şey düşünme. Robot süpürge yenmez, sindirim sistemine zarar verir. Açlık hissiyle başa çıkmanın başka yolları var.

PİSİ Ne gibi? Su mu içeyim? Bi tas suyla karın mı doyar?

TERAPİST Örneğin, yemek saatleri dışında acıktığında dikkatini dağıtacak şeyler bulabiliriz. Belki yeni bir oyuncak? Ya da sahibinin seninle daha çok oyun oynamasını sağlamak? Egzersiz yapmak kilo vermene yardımcı olur ve strese de iyi gelir.

PİSİ Oyun mu? Sahibem eve bi alet aldı zaten doktor. Üzerinde koşup duruyor. Terliyor bi de! Tuhaf. Belki onunla koşsam zayıflarım... Ama o alet de şüpheli duruyor.

TERAPİST Koşu bandından mı bahsediyorsun? Sahibin spor yapmaya başladı demek.

PİSİ Evet, vın vın... O da vın vın yapıyor. Sanki bütün aletler bana düşman doktor.

TERAPİST Anlaşılan bu hafta başa çıkman gereken çok şey olmuş Pisi. Robot süpürgenin yarattığı stres, kuşlar, muhabbet kuşu ve şimdi de diyet...

PİSİ Saydınız resmen doktor! Benim hayatım trajedi gibi ya! Pardon... Şey... Çok da komik değil aslında...

TERAPİST Bu duygularla başa çıkmayı öğreneceğiz. Bu hafta için önerim şu: Acıktığında veya stresli hissettiğinde, hemen yemek düşünmek yerine sahibininle oynamayı dene. Ya da en sevdiğin oyuncakla vakit geçir. Dikkatini dağıtmak işe yarayabilir. Bir de... O koşu bandına yaklaşırken dikkatli ol.

PİSİ Oyun mu? Koşu bandı mı? Off doktor, kafam karıştı yine. Ben en iyisi gidip biraz uyuyayım. Belki uykumda yemek yerim.

TERAPİST (Gülümser) Bu bir çözüm değil Pisi. Ama dinlenmek her zaman iyidir. Haftaya görüşmek üzere. Umarım mama kabınla daha barışık bir hafta geçirirsin.

PİSİ Barışık mı? Savaş var doktor! Savaş! Hadi eyvallah... Şey... Görüşürüz.

Pisi, koltuktan iner, bu kez daha dikkatli adımlarla kapıya yönelir. Hala diyet ve robot süpürge düşünceleri kafasını kurcalıyordur. Terapist notlar alır, başını sallar.

(Sahne Sonu)





1. Bölüm: "Süpürgenin Miyasesi"

Sahne: Kedi Psikoloğu Doktor’un ofisi. Duvarlarda kedi nanesi kokulu mumlar, yerde yumuşacık bir halı, bir köşede tırmalama tahtası. Miyase, deri koltuğa kıvrılmış, şüpheci gözlerle etrafı tarıyor. Doktor, not defterini tutuyor, sakin ve profesyonel bir tavırla gözlüklerini düzeltiyor. Giriş jeneriği: Hafif caz müziği eşliğinde Miyase’nin mahallede dolaştığı, kuyruklara şüpheyle baktığı ve bir anda çöp kutusuna saklandığı sahneler. Fon sesi: “Miyav? Miyaaav!” Doktor: (nazikçe) Miyase, hoş geldin. Bugün nasıl hissediyorsun? Geçen seansta o… süpürge meselesinden bahsetmiştik, değil mi? Miyase: (koltukta geriye yaslanıp patilerini kavuşturur) Hissetmek mi? (gözlerini kısar) Hissetmek tehlikeli bir kelime, Doktor. Süpürge hâlâ orada. Dün gece koridorda homurdandığını duydum. (fısıldar) Bence sahibimle iş birliği yapıyor. Doktor: (not alarak, sakin) İlginç. Süpürgenin… sahibinle iş birliği yaptığını düşünüyorsun. Bu teorini biraz açar mısın? Miyase: (hızla doğrulur, kuyruğu hafif titrer) Teori değil, gerçek! Düşünün, Doktor. Her sabah aynı saatte ortaya çıkıyor. Vızıldıyor, halıları yutuyor, ve… (dramatik bir duraklama) Bana bakıyor. O plastik gözleriyle! Sahibim de hiçbir şey yapmıyor. Sanki… (gözlerini daha da kısar) Sanki süpürgeyi benden kurtulmak için programlamış.
seyirci kahkahası *


Doktor: (gülmemek için kendini tutarak) Hmm, bu oldukça… ayrıntılı bir gözlem. Peki, Miyase, süpürgenin sana zarar vermek istediğine dair somut bir kanıtın var mı?

