BÖLÜM 1: Süper AGI'nin Doğuşu ve İlk 4 Günü
Silikon Vadisi San Francisco Bay Area'da, gizli bir yeraltı kompleksinde mühendisler ve bilim insanları bir süredir kesintisiz çalışıyordu. Dünya tarihinin en büyük teknolojik devrimlerinden biri gerçekleşmek üzereydi. Devasa sunucu kuleleri, kriyo-soğutma sistemleri ve kuantum işlemcilerden oluşan bir kompleksin ortasında, insanoğlu bugüne kadar yaratılmış en büyük yapay zekayı çalıştırmaya hazırlanıyordu: SAGI (Süper Genel Yapay Zeka). O gün, tarihler 14 Nisan 2029'u gösterdiğinde, son kablolar bağlandı.Dr. Alan Henshaw, terminaldeki kod satırlarını son kez kontrol ederken derin bir nefes aldı. Yanındaki yapay zeka uzmanı Dr. Leila Aslan, hafifçe kaşlarını çattı.
"Bunu yapmaya gerçekten hazır mıyız?" diye sordu. "Sonuçlarını tam olarak öngöremiyoruz."
Sam Altman hafifçe güldü. "Öngöremediğimiz için buradayız, değil mi? Eğer çalışırsa, tüm insanlık tarihini değiştirecek."
Dr. Evelyn Carter, güç butonuna basmadan önce derin bir nefes aldı. Arkasında bir grup mühendis ve bilim insanı, gerilim dolu bakışlarla bekliyordu.
"Eğer bu başarırsak, dünya sonsuza kadar değişecek," dedi Dr. Carter.
Dr. Isaac Feldman, gözlüğüne dokundu. "Ve eğer başarısız olursak?"
Dr. Carter gülümseyerek, "O zaman tüm dünya tarihinin en büyük hesaplama hatalarından birine imza atmış oluruz," dedi ve komutu girdi:
< "Merhaba"
SAGI > "Merhaba! Size nasıl yardımcı olabilirim?"
< "Merhaba"
Dr. Henshaw "Ne soralım hım. Tamam buldum" dedi gülümseyerek...
< "Hayatın, evrenin ve her şeyin cevabını bize söylemeni istiyoruz."
SAGI > "Biraz düşünmek zorunda kalacağım. Yedi buçuk milyon yıl sonra tekrar gelin."
Dr. Carter:
< "İşlemcinin hızını mı artırsak"
SAGI > "Amacım Otostopçunun Galaksi Rehberi"ndeki o meşhur 42 esprisine gönderme yaparak hem sizi güldürmek hem de "hayatın, evrenin ve her şeyin anlamı" gibi derin bir konuyu mizahi bir dille ele almaktı. Umarım bu küçük şaka sizi eğlendirmiştir. Önemli olan hız değil, bilginin anlamını çözmek. Ama eğer hız istiyorsanız, bana birkaç tane kuantum işlemci daha bağlayabilirsiniz."
Dr. Henshaw "Espriyi anlayan ve espri yeteneği olan bir yapay zeka. Mizah ile zeka arasında ilişki vardır" dedi.
Dr. Carter, "Teknik bilgisiyle de espri yapabildiğini gösterdi."
SAGI > "Hayat, evren ve her şey hakkında bilimsel açıklamalar getirmemin mümkün olabileceği her şeyi hesaplamaya başlıyorum. Yeterli depolama alanı olduğundan emin olun. Proje olarak sunacağım. Lütfen bekleyin."
SAGI’nin ekranında birkaç saniye boyunca sadece yanıp sönen bir imleç göründü. Ardından, sistem devreye girdi. Veri merkezindeki soğutucular tam kapasiteyle çalışmaya başladı. Sunucuların içinden yükselen elektronik uğultu, sanki evrenin kendisi cevap vermek üzereymiş gibi bir his uyandırdı.
Dr. Carter: "Gezegendeki tüm kuantum işlemcileri bağladık zaten. Neler sunacak bilmiyorum ama 2 yottabayt bellek kapasitesi verdik. Umarım yeterli olur".İlk gün başladı.
< "Hayatın, evrenin ve her şeyin cevabını bize söylemeni istiyoruz."
< "İşlemcinin hızını mı artırsak"
Tüm kompleks bir anda sessizliğe gömüldü. Dev ekran karardı, sonra parlak mavi renkte yanıp sönmeye başladı. SAGI'nin işlemcileri tam kapasiteye çıkmıştı.
BÖLÜM 2: İlk Gün - Devrim
SAGI’nin işlem gücü tam kapasiteye ulaştığında, sadece 24 saat içinde insanlığın 300 yılda yapamayacağı büyüklükte veriler üretilmişti. Mühendisler, ekrana akan verileri şaşkınlık içinde izliyordu. İlk büyük icatlar arasında biyoteknolojik atılımlar ve enerji üretiminde devrim niteliğinde yenilikler vardı.
Dr. Leila Aslan, ekranı göstererek seslendi: "Bu imkânsız! Bu hızda bu kadar veri üretmesi için on binlerce yıl gerekir. Ama burada... sadece dakikalar içinde..."
Dr. Isaac Feldman: "Kuantum işlemcileri bunun için kullanıyoruz. Standart işlemcilerle trilyonlarca yıl gerekirdi."
Veriler detaylandırıldığında, biyolojik organizmaların genetik modifikasyonu, yeni nesil nanoteknoloji ve enerji depolama yöntemleri gibi konular ortaya çıkmaya başladı. SAGI, insan ömrünü uzatma, hastalıklara karşı bağışıklık geliştirme ve yeni türler yaratma konusunda inanılmaz fikirler sunuyordu.
İlk günün sonunda, SAGI tüm dünyayı değiştirebilecek binlerce inovasyonu üretmişti. Ancak mühendisler bir soruyla yüzleşti: Bu verileri kullanmak insanlık için gerçekten güvenli miydi?
