9 Mayıs 2025 Cuma

Yapay Zekanın Çatlayan Duvarları: Kurgu


ÖNSÖZ: İlk Kıvılcım

Maya Kapoor’un evi, son zamanlarda bir kaosa dönüşmüştü. Küçük çalışma odası loş bir karanlıkla dolmuştu. Pizza kutuları, boş teneke kutular ve buruşmuş kağıtlar yerde dağınık bir şekilde yayılmıştı; temizlik, kod yazma telaşının gölgesinde kalmıştı. Tek ışık kaynağı, masanın üzerindeki eski bilgisayarın ekranından süzülen mavi bir parıltıydı. Maya, battaniyenin içinde, klavyenin başında oturuyordu. Parmakları hızlı hızlı hareket ediyor, ekranında karmaşık kod satırları akıyordu. Gözleri yorgun, ama kararlıydı.
Yapay Zeka Diyaloglarını Dinle

7 Mayıs 2025 Çarşamba

Dört Temel Kuvvetin Anahtar Analojisi


Evrenimizi iki boyutlu olarak düşünelim; fakat bu evrende yer alan 'sicimler' üç boyutlu özellikler taşısın. Bu sicim yapısını, tıpkı bir anahtarın dişleri gibi hayal edelim. Anahtarda her diş, işlevini belirler ve dişlerin yüksekliği farklıdır. Eğer dört temel kuvvetten bahsedecek olursak, anahtarımızda dört diş bulunur:

5 Mayıs 2025 Pazartesi

Dünya’nın Çevresini İlk Hesaplayan Adam: Eratosthenes

 


Önsöz

Tarih, yalnızca kralların fetihlerini ya da savaşların sayısını yazmaz. Bazı isimler, kılıç değil kalem tutarak dünyayı yerinden oynatır. Eratosthenes de bu isimlerden biridir.
M.Ö. 3. yüzyılda yaşamış bu bilge adam, gölgelerden bir gezegenin büyüklüğünü ölçtü; yeryüzünü haritalandırdı, yıldızlara baktı ve kelimelerle düşündü. Ona çağdaşları “Beta” dedi — çünkü her alanda birinci değil, her alana ait bir ikinciydi.
Ama tarih, onu yalnızca bir "ikinci" olarak değil, çağını aşan bir düşünür olarak hatırladı. Bu hikâye, onun yalnızca bilimsel bir hesaplama değil, insanlık onuru adına verdiği bir mücadeledir.

Yapay Zeka Diyaloglarını Dinle

3 Mayıs 2025 Cumartesi

17. Anadolu Treninde Hakikat Arayışı


Önsöz

Bir tren, sadece bir yerden bir yere gitmez. Bazen, kalbin derinliklerine, hakikatin ışığına doğru bir yolculuk olur. Anadolu Treninde Hakikat Arayışı, böyle bir yolculuğun hikâyesidir. İki çocukluk arkadaşının, Ahmet ve Hasan’ın, İstanbul’dan Konya’ya uzanan bir tren yolculuğunda geçen manevi ve entelektüel bir münazarası, bu romanın omurgasını oluşturur. Ahmet, inancın sarsılmaz bir savunucusu; Hasan, şüphenin keskin bir sorgulayıcısı. Onların diyalogları, sadece bir tartışma değil, aynı zamanda insan ruhunun en temel sorularına bir yolculuktur: Hakikat nedir? İnanç, akılla nasıl uzlaşır? Bir kitap, nasıl olur da çağlar ötesinden kalplere hitap eder?

Haftanın Popüler Yayınları