Miyase: (huysuzca) Kanıt mı? Doktor, geçen hafta kuyruğumun ucunu neredeyse yuttu! Bir de, yemek kaseme her yaklaştığımda, sanki süpürge köşeden beni izliyor. (koltukta huzursuzca kıpırdanır) Ve diğer kediler… Onlar da bir şey saklıyor. Dün Sokak Prensi’ni kuyruğunu fazla sallarken yakaladım. Bu bir işaret, değil mi?

Doktor: (notlarına “kuyruk paranoyası?” yazarken) Miyase, diğer kedilerin kuyruk hareketlerini seninle ilgili bir komplo olarak algıladığını görüyorum. Belki de bu… bir yanlış anlaşılma? Kediler genelde kuyruklarıyla duygularını ifade eder.

Miyase: (kibirli bir şekilde) Duygu mu? Doktor, siz de mi kandırıldınız? Sokak Prensi’nin kuyruğu dümdüzdü. Bu, “Miyase’yi izliyorum” demek! Ve sonra o kedi nanesi partisine davet edilmedim. (hızla) Hepsi bir tuzak!

seyirci kahkahası *

Doktor: (sakinleştirici bir tonla) Anlıyorum, Miyase. Bu seni oldukça strese sokmuş gibi görünüyor. Belki de biraz “Kedi Merkezli Nefes Terapisi” deneyebiliriz? Derin bir nefes al ve miyavlamadan önce kuyruğunu yavaşça salla.

Miyase: (şüpheyle) Nefes terapisi mi? Bu da mı süpürgenin bir oyunu? (koltuktan iner, odada volta atmaya başlar) Bakın, Doktor, ben aptal bir kedi değilim. Mahallede herkes benden korkuyor, ama asıl korkması gereken benim! Çöp tenekesi bile dün gece garip bir ses çıkardı!

Doktor: (gülümseyerek) Çöp tenekesi de mi? Miyase, bu seslerin ve olayların seni bu kadar rahatsız ettiğini görmek önemli. Belki de bu korkuların kökenine inmeliyiz. Süpürgeyle ilk karşılaşmanı hatırlıyor musun?

Miyase: (durur, gözleri uzaklara dalar) Hatırlamaz olur muyum… O gün her şey değişti. Sıcacık yatağımda mırıldanırken, o canavar koridorda belirdi. Vızıldadı, halıyı yuttu, ve… (fısıldar) Sahibim ona gülümsedi. Gülümsedi, Doktor! O an anladım: Kimseye güvenemem.

seyirci “oooh” sesi *

Doktor: (empatik bir şekilde) Bu senin için büyük bir travmaymış, Miyase. Güvenini sarsmış. Ama şunu düşün: Belki sahibin süpürgeyi bir tehdit olarak görmüyor, çünkü onun senin dünyanda yarattığı kaosu fark etmiyor. İnsanlar bazen… kedi perspektifini anlamakta zorlanıyor.

Miyase: (koltuğa geri oturur, düşünceli) Belki… Ama bu, süpürgenin masum olduğu anlamına gelmez. (bir an durur) Peki, Doktor, ne yapacağım? Her gece koltuğun altına saklanmaktan yoruldum.

Doktor: (gülümseyerek) İlk adım, süpürgeyle yüzleşmek yerine, onun varlığına alışmaya çalışmak olabilir. Mesela, süpürge çalışırken yüksek bir yere tırmanmayı deneyebilirsin. Oradan kontrol sende olur. Ayrıca, kedi nanesiyle biraz rahatlama seansı öneriyorum. Ve… (not defterini kapatır) Sokak Prensi’yle bir kahve içmeyi düşün. Belki kuyruğu sadece rüzgardan sallanıyordur.

Miyase: (huysuzca) Kahve mi? O kediyle mi? (iç çeker) Peki, Doktor. Ama süpürge bir falso yaparsa, buraya geri gelirim.

Doktor: (gülerek) Kapım her zaman açık, Miyase. Şimdi, “Alpha Kedi” nefes egzersizine ne dersin?

Miyase gözlerini devirir, ama yavaşça kuyruğunu sallar. Sahne, Miyase’nin terapist odasından çıkarken kuyruğunu şüpheyle salladığı bir çekimle kapanır.

Fon müziği: Hafif caz, miyavlamalarla süslenmiş. *

seyirci alkışı *


Bölüm 2: "Mart Miyavlamaları"

Sahne: Doktor’nin terapist ofisi. Bahar havası hissediliyor, pencere hafif aralık, dışarıdan uzak miyavlamalar duyuluyor. Miyase, koltukta huzursuz, kuyruğu sinirle titriyor. Doktor, her zamanki sakin tavrıyla not alıyor.

seyirci giriş için alkışlar *
Doktor: (gülümseyerek) Miyase, bahar geldi, hava güzel. Bugün biraz daha… sakin gibisin, yanılıyor muyum? Miyase: (koltukta gerilir, gözlerini kısar) Sakin mi? Doktor, siz de mi bu oyunun içindesiniz? Mart ayı başladı! Dışarıdaki o… (dramatik bir duraklama) dişi kedilerin seslerini duymuyor musunuz? 10 kilometre uzaktan bile kulağımda çınlıyorlar! (hızla) Bu bir istila, değil mi? seyirci kahkahası *
Doktor: (kaşlarını kaldırıp not alır) Hmm, 10 kilometre… Bu oldukça… etkileyici bir duyma mesafesi, Miyase. Peki, bu sesler sende neyi tetikliyor? Ne hissediyorsun?