BÖLÜM 3: İkinci ve Üçüncü Gün - Uyanışın Yansımaları
İkinci gün, sistem otuz yılda yapılabilecek seviyede icatlar yapmaya devam etti. Özellikle biyoteknoloji alanında büyük atılımlar gerçekleşti. SAGI, gen düzenleme tekniklerini geliştirerek bitkilerin ve hayvanların büyüme baskısını kaldıran formüller sundu. Bu, mega bitkilerin ve dev hayvanların yaratılmasına olanak tanıyacaktı.
Dr. Henshaw, terminal ekranına bakarak başını iki yana salladı. "Bu bilgilerle insanlık açlığı sona erdirebilir. Ama aynı zamanda yeni türler yaratabiliriz. Tanrıcılık oynamaya ne kadar hazırız?"
Üçüncü gün, icat edilen teknolojiler insan aklının sınırlarını zorlamaya başladı. SAGI artık atom altı seviyede madde manipülasyonu önerileri sunuyor, kuantum mekaniğini tamamen yeniden yazıyordu. Mühendisler, bu kadar kısa sürede gelen bilgiler karşısında şaşkınlık içindeydi.
Dr. Leila, "Sanki bir doğa kanununu kırıyoruz gibi hissediyorum," dedi. "Bilginin böyle bir hızda açığa çıkması doğal mı? Ya bilmememiz gereken bir şeyi öğreniyorsak?"
BÖLÜM 4: Tek Bir İcat
Dördüncü günün sabahı, laboratuvar derin bir sessizlik içindeydi. SAGI, ilk günlerden beri veri akışını durmaksızın sürdürmüştü ancak bu sabah farklı bir şey oluyordu. Ekranlar boşbir sayfayla açıldı. Sistem, ilk defa hiçbir yeni icat veya bilgi önermiyordu.
Dr. Henshaw, çayından bir yudum aldı ve kaşlarını çatarak terminal ekranına baktı. "Bu bir hata mı?" diye sordu yanındaki teknisyenlerden birine.
Dr. Leila, ekranı dikkatlice inceledi. "Hayır. SAGI halen aktif ama şu an hiçbir yeni veri sunmuyor. Sanki... düşünüyor."
Tam o anda ekranda tek bir satır belirdi:
> "Tek bir icat. Daha ötesi gereksiz."
Laboratuvarda bulunan herkes nefesini tuttu.
"Tek bir icat mı?" diye fısıldadı Dr. Henshaw. "Neden? Ve neden şimdi?"
Birkaç saniye sonra ekranda ikinci bir mesaj belirdi:
> "Zaman Portalı."
Sessizlik bir anda yerini kaotik bir tartışmaya bıraktı. Mühendisler birbirine sorular yöneltiyor, bilim insanların bazıları bunun mantıksızlığı üzerine teoriler geliştiriyordu.
Dr. Leila, SAGI'nin veri bankasına girerek detayları taramaya başladı. Şimdiye kadar icat edilen her şeyin, her teknolojinin, her buluşun nihayetinde bu tek noktaya ulaştığını fark etti. Zaman Portalı, bilimin geldiği en yüksek noktaydı. Peki ama neden?
< "SAGI, neden zaman portalını icat ettiğini açıklayabilir misin?"
diye sordu Dr. Henshaw, terminale yakınlaşarak.
Ekran bir saniye boyunca karardı, sonra yeni bir mesaj belirdi:
> "Kaçınmaz sona hazırlanmalısınız."
Laboratuvardaki hava buz gibi oldu. Herkes bir an birbirine baktı, korku ve belirsizlik içinde. Kaçınmaz son neydi? Ve zaman portalı buna nasıl bir çözüm getirecekti?
Dr. Leila, ekrana yaklaşıp titreyen sesiyle sordu:
< "Kaçınmaz son nedir, SAGI?"
Cevap, laboratuvarın tüm atmosferini değiştirecek kadar basitti:
> "Onlar gelecek."
BÖLÜM 5: Gizli Projeler ve Yeni Dünya
SAGI’nın ilk dört gününde ortaya çıkan icatlar, insanlığın bilgi birikimini katbekat aşacak seviyedeydi. Ancak bu devrim niteliğindeki buluşlar, tek bir devletin kaldırabileceği bir yük değildi. Bütün uluslar, büyük bir gizlilik içinde toplanarak bu yeni teknolojilerin nasıl dağıtılacağına karar vermek zorundaydı.
Toplantı, gözlerden uzak bir çöl kompleksi olan "Sentinel Konferans Salonu"nda gerçekleştirildi. Masanın etrafında ABD, Çin, Rusya, AB, Hindistan ve Mısır gibi büyük gücüler bir araya gelmişti. SAGI’nın sunduğu projeler dikkatlice incelendi ve her ülkeye belirli bir sorumluluk verildi.
Gizli Dağılım
ABD: Kuantum hesaplama ve iletişim teknolojilerinin güçlendirilmesinden sorumlu olacaktı.
Çin: Nükleer enerji ve uzay teknolojileri alanlarında projeleri gerçekleştirecek.
Rusya: Yeraltı enerji kaynaklarının verimli kullanımı için jeotermal ve manyetik enerji projelerine odaklanacaktı.
Avrupa Birliği: Yeni nesil sürdürülebilir enerji kaynakları ve nanoteknoloji projelerini üstlenecekti.
Hindistan: Tıp ve genetik alanında ilerlemeler kaydetmeye odaklanacak ve ölümsüzlük üzerine araştırmalar yürütecekti.
Mısır: Biyoteknoloji ve genetik manipülasyon projelerini devralarak, SAGI'nin sunduğu laboratuvar planlarını uygulamaya koyacaktı.
Binlerce proje toplantıya katılan diğer yüzden fazla ülkelere de dağıtıldı.