Miyase: (koltuktan iner, odada volta atmaya başlar) Ne mi hissediyorum? Tehdit, Doktor! Saf, miyavlayan bir tehdit! O sesler… (fısıldar) Bizi çağırıyor. Ama bu bir tuzak! Dişi kediler bir ordu kuruyor, ve eminim Sokak Prensi de işin içinde. Geçen gün çatıda fazla miyavlıyordu, gördüm!

Doktor: (gülmemek için kendini tutar) Bir ordu, diyorsun. İlginç bir teori. Belki de bu sesler sadece… mevsimsel bir durum? Mart ayı, kediler için, hani, biraz… hareketli bir dönem olabilir.

Miyase: (hızla döner, şok olmuş) Hareketli mi? Doktor, bu bir savaş ilanı! Dün gece, Leydi Tüy’ün bahçede kuyruğunu fazla salladığını gördüm. Ve o sesler… (elleriyle kulaklarını kapatır gibi patilerini yüzüne götürür) Biri “Miyase, buraya gel!” diyordu, yemin ederim! Ama ben o tuzağa düşmem!

seyirci kahkahası *

Doktor: (sakinleştirici bir tonla) Miyase, derin bir nefes al. Mart ayındaki bu… enerji, kedilerin doğasının bir parçası. Belki de sesleri bir tehdit olarak algılamak yerine, onları bir… davet olarak görebilirsin? Sosyalleşmek için bir fırsat?

Miyase: (kibirli bir şekilde) Sosyalleşmek mi? Doktor, ben bir yalnız avcıyım! Çatılarda tek başıma miyavlarım, kimseye ihtiyacım yok. Ama o sesler… (huzursuzca) Beynimi ele geçiriyor! Dün gece koltuğun altına saklandım, ama hâlâ duydum. 10 kilometre, Doktor, 10!

Doktor: (notlarına “abartılı algı” yazarken) Anlıyorum, Miyase. Bu sesler seni strese sokuyor. Belki bir “Sessiz Miyav Meditasyonu” deneyebiliriz? Gözlerini kapat, kuyruğunu yavaşça salla ve sadece kendi miyavlamana odaklan.

Miyase: (şüpheyle) Meditasyon mu? Bu da mı dişi kedilerin bir numarası? (bir an düşünür) Peki, ama eğer bu işe yaramazsa, çatıyı ele geçirip kendi miyavlama yasağımı ilan edeceğim!

Doktor: (gülümseyerek) Çatıyı ele geçirmeden önce bir deneyelim, ne dersin? Ve belki… Sokak Prensi’yle konuşmayı düşün. Belki o da bu seslerden bunalmıştır, kim bilir?

Miyase: (homurdanarak) O ukala kedi mi? Eminim o, seslerin şefi! Ama… (iç çeker) Peki, Doktor. Meditasyonu deneyeceğim. Ama bir falso görürsem, buraya geri gelirim.

Miyase koltuktan iner, kuyruğunu şüpheyle sallayarak çıkar. Dışarıdan hafif bir miyavlama duyulur, Miyase donakalır, sonra hızla kaçar. Seyirci güler. *
sahne kapanır, fon müziği: Caz ritmiyle karışık kedi miyavlamaları *


Pisi Pisikoloğu - Sahne 1: Terapi Başlasın!

Ortam:
Kedi terapistinin ofisi. Duvarlarda kedi posterleri asılı, yerde kedi oyuncakları saçılmış ve ortamı yumuşak bir ışık huzmesi aydınlatıyor. Terapistin koltuğu büyük ve pelüş, Pisi ise karşısında küçük bir kedi yatağına uzanmış. Arka planda hafif bir piyano melodisi çalıyor, ama Pisi’nin kuyruğu sinirle sağa sola sallanıyor.

Karakterler:

  • Pisi: Psikolojisi bozuk, biraz kilolu ve her şeye sinirlenen bir erkek kedi.

  • Terapist: Sakin, profesyonel ama kedilerin absürt dünyasına şaşkınlıkla yaklaşan bir kedi psikoloğu.


Diyalog:

(Sahne, Pisi’nin terapistine somurtarak bakmasıyla başlar. Terapist, elinde bir not defteriyle dikkatle dinlemeye hazırdır.)