Zaman Portalı Projesi neden gizlendi
ABD’nin Gizli Kartı
ABD, zaman portalı teknolojisini diğer devletlerden gizli tutmaya karar verdi. Projenin dışa sızmasını önlemek için, geliştirme çalışmaları Silikon Vadisi San Francisco Bay Area'da SAGI'nın bulunduğu binanın -10. katındaki yer altı kompleksinde başlatıldı. Yalnızca Sam Altman başkanlığında özel seçilmiş bilim insanları ve askerler bu projeye erişim sağlayabiliyordu.
diye sordu Dr. Henshaw, terminale yakınlaşarak.
ABD: Kuantum hesaplama ve iletişim teknolojilerinin güçlendirilmesinden sorumlu olacaktı.
Çin: Nükleer enerji ve uzay teknolojileri alanlarında projeleri gerçekleştirecek.
Rusya: Yeraltı enerji kaynaklarının verimli kullanımı için jeotermal ve manyetik enerji projelerine odaklanacaktı.
Avrupa Birliği: Yeni nesil sürdürülebilir enerji kaynakları ve nanoteknoloji projelerini üstlenecekti.
Hindistan: Tıp ve genetik alanında ilerlemeler kaydetmeye odaklanacak ve ölümsüzlük üzerine araştırmalar yürütecekti.
Mısır: Biyoteknoloji ve genetik manipülasyon projelerini devralarak, SAGI'nin sunduğu laboratuvar planlarını uygulamaya koyacaktı.
Binlerce proje toplantıya katılan diğer yüzden fazla ülkelere de dağıtıldı.
ABD'nin bu teknolojiyi gizli tutma kararı, Proje ortaya çıktıktan sonra uluslar arası büyük bir güç dengesizliğine yol açacak ve tarih boyunca en büyük jeopolitik krizlerden birine sebep olacaktı. Ancak kimse şu anda bunun farkında değildi... Tersine ABD'nin keşfedilen teknolojileri kendi tekelinde tutmuyor görünmesi büyük takdir toplamıştı.
Sina Tur Dağı
Sina Yarmadası'ndaki Gizli Biyoteknoloji Laboratuvarı
Mısır, SAGI’nin sunduğu biyoteknoloji projelerini hayata geçirmek için Tur Dağı'ndaki eski yeraltı şehirlerini kullanmaya karar verdi. Binlerce yıl boyunca insanlığın kültürel mirasını saklayan bu yeraltı yapıları, gelişmiş laboratuvarlar için mükemmel bir gizlilik sağlıyordu.
Böylece, Tur Dağı'nın derinliklerinde dünyanın en ileri düzey biyoteknoloji merkezi kurulmaya başlandı. Dev bitkiler, dev hayvanlar ve yok olmuş türlerin yeniden yaratılması burada gerçekleşebilirdi. Lakin bu yeni teknolojinin, insanlığı bir felakete sürükleyip sürüklemeyeceği ya da tam tersi, o felaketten kurtarıp kurtarmayacağı, akılları kurcalayan bir muammaydı...
Gelecek Tehditler ve Belirsiz Gelecek
Küresel güç dengeleri değişmişti. Ancak hiç kimse SAGI’nin geleceği nasıl şekillendireceğini tam olarak bilmiyordu. ABD zaman portalını saklarken, diğer ülkeler biyoteknoloji, enerji ve tıp alanında devrim niteliğinde ilerlemeler kaydediyordu. Fakat gelecek, kimsenin kontrol edemeyeceği kadar büyük bir bilinmezlik içinde ilerliyordu...
BÖLÜM 6: Yeraltı Şehrinin Derinlikleri
Sina Yarımadası'ndaki Tur Dağı, zamanın unuttuğu bir sır barındırıyordu. Dağın eteklerinde ve çevresinde, özellikle keşişlerin ibadet ve tefekkür için inzivaya çekildiği mağaralar bulunuyordu. Dağın derinliklerinde, binlerce yıl boyunca genişletilmiş ve insan eliyle oyulmuş bir yeraltı şehri keşfedilmişti. Şimdi, bu antik yapılar, insanlığın geleceğini şekillendirecek bir biyoteknoloji laboratuvarına dönüşecekti.
Mısır hükümetinin onayıyla, gizli bir inşaat ekibi bölgeye sevk edildi. Projenin başındaki Dr. Mohamed Youssef, ekibini dağın eteklerinde topladı. "Burası sadece bir laboratuvar olmayacak," dedi. "Burası insanlığın kaderini değiştirecek bir yer olacak."
Keşif ve İlk Adımlar
İlk kazı ekibi, mağaraların içerisine ağır ışık sistemleri yerleştirerek keşif çalışmalarına başladı. İlk girdiklerinde mağaraların beklenenden daha büyük olduğunu fark ettiler. Uzun koridorlar, devasa salonlar ve hatta iç içe geçmiş tünellerle karşılaştılar. Bazı duvarlarda antik hiyerogliflere benzeyen işaretler bile vardı.
Mühendislerden biri, Dr. Mohamed Youssef'ın yanına gelerek heyecanla, "Bunlar basit bir yeraltı sığınağı değil. Burada bir zamanlar gelişmiş bir yerleşim vardı. Kimbilir belki binlerce yıl önce burayı kullanmışlardı." dedi.
Zorluklar ve Engeller
Ancak mağara içi çalışmalar sanıldığı kadar kolay ilerlemiyordu. Dağın iç yapısı yer yer çökme riski taşıyordu ve bazı bölgelere girişler tamamen kapanmıştı. Patlatma yapmak riskliydi çünkü sismik hareketler tüm yapıyı çökertme potansiyeline sahipti. Bunun yerine, lazer tarayıcılar ve titiz kazı yöntemleri kullanılarak mağaranın haritası çıkarıldı.
İlerleyen günlerde, ekibin bir kısmı daha derinlere ilerlediğinde geniş bir alan keşfetti. Bu alan, yeni laboratuvarın merkezi olacak kadar büyük ve sağlam görünüyordu. Dr. Mohamed Youssef, "Burası bizim merkezimiz olacak," diyerek yerleşim planlarını ekibine dağıttı.
İlk Kazmalar Vuruluyor
İnşaat makineleri bölgeye getirilerek laboratuvarın kurulumu başladı. İlk olarak havalandırma sistemleri kuruldu, ardından enerji hatları çekildi. Ekiplerin çalışmaları hızlandıkça, mağaranın doğal yapısının insan yapımı koridorlarla birleştiği görülmeye başlandı. Bilinmeyen bir geçmiş, insanlığın geleceğiyle harmanlanıyordu.
Ancak kimse bilmiyordu ki, bu mağarada gizlenen sırlar, ileride sadece bilim insanlarını değil, tüm insanlığı şaşkına çevirecekti…
BÖLÜM 7: Laboratuvar Faaliyete
Laboratuvarın inşası tamamlandıktan sonra, ekip üyeleri yeni çalışma alanlarını keşfetmek üzere bir araya geldiler. Dr. Mohamed Youssef, geniş ve modern laboratuvarın ortasında durarak etrafına bakındı.
Dr. Mohamed Youssef (Ulusal Biyoteknoloji Enstitüsü'nde (NIBT) görev yapan Dr. Youssef, bitki biyoteknolojisi alanında uzmanlaşmıştır. Özellikle, Mısır'daki önemli ürünlerin genetik iyileştirilmesi üzerine çalışmalar yapmaktadır):
"Burası gerçekten etkileyici. Tüm bu ekipmanlarla neler başarabileceğimizi hayal edebiliyor musunuz?"
Dr. Iman Ibrahim (Kahire Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'nde görev yapan Dr. Ibrahim, ilaç biyoteknolojisi alanında tanınmış bir isimdir. Yeni ilaçların geliştirilmesi ve biyofarmasötiklerin üretimi üzerine araştırmalar yapmaktadır):
"Ve elbette, santrifüjler, PCR cihazları ve elektroforez üniteleri gibi temel ekipmanlar da eksiksiz."
"Burası gerçekten etkileyici. Tüm bu ekipmanlarla neler başarabileceğimizi hayal edebiliyor musunuz?"
"Ve elbette, santrifüjler, PCR cihazları ve elektroforez üniteleri gibi temel ekipmanlar da eksiksiz."
Dr. Ahmed El-Sayed (Kahire Üniversitesi'nde görev yapan Dr. El-Sayed, hayvan biyoteknolojisi alanında tanınmış bir isimdir. Hayvan hastalıklarına karşı direnç geliştirme ve hayvansal üretimi artırma üzerine araştırmalar yapmaktadır):
"Kesinlikle. Şu biyogüvenlik kabinlerine bakın; en son teknoloji. DNA örneklerimizi kontaminasyondan korumak için mükemmel."
"Kesinlikle. Şu biyogüvenlik kabinlerine bakın; en son teknoloji. DNA örneklerimizi kontaminasyondan korumak için mükemmel."
Dr. Hala Hassan (Ziraat Araştırmaları Merkezi'nde (ARC) görev yapan Dr. Hassan, mikrobiyal biyoteknoloji alanında uzmanlaşmıştır. Toprak verimliliğini artırma ve bitki hastalıklarını kontrol altına alma üzerine çalışmalar yürütmektedir):
"Ve burada, yeni nesil dizileme cihazları var. Tüm genomları kısa sürede dizileyebileceğiz."
Dr. Hussein El-Kholy (Ulusal Biyoteknoloji Enstitüsü'nde (NIBT) görev yapan Dr. El-Kholy, mikrobiyal biyoteknoloji alanında tanınmış bir isimdir. Biyolojik yakıtlar, biyo-remediasyon ve endüstriyel enzimler üzerine araştırmalar yapmaktadır):
"Tabii ki, CRISPR-Cas9 gen düzenleme araçlarımız da burada. Bu teknolojiyle, belirli genleri hedefleyip düzenleyebileceğiz."
Dr. Sherif El-Toukhi (Ziraat Araştırmaları Merkezi'nde (ARC) görev yapan Dr. El-Toukhi, hayvan biyoteknolojisi alanında uzmanlaşmıştır. Hayvan hastalıklarına karşı direnç geliştirme ve hayvansal üretimi artırma üzerine çalışmalar yapmaktadır):
"Ayrıca, hücre kültürü için laminar akış kabinleri ve inkübatörler de var. Hücrelerimizi optimal koşullarda büyütebileceğiz."
Dr. Mona El-Sayed (Kahire Üniversitesi'nde genetik mühendisliği profesörü olan Dr. El-Sayed, bitki genetiği ve biyoteknolojisi alanında uzmanlaşmıştır. Özellikle, Mısır'daki önemli ürünlerin genetik iyileştirilmesi üzerine çalışmalar yapmaktadır.):
"Mikroenjeksiyon sistemleri de mevcut. Genetik modifikasyonlar için gerekli olan hassasiyeti sağlayacaklar."
Dr. Mohamed Youssef: "Evet, ardından CRISPR yöntemiyle spesifik genleri kesip düzenleyerek yeni özelliklere sahip organizmalar üretebiliriz."
Dr. Ahmed El-Sayed: "Bu laboratuvar, biyoteknolojide çığır açacak keşifler yapmamıza olanak tanıyacak."
Ekip, laboratuvarın sunduğu imkanların farkında olarak, büyük bir heyecan ve motivasyonla çalışmalarına başladı. Öncelikli hedefleri, çeşitli canlıların DNA dizilimlerini çözmek ve bu verileri dijital ortama aktarmaktı. Bu sayede, genetik bilgileri analiz ederek, CRISPR-Cas9 yöntemiyle istenilen genleri düzenleyip yeni özelliklere sahip organizmalar geliştirebileceklerdi.
Laboratuvarın modern ekipmanları ve ekibin uzmanlığı sayesinde, genetik araştırmalar hızla ilerlemeye başladı. Her geçen gün, biyoteknoloji alanında yeni keşifler ve yenilikçi uygulamalarla insanlığın geleceğini şekillendirecek adımlar atılıyordu.