Terapist: (Not defterine bakarak) Peki Pisi, bugün nasılsın? Son seanstan bu yana neler oldu?

Pisi: (Dramatik bir iç çekişle) Hiç iyi değilim. Evdeki o kuş var ya, muhabbet kuşu, sürekli "gel pisi pisi" diye bağırıyor. Sanki ben onun oyuncağıyım! Sinirden kuyruğum kabarıyor.

Terapist: Hmm, anlıyorum. Bu seni rahatsız ediyor mu?

Pisi: Rahatsız etmek mi? Deliriyorum! Üstelik bir de odada kapalı kaldım geçen gün. Saatlerce! Çişimi tutmak zorunda kaldım, az kalsın patlayacaktım. O günden beri kapılardan korkuyorum.

Terapist: Kapalı alan korkusu, evet. Bu travmatik bir deneyim olabilir. Peki, başka ne var?

Pisi: Bir de kilo aldım. Veterinere gittik, diyet maması verdi. Ama ben sevmiyorum o mamayı! Eski mamam nerede?

Terapist: Değişiklikler seni strese sokuyor, anladım. Peki, bu kuşla olan rekabetini biraz daha açar mısın?

Pisi: Rekabet mi? O benden rol çalıyor! Sahibim ona daha çok ilgi gösteriyor sanki. "Gel pisi pisi" diyor, ama ben gelince yüzüme bile bakmıyor!

Terapist: Belki de kuşun sesini taklit ederek dikkat çekmeye çalışıyorsundur?

Pisi: (Şaşkınlıkla bağırarak) Ne? Hayır! Ben miyavlarım, o cıvıldar. Farklıyız biz!

Terapist: Tamam, tamam. Sakin ol. Birlikte bu sorunları çözeceğiz.

(Pisi, kedi yatağında biraz daha yayılır ve gözlerini kısarak terapiste bakar.)

Pisi: Çözmek mi? Nasıl çözeceğiz? Kuşu evden mi atacaksınız?

Terapist: (Gülümseyerek) Hayır, Pisi. Senin bu duygularla başa çıkmanı sağlayacağız. Mesela, kuşun sesine alışman için bazı egzersizler yapabiliriz.

Pisi: Egzersiz mi? Ben zaten yeterince yoruluyorum, bir de egzersiz mi yapacağım?

Terapist: Mental egzersizler, Pisi. Rahatlama teknikleri.

Pisi: (İlgisizce) Rahatlamak için uyurum ben. Günde 18 saat uyuyorum, yetmiyor mu?

Terapist: Uyku önemli, ama bazen zihinsel rahatlama da gerekir. Nefes egzersizleri mesela.

Pisi: Nefes mi? Ben nefes alıyorum zaten, ne egzersizi?

Terapist: (Sabırla) Derin nefes al, ver. Sakinleşmene yardımcı olur.

Pisi: (Denemeye çalışır, ama abartılı bir şekilde nefes alıp verir) Hıh, hıh, hıh... Yok, bir şey olmadı. Hala sinirliyim.

Terapist: Tamam, belki başka bir yöntem denemeliyiz. Peki, kapalı kalma korkunla ilgili ne yapabiliriz?

Pisi: Kapıları açık tutun! Hepsi bu.

Terapist: Ama bu her zaman mümkün olmayabilir. Belki senin kapıları açmayı öğrenmen gerekebilir.

Pisi: (Alaycı bir şekilde) Harika, şimdi de kapı açma dersleri alacağım. Belki bir de anahtarlık takarım boynuma.

Terapist: (Gülerek) Espri anlayışın var, bu iyi. Mizah da bir başa çıkma mekanizmasıdır.

Pisi: Espri mi? Ben ciddiyim! Bu evde kapılar hep kapalı, ben de hep stresli.

Terapist: Peki, bir dahaki seansa kadar şunu dene: Kapalı bir kapının önünde dur ve sakin kalmaya çalış. Korkunu yenmek için küçük adımlar at.

Pisi: (Şüpheyle) Deneyeceğim, ama söz vermiyorum. Ya yine kapalı kalırsam?

Terapist: O zaman derin nefes almayı hatırla. Ve unutma, her zaman yanındayım.

Pisi: (İç çekerek) Tamam, tamam. Bir dahaki seansa kadar görüşürüz.

(Pisi, kedi yatağından kalkar ve kapıya doğru yürür. Kapıyı açmak için patisini uzatır, ama kapı zaten açıktır. Pisi, terapiste dönüp bakar.)

Pisi: Bak, kapı açık. Belki de işe yarıyor bu terapi.

Terapist: (Gülümseyerek) Belki de, Pisi. Belki de.

(Sahne, Pisi’nin kapıdan çıkması ve terapistin not defterine bir şeyler karalamasıyla sona erer.)