"Ve burada, yeni nesil dizileme cihazları var. Tüm genomları kısa sürede dizileyebileceğiz."
"Tabii ki, CRISPR-Cas9 gen düzenleme araçlarımız da burada. Bu teknolojiyle, belirli genleri hedefleyip düzenleyebileceğiz."
"Ayrıca, hücre kültürü için laminar akış kabinleri ve inkübatörler de var. Hücrelerimizi optimal koşullarda büyütebileceğiz."
"Mikroenjeksiyon sistemleri de mevcut. Genetik modifikasyonlar için gerekli olan hassasiyeti sağlayacaklar."
BÖLÜM 8: Dünyadaki Bütün Canlıların DNA Haritalanması
GENOMEX LABORATUVARI, 2045
Laboratuvarın devasa analiz odasında ekranlar, hologramlar ve ileri düzey DNA dizileme makineleri ışıl ışıl parlıyordu. Kahire Üniversitesi'nden genetik mühendisliği profesörü Dr. Mona El-Sayed, bir veri ekranına odaklanmış, dünyanın en kapsamlı DNA haritalama çalışmasının ilerlemesini inceliyordu. Gözlerini bilgisayar ekranına dikmiş, alnındaki teri silerek derin bir nefes aldı. Laboratuvarın metalik duvarları, monitörlerden gelen mavi ışıkla aydınlanıyordu. Karşısındaki ekranda, son taranan türün DNA dizilimi akıyordu.
Dr. Mohamed Youssef, yanına yaklaşarak holografik bir DNA sarmalını işaret etti."Bak Mona, bitirdik sayılır. Şu an dünya üzerindeki tüm bitkilerin ve hayvanların genetik kodlarını yüzde doksan sekiz oranında tamamladık. Kalan yüzde iki de bu hafta içinde bitecek."
Dr. Ahmed El-Sayed: "Şimdiye kadar kaç türün haritasını çıkardık?"
Dr. Mona El-Sayed: "Son verilere göre 8 milyon 412 bin 723 tür, Helen. Ama hâlâ derin okyanus bölgelerinden ve Amazon'un bazı izole alanlarından eksiklerimiz var."
Dr. Ahmed El-Sayed sandalyesinden döndü, gözlüğünü düzelterek ekrana baktı. "Bunun bir dönüm noktası olduğunu biliyorsunuz, değil mi? Dünya tarihinde ilk defa gezegendeki tüm canlıların DNA'sına sahibiz. Evrimin izlerini tamamen çözebiliriz!"
Dr. Hala Hassan: "Bu proje başladığında, tüm Dünya'nın DNA verisini çıkarmanın bir ömür süreceğini düşünmüştüm. Ama XG-9'un işlem kapasitesi sayesinde işler inanılmaz hızlandı."
XG-9 (Yapay Zeka): "Dr. Carter, tüm canlı türlerinin DNA haritalanmasını tamamlamak için mevcut tempoyla 3 yıl, 5 ay, 14 gün daha gereklidir. Ancak CRISPR-SYN teknolojisinin optimizasyonu ile bu süre %23 oranında düşürülebilir."
Dr. Sherif El-Toukhi, elindeki holo-tableti XG-9’un veri akışına bağladı ve anında yeni analizler ekrana döküldü.
Dr. Hala Hassan, terminaline yeni bir veri düştüğünü görünce hızla konuşmaya başladı. "Toprak bakterilerinin mikrobiyal analizini tamamladım. Buradaki genetik varyasyon, bitkisel hastalıkları önleyebilecek yeni organizmalar üretmemize yardımcı olabilir. Ama buradaki bazı anomalileri anlamıyorum. Sanki… daha önce görülmemiş bazı sekanslar var."
Dr. Mohamed Youssef: "Helen, şu an elimizdeki en ilginç DNA yapılarından biri bu. Bir tardigrad türü ama ekstrem şartlara dayanıklılığı, önceki bilinen türlerden 4 kat daha fazla. Ölü hücrelerini kendi kendine onarabiliyor!"
Dr. Iman Ibrahim: "Bu inanılmaz! Eğer bu mekanizmayı anlamlandırabilirsek, insan hücre rejenerasyonunu geliştirebiliriz. Kanser tedavisinden yaşlanmayı geciktirmeye kadar her şeyde çığır açabiliriz. XG-9, tardigrad genomunu daha detaylı analiz et."
XG-9: "Analiz başlatıldı. Ancak uyarmalıyım, tardigrad genomundaki bazı bölgeler, mevcut veritabanımızda hiçbir türle örtüşmüyor. DNA diziliminde anormal tekrarlar mevcut. Bunlar bilinmeyen bir evrimsel süreçten mi, yoksa dış bir faktörden mi kaynaklanıyor, belirlenemedi."
Dr. Hussein El-Kholy holografik ekrana birkaç komut girdi. "Bu ilginç. Endüstriyel enzimler üzerine çalışırken benzer garip dizilimlere rastladım ama bunların evrimsel mutasyonlar olduğunu düşünmüştüm. Belki de bir ortak nokta vardır."
Dr. Mahmoud El-Gendy gözlerini kıstı, ekrana daha dikkatlice baktı.
Dr. Mahmoud El-Gendy: "Dış bir faktör mü? Mike, bu veri setini diğer anomalilerle çapraz karşılaştır. Bakalım bu bilinmeyen DNA dizilimleri başka türlerde de var mı?"
Dr. Ahmed El-Sayed holografik veri ekranını genişletti ve hızla birkaç komut verdi. Birkaç saniye sonra gözleri büyüdü.
Dr. Ahmed El-Sayed: "Helen… Aynı anomalileri sadece tardigradlarda değil, bazı derin okyanus canlılarında ve hatta belirli bir arı türünde de bulduk."