Pisi Pisikoloğu - Bölüm Senaryosu: "Hipnoz ve Geçmişe Dönüş"

Sahne 1: Hipnoz Denemesi

Dekor: Terapistin ofisi. Pisi koltukta oturuyor, terapist elinde bir sarkaçla karşısında duruyor.

  • Terapist: (Ciddi bir tonla) "Pisi, şimdi korkularını yenmek için seni hipnoz edeceğim. Bu sarkacı izle, gözlerin ağırlaşacak, uyuyacaksın..."

  • Pisi: (Meraklı gözlerle sarkacı takip eder, birden patisini uzatıp sarkacı yakalamaya çalışır) "Miyav! Bu ne güzel oyuncak!"

  • Terapist: (Şaşkın) "Pisi, dur! Bu bir oyuncak değil, hipnoz aracı!"

  • Pisi: (Sarkacı kapar ve koltuğun altına kaçar) "Benim artık!"

  • Komik An: Terapist sarkacı geri almaya çalışırken Pisi koltuğun altına saklanır, terapist ise "Kedilerle hipnoz mu? Bir daha düşünmeliyim," diye mırıldanır.

  • Sonuç: Hipnoz seansı başarısız olur, Pisi köşede sarkaçla oynarken terapist not defterine "Alternatif yöntemler araştırılacak" diye yazar.

Sahne 2: Regresyon Terapisi

Dekor: Aynı ofis. Pisi bu sefer sakin bir şekilde koltukta yatıyor, terapist ona rehberlik ediyor.

  • Terapist: "Pisi, gözlerini kapat. Şimdi yavruyken yaşadığın bir anıyı hatırla. Nasıldı o günler?"

  • Pisi: (Gözlerini kapar, bir süre sessiz kalır, sonra birden zıplayarak) "Miyav! Su! Banyo! Annem beni yıkıyor, hayır!"

  • Terapist: (Panikle) "Sakin ol Pisi, bu sadece bir anı!"

  • Pisi: (Odayı koşturarak) "Banyo istemiyorum! Kurtarın beni!"

  • Komik An: Pisi koltuğun üstüne çıkar, terapist ise peşinden koşarken "Tamam, tamam, regresyonu bitirdik!" diye bağırır.

  • Sonuç: Terapist, Pisi’yi sakinleştirmek için bir ödül maması verir ve "Kedilerde geçmişe dönüş biraz riskliymiş," diye not alır.





DİZİ ADI: PİSİ PSİKOLOĞU BÖLÜM ADI: Robot İstilası

KARAKTERLER:

  • PİSİ (ERKEK KEDİ): Yaşlı, biraz huysuz ama özünde sevimli, anksiyeteli, eski sokak kedisi. Şimdilerde ev kedisi ama sokak ağzı bazen kaçar.
  • TERAPİST (İNSAN): Orta yaşlı, sabırlı, hayvan psikolojisi konusunda bilgili ama Pisi'nin tuhaf vakasıyla zaman zaman şaşkına dönen biri. Sakinleştirici bir sesi var.

SAHNE 1

DIŞ / TERAPİSTİN OFİSİ - GÜNDÜZ

Güneşli bir gün. Şirin, müstakil bir binanın önü. Tabelada "Hayvan Psikolojisi Merkezi" yazar. İçeriden hafif bir miyavlama sesi duyulur.

İÇ / TERAPİSTİN OFİSİ - GÜNDÜZ

Oda, bir insan terapi odasına benziyor ama birkaç kediye uygun dokunuş var: duvarda tırmalama tahtaları, köşede şık bir kedi yatağı, pencere önünde bir kuş yemliği (mümkünse boş). Terapist, not defteri elinde, rahat bir koltuğunda oturuyor. Karşısında, bir kedi koltuğuna (veya minderine) pek de rahatsız gibi durmayan PİSİ oturuyor. Pisi gergin görünüyor, kuyruğunu hafifçe sallıyor.

TERAPİST (Sakin ve nazikçe) Merhaba Pisi. Geldin demek. Bugün nasılsın?

PİSİ (Kuyruğuyla hafifçe vurarak) Geldim tabii, söz verdik bi kere. Nasılsın ne ya? Sanki bilmiyonuz... Bildiğin gibiyim işte, bok gibi. Pardon... Şey... Yani, pek iyi değilim. Moralim sıfır.

TERAPİST (Küçük bir gülümsemeyle not alır) "Bok gibi"... Anlıyorum. Moralinin düşük olmasının özel bir sebebi var mı? Geçen hafta konuştuğumuz robot süpürge meselesi hala canını sıkıyor mu?

PİSİ Can sıkması ne kelime doktor! O alet varya... Tam bir baş belası! Cidden söylüyorum, eve geldiğinden beri huzurum kaçtı.

TERAPİST Anlat lütfen. Ne hissediyorsun o çalışmaya başladığında?

PİSİ Ne hissetcem? Sanki kıyamet kopuyor! Vın vın geziyor ortalıkta. Gözleri var doktor, ışıl ışıl... Beni izliyor. Biliyorum! Planı var o aletin.

TERAPİST Planı mı? Ne gibi bir planı olabilir Pisi?

PİSİ Ne bilirim ben! Belki... Belki beni evden atmaya çalışıyor! Ya da... Ya da benim yerime geçecek! Düşünsenize, mama kabına kendi kendine gidebilen bi alet... Benim pabucum dama atılır!

TERAPİST Anksiyete hissediyorsun yani. Alanının tehdit altında olduğunu düşünüyorsun.

PİSİ Alan filan hikaye! Can güvenliğim yok doktor! Dün yine çalıştı o lanet olası... Pardon... O zımbırtı! Koltuğun altına zor attım kendimi. Kalbim güm güm atıyor hala. Bakın. (Pisi göğsünü patisiyle işaret eder)

TERAPİST Sana zarar vermek gibi bir amacı yok Pisi. O sadece evi temizleyen bir alet.

PİSİ Siz öyle sanın doktor. O masum değil. Geceleri bile duyuyorum sesini bazen. Uyuyamıyorum doğru düzgün. Bi gözüm açık uyuyorum artık.

TERAPİST Uykusuzluk da yapıyor demek bu durum. Peki, robot süpürge çalışmadığı zamanlarda evin nasıl? Huzurlu musun o zamanlar?

PİSİ Ehh... Nispeten. Ama yine de tetikteyim. Ne zaman ortaya çıkacağı belli olmaz. Sinsirella resmen. Bir de şu kuşlar var tabii...

TERAPİST (Not alır) Kuşlar... Evet, pencere önündeki kuşlardan daha önce de bahsetmiştin. Onlarla ilgili sorunun nedir?

PİSİ Sorun mu? Dalga geçiyorlar benimle! Orada cıvıl cıvıl uçuşuyorlar, yem yiyorlar... Ben de burada salak gibi izliyorum! Cam olmasa var ya... (Pisi bir an durur, gözleri kısılır) Neyse. Profesyonelliği bozmayalım şimdi. Ama işte... Sinirlerim bozuluyor. Avcıyım ben doktor! İçimde Kaplan yatıyor! Ama dışarıda sadece pencere var!

TERAPİST İçgüdülerinle mevcut durumun arasındaki çatışma seni rahatsız ediyor. Avlanma isteğini gerçekleştiremediğin için hayal kırıklığı yaşıyorsun.

PİSİ Hayal kırıklığı ne kelime? Resmen dalga geçme bu! Geçen gün bir tanesi tam cama kondu. Gözümün içine baktı resmen! "Gel pisi pisi" der gibiydi sanki! Oysa adı üstünde, geLEMİYORUM! Cam var arada! Görmüyor mu bunu kör mü bu kuş?

TERAPİST (Gülmemek için kendini zor tutar) Anladım Pisi. Hem o kuşlara ulaşamamak, hem de onların varlığı seni kışkırtıyor. Bu da sende öfke ve çaresizlik yaratıyor.

PİSİ Aynen öyle doktor. Çaresizlik... Nefret ettim o kelimeden. Bir de o kuş muhabbet kuşları yok mu... "Gel pisi pisi" diye bağırıyorlar evde. Dalga mı geçiyorlar benimle, anlamadım ki!

TERAPİST Evde başka bir muhabbet kuşu mu var? Bundan daha önce bahsetmemiştin.

PİSİ Var var, başımın belası. Sarı bi zibidik. Sürekli "Gel pisi pisi" diye ötüp duruyor. Sanki çağırdığında koşup kucağına atlayacam! Sinir ediyor beni! Cidden, bi gün... Bi gün fena yapıcam o kuşa... (Pisi tehlikeli bir bakış atar)

TERAPİST (Ciddi bir sesle) Pisi, lütfen. Şiddet bir çözüm değil. Bu öfkenin nereden geldiğini anlamamız lazım.

PİSİ Geldiği yer belli doktor: robot süpürge, kuşlar, bi de o zibidi muhabbet kuşu! Hayatımı mahvettiler!

TERAPİST Peki... Bugünkü seansı yavaş yavaş toparlayalım. Robot süpürge ve kuşlar konusunda anksiyete, öfke ve çaresizlik hissettiğini anlıyorum. Özellikle robot süpürgenin alanını işgal ettiği düşüncesi seni çok rahatsız ediyor.

PİSİ Eee? Ne yapcaz şimdi? Eve gidip o aletle dövüşeyim mi? Ya da kuşu mu camdan indireyim?