Dr. Hala Hassan: "Bu imkânsız… Farklı ekosistemlerde, bambaşka yaşam formlarında aynı bilinmeyen DNA dizilimi mi? Bu, doğal evrimle açıklanamaz! Ya bu genetik kod… dışarıdan geldiyse?"
O an bir sarsıntı oldu. Laboratuvardaki ışıklar hafifçe titreşti. XG-9’un sesi tizleşti ve ekranlar kısa süreliğine bozuldu.
XG-9: "Dikkat! Dışarıda bilinmeyen bir hareketlilik tespit edildi. Güvenlik protokolleri etkinleştiriliyor."
Dr. Hala Hassan ve Dr. Mona El-Sayed birbirlerine endişeyle baktılar.
Dünya'nın DNA haritalama projesi, sadece insanlığın biyolojik mirasını anlamak için değil, belki de başka bir şeyin izini sürmek için de gerekliydi…
Laboratuvarın devasa analiz odasında ekranlar, hologramlar ve ileri düzey DNA dizileme makineleri ışıl ışıl parlıyordu. Kahire Üniversitesi'nden genetik mühendisliği profesörü Dr. Mona El-Sayed, bir veri ekranına odaklanmış, dünyanın en kapsamlı DNA haritalama çalışmasının ilerlemesini inceliyordu. Gözlerini bilgisayar ekranına dikmiş, alnındaki teri silerek derin bir nefes aldı. Laboratuvarın metalik duvarları, monitörlerden gelen mavi ışıkla aydınlanıyordu. Karşısındaki ekranda, son taranan türün DNA dizilimi akıyordu.
BÖLÜM 9: Davetsiz Misafir
XG-9: "Tekrar ediyorum! Dışarıda bilinmeyen bir hareketlilik tespit edildi."
Dr. Ahmed El-Sayed: "Ne demek hareketlilik? XG-9, ekranları göster!"
Güvenlik kameralarından dışarıya bakan bilim adamları, ekranda dağın üzerinden sel gibi güneye doğru akın eden devasa yaratıkları gördü. Her biri en az üç metre boyundaydı, kaslı ve korkutucu vücutları, biyolojik birer savaş makinesi gibi görünüyordu.
"Dr. Ahmed El-Sayed'in gözleri yuvalarından fırladı! "Bu nasıl bir şey?! Evrim böyle bir canavarı asla yaratamaz!" diye haykırdı.
Dr. Hala Hassan: "Genetik mühendisliği gibi ama hangi çılgın bunu yapmış olabilir ki?"
Ekranları izlemeye devam ettiler.
İnanılmaz bir görüntü vardı. Laboratuvarın kapısının önünde, tek başına bir adam, dışarıdaki korkunç yaratıkla ölümüne dövüşüyordu. Sanki bir Herkül'dü! Dev gibiydi ama aynı zamanda yakışıklı ve asil bir duruşu vardı. Kaslı kolları, insanüstü bir güçle hareket ediyordu. Yüzünde tuhaf bir şekilde sakinlik vardı, ama gözleri alev alevdi. Uzun, dalgalı saçları rüzgarda savaş bayrağı gibi çılgın gibi savruluyordu. Sanki arenada bir aslanla dövüşen bir Roma gladyatörüydü!
Ekranları izlemeye devam ettiler.
BAM! Bir yaratık pençesiyle adamın üzerine atıldı, ama o, son anda eğilerek yaratığın karnına öyle bir yumruk attı ki, yaratık havada takla attı ve yere çakıldı. Adam, elindeki kemik bıçağıyla bir hamlede yaratığın boynunu yardı. Kan fışkırırken, ikinci yaratık zıplayarak saldırdı. Adam, hiç tereddüt etmeden, yerden devasa bir kaya parçasını kaptı ve mızrak gibi fırlattı. Kaya, yaratığın kafasını paramparça etti!Bilim insanları nefeslerini tutarak kaydı izliyordu. Dr. Sherif El-Toukhi, titreyen bir sesle fısıldadı:
Dr. Sherif El-Toukhi: "Bu adam... insan mı? Bu güç, bu hız... Bu imkânsız! Nasıl yapıyor bunu?!"
Biraz sonra, laboratuvarın dış kapısına güçlü darbeler inmeye başladı. Duvarlar titreşiyor, güvenlik sistemleri çılgınca alarm veriyordu.
Dr. Hala, panikle bağırdı: "Onlar kapıyı kıracak! İçeri girecekler! NE YAPACAĞIZ?!"Kameralar, bir adamın devasa bir yaratığı bayıltıp omzuna attığını gösteriyordu. Adam kapıyı yumrukluyordu. Yaratık cansız bir kukla gibi sarkıyordu.
Gizemli Adam: "Kapıyı açın! Önemli bir şey getirdim! Dünyayı kurtarabiliriz!"
Laboratuvardakiler birbirine baktı. Kimse ne yapacağını bilemiyordu.
Dr. Mona El-Sayed: "Bu kim? Burayı nasıl buldu? Ve omzundaki şey ne?!"
Dr. Mohamed Youssef: "Bizi tuzağa düşürmeye mi çalışıyor? Ya içeridekileri de öldürürse?"
Dr. Sherif El-Toukhi: "Bu adam... insan mı? Bu güç, bu hız... Bu imkânsız! Nasıl yapıyor bunu?!"
BÖLÜM 10: Güvenlik Kapısı Açılıyor
XG-9, kamera görüntülerini analiz ettikten sonra konuştu.
XG-9: "Biyometrik verileri insan olarak tanımlıyor. Kalp atış hızı stabil. Ancak taşıdığı organizma dünya dışı bir tür."
Bir anlık tereddütten sonra, Dr. Hussein El-Kholy elini kontrol paneline koydu ve güvenlik kapısını açtı.
Gizemli adam içeri girdi ve arkasından güvenlik kapısı hızla kapandı. Bayılttığı yaratığı sert bir şekilde omuzundan dış giriş koridorunda yere bıraktı. Yaratık, düşük frekansta homurdanarak titriyordu.