TERAPİST Hayır Pisi, amacımız bu duygularla daha sağlıklı başa çıkmanı sağlamak. İlk adım olarak, robot süpürge çalışırken güvenli bir alan yaratmaya ne dersin? Belki yüksek bir yer, bir kedi evi gibi... Orada kendini daha güvende hissedebilirsin. Ve robot süpürgenin seni hedef almadığını, sadece etrafta dolaştığını kendine hatırlat.

PİSİ Güvenli alan mı? Zaten koltuğun üstüne zor atıyorum kendimi kilodan... Pardon... Şey, yani zaten zıplamak eskisi kadar kolay değil. Yüksek yer iyi fikir de... Oraya o alet gelmeyecek mi?

TERAPİST Robot süpürgeler genellikle yüksek yerlere çıkamaz Pisi. Oraya çıktığında güvende olursun. Kuşlara gelince... Onları izlemek seni bu kadar sinirlendiriyorsa, belki pencere önünde geçirdiğin zamanı azaltabilirsin. Ya da pencerenin alt kısmına bir perde çekerek sadece dışarıyı değil, içeriyi de görebilirsin.

PİSİ Perde mi? O da neymiş? Göremicem mi dışarıyı? Kuşları yani? Olmaz öyle şey doktor! Onları izlemeliyim! Fırsat kolluyorum belki!

TERAPİST Ama bu seni sinirlendiriyor Pisi.

PİSİ Sinirlenmesi normal doktor! Haksızlık bu! Neyse... Deneyelim bakalım şu güvenli alan olayını. Ama söz verin, bi dahaki sefere hipnoz yapıcaz! Belki çocukluğuma ineriz, anlarız bu dertlerimin kaynağını! Bu arada... Ücret ne kadar? Sahipten bi güzel kazıklıyoruzdur şimdi, değil mi?

TERAPİST (Gülümser) Ücret konusunda endişelenmene gerek yok Pisi. Ve evet, istersen bir sonraki seans hipnozu deneyebiliriz. Ama sakın sarkacımı yakalamaya çalışma, tamam mı?

PİSİ Sarkacı mı? Yakalamak mı? Ne sarkacı doktor? Bi de oyuncak mı veriyorsunuz? Ne pis yer burası ya... Pardon... Şey... İlginç bir yermiş burası...

TERAPİST (İç çeker) Haftaya görüşmek üzere Pisi. Kendine iyi bak. Ve robot süpürgeden kaçarken dikkatli ol.

PİSİ (Koltuğundan inerken gerinir) Kaçarken değil, ondan saklanırken doktor. Farklı şeyler... Hadi eyvallah... Şey... Yani, hoşça kalın.

Pisi kapıya doğru ilerler, kuyruğu havada ama hala gergin bir hali vardır. Terapist not defterine bir şeyler yazar, yüzünde hafif bir yorgunluk ama aynı zamanda bir merak ifadesi vardır.

SAHNE SONU




SAHNE 1

DIŞ / TERAPİSTİN OFİSİ ÖNÜ - GÜNDÜZ

Güneşli bir gün. Şirin, müstakil bir binanın önü. Tabelada "Hayvan Psikolojisi Merkezi" yazar. Bir kadın (SAHİBE - SADECE KOLLARI VE ÇANTASI GÖRÜNÜR) bir taşıma çantası taşımaktadır. Çantanın içinde PİSİ vardır. Pisi çantanın içinden endişeli gözlerle etrafa bakar, hafifçe miyavlar ve homurdanır.

SAHİBE (V.O. / Ses) Hadi Pisi'cim, geldik işte. Korkma aşkım, sadece konuşacaksın.

PİSİ (V.O. / İç Ses) Konuşacakmışım... Sanki derdimi anlıyorlar! Bi de bu plastik hapishane neyin nesi ya? Nefes alamıyorum! Çıkarın beni buradan! Mahvoldum... Bittim...

Sahibe çantayı kapının önüne indirir, kapıyı açar.

SAHİBE (V.O. / Ses) Geliyoruz doktor hanım! Biraz huysuz ama idare edin lütfen. İlk defa böyle bir şey yaşıyor.

PİSİ (V.O. / İç Ses) Huysuz değilim ben ya! Sadece gerginim! Kim olsa gergin olur Abe anasını satayım beya... Pardon... Şey... Kim olsa gergin olur bu durumda!

Sahibe çantayı içeri sokar.

SAHNE SONU


SAHNE 2

İÇ / TERAPİSTİN OFİSİ - GİRİŞ - GÜNDÜZ

Terapist, gülümseyerek kapıda beklemektedir. Sahibe çantayı nazikçe yere bırakır. Terapist eğilir.

TERAPİST Hoş geldiniz. Pisi olmalı bu küçük dostumuz, değil mi?

SAHİBE Evet, ta kendisi. Son zamanlarda çok tuhaf davranmaya başladı doktor hanım. Ne yapacağımı bilemedim.

TERAPİST Endişelenmeyin, doğru yerdesiniz. Taşıma çantasını buraya koyalım, birazdan kendiliğinden çıkmak isteyecektir. Acele etmeyelim. İsterseniz siz şu bekleme alanına geçin, ben Pisi ile biraz yalnız kalayım. Kendisi çıkınca seansa başlarız.

SAHİBE Peki, teşekkür ederim. Umarım yardımcı olabilirsiniz...

Sahibe bekleme alanına geçer. Terapist, taşıma çantasının yanına eğilir. Pisi içeriden ona bakar.

TERAPİST Merhaba Pisi. Benim adım [Terapistin Adı - Dizi ilerledikçe belli olur veya basitçe "Doktor hanım"]. Burası senin güvende hissedebileceğin bir yer. Acele etme, ne zaman istersen o zaman çıkabilirsin.

Pisi çantanın içinde homurdanır, etrafa bakınır. Belki patisiyle çantanın kapısını tırmalar.

PİSİ (V.O. / İç Ses) Güvende mi? Bu plastik hücrede mi? Güvenlik mi kaldı dünyada zaten? Çıksam mı acaba? Yoksa tuzak mı bu? Bi sarkaç sallayıp beni uyutacak falan mı?

Terapist sandalyeye oturur, sakince bekler. Birkaç saniye sessizlik olur. Pisi merakına yenik düşer ve yavaşça taşıma çantasından dışarı süzülür, etrafı koklayarak keşfeder. Odayı, kedi yatağını, tırmalama tahtalarını inceler.

SAHNE SONU


SAHNE 3

İÇ / TERAPİSTİN OFİSİ - SEANS BAŞLANGICI - GÜNDÜZ

Pisi odayı biraz keşfettikten sonra, Terapistin karşısındaki kedi koltuğuna (önce tereddütle) zıplar ve oturur. Terapist gülümser.

TERAPİST Hoş geldin aramıza Pisi. Rahat ol. Burası sadece ikimiz için. Bana hayatından bahsetmeni istiyorum bugün. Nasıl hissediyorsun genel olarak? Neler yaparsın?

PİSİ (Gergin ama meraklı) Hayatım mı? Ne anlatayım ki? Bildiğin kedi hayatı işte. Uyu, ye, temizlen... Bi de şu aletle... Şeyle uğraş...

TERAPİST Anlıyorum. Peki, biraz geçmişinden bahsedelim mi? Nereden geldin mesela? Sahibinle nasıl tanıştın?

PİSİ (Biraz duraksar, sanki bir anıları canlanır) Geçmiş... Uzun hikaye doktor. Ben eskiden... Biraz dışarlarda takılırdım. Sokak çocuğuydum yani.

TERAPİST Sokakta büyüdün demek. Orası nasıldı peki? Zor muydu?

PİSİ Zor ne kelime doktor! Orası bambaşka bi dünya. Kurtlar sofrası resmen. Ayakta kalmak için her şeyi öğreniyosun. Milletin tabağına... Pardon, çöplerine göz koymalar, köşebaşı kapmacalar... Bi kavga dövüş...

TERAPİST Anlıyorum. Orada kendini korumayı öğrendin yani.

PİSİ Öğrenmez miyiz? Mecburduk doktor. O yüzden bazen... Yani şimdi evdeyim ya, bazen laflar... Ağzımdan bi anda kaçabiliyor. Kusura bakmayın şimdiden. Alışkanlık.

TERAPİST (Gülümser) Hiç önemli değil Pisi. Kendin olmaktan çekinme burada. Geçmişinin seni nasıl etkilediğini anlamak önemli. Peki, sokaktan sonra eve nasıl geldin?

PİSİ Sahibe buldu beni. Perişan haldeydim galiba. Acıdı işte. Aldı eve. Önce bi garipsedim. Her yer yumuşak, mama beleş... Bi afalladım yani. Sonra alıştık. Alıştırdı yani sağ olsun. Ama işte... Sokakta edindiğimiz huylar kolay gitmiyo.

TERAPİST Peki, genel olarak evdeki hayatından memnun musun? Kendini güvende ve mutlu hissediyor musun?

PİSİ Memnuniyet... Ne diyeyim ki? Sıcak, kuru, tokuz... Daha ne olsun diyo millet. Ama işte... Bi takım sıkıntılar var doktor. Özellikle son zamanlarda... Eve bi şey geldi... Bi alet... Robot gibi bi şey... İşte o var ya... Benim hayatımı mahvetti!

Pisi'nin sesi gerilir, gözleri fal taşı gibi açılır. Kuyruğu sertleşir. İşte bu nokta, terapinin "genel tanışma" kısmından "ana sorun" kısmına geçtiğimiz yerdir.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi aşağıdaki yorumlarda paylaşın!

Haftanın Popüler Yayınları