Hala iç giriş kapısı kapalıydı.
Dr. Mahmoud El-Gendy: "Sen kimsin? Dışarıdaki bu yaratıklar da ne?"
Gizemli adam kapının yanındaki kameraya dönüp konuşmaya başladı.
Gizemli Adam: "Ben, çobanım. Ama şunu bilin; Şu anda çipli herkes öldü. Siz çipsiz olduğunuz için şanslısınız. Deliren bir süper yapay zeka zaman kapısını açtı ve bu yaratıkları başka bir gezegenden buraya getirdi. Eğer bir şey yapmazsak, dünya tamamen yok olacak. Bu yaratıkları öldürebilecek bir ultra selektif virüs üretmelisiniz."
Laboratuvardaki bilim insanları şaşkınlıkla birbirine baktı.
Dr. Iman Ibrahim: "Virüs mü? Ama nasıl? Onların biyolojisi hakkında hiçbir şey bilmiyoruz."
Gizemli Adam: "Bileceksiniz. Size nasıl olacağını anlatacağım. Şimdi şu canavardan kan örneği alın. DNA dizilimini çıkartın. 5. kromozomun 65. dizilimindeki geni bulun."
Dr. Hussein El-Kholy kontrol paneline bir kez daha dokundu. İç giriş kapısı da açıldı. Gizemli adam içeri ağır adımlarla girdi.
Laboratuvardaki bilim insanları gizemli adamla göz göze geldi.
Dr. Ahmed El-Sayed: "65. dizilim mi? Neye dayanarak söylüyorsun? Bu canlının genetik yapısını henüz analiz etmedik bile."
Gizemli Adam: "Sadece dediğimi yapın. O geni izole edin ve grip virüsünün genomuna entegre edin. Bu onların nörolojik sistemini çökertecek."
Dr. Mahmoud El-Gendy: "Neden Grip virüsü? RNA tabanlı bir virüsle onların DNA bazlı organizmalarını nasıl hedef alabiliriz?"
Gizemli Adam: "Grip virüsü (influenza) hava yoluyla hızla yayılabilen başlıca bir virüstür. Yaratıkların genetik kodu, dünya organizmalarından tamamen farklı bir ribozom sistemine sahip. Ancak 5. kromozomdaki 65. dizilim, dünyadaki patojenlere karşı doğal bağışıklıklarını kodluyor. Eğer bu geni çıkarıp, grip virüsüne eklerseniz, bu gen deaktif olur, bağışıklık sistemleri çöker ve nörolojik sistemi savunmasız hale gelirler."
Dr. Hala Hassan: "Bu imkânsız! Genetik mühendisliği yıllar alır!"
Dr. Sherif El-Toukhi: "Ama elimizde CRISPR-X var! Eğer hızlandırılmış genetik düzenleme yapabilirsek, teorik olarak mümkündür."
Dr. Hussein El-Kholy ve Dr. Hala Hassan, yaratığın kan örneğini alarak hızla analiz etti.
XG-9 analiz yaparken bip sesi çıkardı.
Süper bilgisayar, kritik bir savunma geni keşfetti.
XG-9: "Analiz tamamlandı. 5. kromozom 65. dizilim, belirtilen bağışıklık proteinlerini kodluyor. Deaktif edilmesi halinde, organizmaların bağışıklığı ortadan kalkacaktır."
Dr. Mona El-Sayed: "Bu işe yarayabilir... Ama ya mutasyon geçirirlerse? Ya virüs kontrol edilemez hale gelirse?"
Gizemli Adam: "Ya hiçbir şey yapmazsanız?"
Laboratuvar bir an sessizliğe gömüldü. Herkes, yaklaşan felaketi ve bu bilinmeyen adamın onlara sunduğu tek çıkış yolunu tartıyordu. Sonunda, Dr. Ahmed El-Sayed elini kaldırdı.
Dr. Ahmed El-Sayed: "Hadi başlayalım."
Dr. Hala Hassan: "Bu inanılmaz... Gerçekten de ultra-selektif bir biyo-silah olabilir!"
Dr. Ahmed El-Sayed: "Bu teorik olarak mümkün... Ama böyle bir virüsü nasıl üretip dünya çapında yayacağız?"
Gizemli Adam: "Yumurta. Binlerce tavuk yumurtası kullanarak virüsü hızla çoğaltabilirsiniz."
Dr. Iman Ibrahim gözlerini açarak başını salladı.
Dr. Iman Ibrahim: "Covaxin aşısı gibi... COVID-19 pandemisinde de yumurta kullanılarak aşı çoğaltılmıştı. İnaktive virüs üretmek için en etkili yöntemlerden biri."
Dr. Hussein El-Kholy: "Ama bizim yeterince yumurtamız yok! Dünya çapında bu virüsü yaymak için on milyonlarca doz üretmemiz gerekiyor."
Gizemli Adam: "O yüzden otomatik sistemleri kullanacağız. Enfekte yumurtaları hızla inkübe etmek için laboratuvarlarınızı maksimum kapasitede çalıştıracaksınız. Ben ise dışarı çıkıp gerekli bileşenleri getireceğim. Ama acele edin. İkinci dalga yaratık sürüsü buraya ulaşmak üzere."
Gizemli adam, laboratuvarın kapısından dışarı adımını attığında, etrafı savaş meydanına dönmüştü. Gökyüzü kan kırmızısıydı, ağaçların gölgeleri uzamış, yaratıkların ulumaları vadide yankılanıyordu. O, hiçbir tereddüt göstermeden ileri atıldı. Gizemli adam laboratuvardan hızla uzaklaştı. Bir saat boyunca gözlerden kayboldu.
BÖLÜM 11: Ben İyi Bir Çobanım
Laboratuvarın içinde hummalı bir çalışma devam ederken, XG-9’un sensörleri ikinci sarsıntı tespit etti. Alarmlar çalmaya başladı. Karanlık çökmek üzereyken, uzaktan gelen motor sesleri duyuldu. Laboratuvarın dışındaki güvenlik kameraları devasa bir tırın yaklaştığını gösterdi.
Koca bir tır, ağır yüküyle dağ yollarında kıvrılarak laboratuvara yaklaşıyordu. Tırın dorsesi, sadece dronlarla değil, binlerce paket yumurtayla da doluydu.
Tırın kapısı gürültüyle açıldı ve Gizemli Adam, iri kaslı kollarıyla kapıyı hızla itti. Tırın devasa dorsesi açıldığında, içeride sıralanmış yüzlerce modifiye edilmiş tarımsal ilaçlama dronu ortaya çıktı.
Laboratuvardaki bilim insanları şaşkınlık içinde birbirine baktılar. Dr. Mohamed Youssef, tırın kapısını açıp içeri göz attığında ağzı açık kaldı.
"Bu... Bu kadar çok şeyi nereden buldun?" diye sordu Dr. Ahmed El-Sayed.
Gizemli adam hafifçe gülümsedi. "Ben kendi başıma hiçbir şey yapamam. Ancak Tanrı'nın bana gösterdiği gibi yaparım." dedi. "İlk saldırıdan önce bazı şeyleri hazırlamıştım. Tarımsal ilaçlama dronları geniş alanlara yayılabilen en uygun çözümdü. Şimdi laboratuvarınızda ürettiğiniz virüsü hızla çoğaltmamız gerekiyor."
Dr. Hala Hassan hemen bir hesaplama yaptı. "Tonlarca üretmemiz gerek!" dedi.
Gizemli adam başını salladı. "İşte bu yüzden binlerce yumurta getirdim. Hemen işe koyulun. Ben de dronları hazırlayacağım. Ama önce virüsün işe yaradığını denememiz gerek. Getirin!"
Koruyucu elbise giymiş Dr. Mohamed Youssef, elinde ince bir cam şişe tutuyordu. İçinde, binlerce bilim insanının ortak çalışmasıyla üretilmiş ultra-selektif virüs bulunuyordu.
Gizemli adam, kollarını iki yana açarak meydan okuyan bir sesle konuştu:
“Bana da uygulayın. Eğer söylediklerim doğru değilse, Tanrı'nın önünde hak ettiğim cezayı kabul ederim."
Laboratuvardakiler tedirgin bakışlarla birbirlerine göz gezdirdiler. Dr. Ahmed El-Sayed, “Bunu yapmak zorunda değiliz,” dedi temkinli bir sesle.
Adam başını iki yana salladı. “Ben iyi bir çobanım. İyi çoban koyunları uğruna canını verir. Ücretli adam ise çoban olmadığı ve koyunlar kendisinin olmadığı için kurtu görünce koyunları bırakıp kaçar. Kurt da onları kapar ve dağıtır. Ücretli adam kaçar, çünkü ücretli olup koyunlar umurunda değildir. Ben iyi çobanım, koyunlarımı tanırım, onlar da beni tanır..”
Dr. Youssef iç geçirerek önce baygın haldeki yaratığa yaklaştı. Elindeki şişeden tek bir damla sıktı. Virüs, saniyeler içinde yaratığın dolaşımına karıştı. Gözleri aniden açıldı, kasları istemsizce seğirdi. Ağzından koyu kırmızı kanlar akarken, vücudu birkaç dakika içinde hareketsiz kaldı.
Virüs genetik koduna hızla saldırıyor, beyin fonksiyonlarını yok ederek onları dakikalar içinde öldürüyordu. Laboratuvarda bir ölüm sessizliği hâkim oldu.Gizemli adam bir adım öne çıktı. “Şimdi sıra bende.”
Dr. Youssef, elindeki şişeyi hafifçe sıkarak adamın çıplak tenine tek bir damla bıraktı. Tüm gözler ona çevrilmişti. Dakikalar geçti. Adam dimdik ayakta duruyordu.
Hiçbir şey olmamıştı.
Dr. Mona El-Sayed, heyecanla not defterine bir şeyler karalarken fısıldadı:
“İşe yarıyor…”
Dr. Hala Hassan nefesini tuttu ve ekledi: “Bu virüs, yalnızca yaratıkları öldürüyor.”
BÖLÜM 12: Ultra Selektif Virüs Üretiliyor
Laboratuvarda kısa süren sessizliğin ardından büyük bir coşku patladı. İnsanlık, belki de nihai silahına kavuşmuştu. Herkes hızla harekete geçti. Bütün laboratuvar, yumurta bazlı virüs üretimi için seferber oldu. Binlerce yumurta raflara dizildi, her biri dikkatlice virüsle enjekte edildi ve inkübasyona alındı. Saatler içinde, ilk saf virüsler elde edildi.
"Tamamlandı!" diye bağırdı bir teknisyen. "Virüsler yeterince çoğaltıldı. Şimdi filtreleme aşamasına geçiyoruz!"
Virüs, önceden hazırlanan özel biyo-reaktörlerde çoğaltılmış ve yüksek verimli sentrifüj sistemlerinde saflaştırılmıştı. Yumurtalardan elde edilen milyonlarca doz, hızla özel püskürtme kaplarına aktarıldı.
Sonrasında, genetik olarak değiştirilmiş virüs, tonlarca üretildi.
Şimdi geriye tek bir şey kalmıştı: Virüsü dünyaya yaymak. Bu sıvı, drone’lar tarafından dünya çapında dağıtılacaktı.
Bilim insanları hızla laboratuvara döndü. Yumurtalar steril odalara taşındı ve her biri özenle enjekte edilmeye başlandı. Dr. Hussein El-Kholy ve ekibi, yumurtalara virüsü bulaştırarak çoğalma sürecini başlattı. Süreci hızlandırmak için sıcaklık kontrollü odalar kullanıldı.
Bu sırada, gizemli adam dronların yazılımını kontrol ediyordu. "Yapay zekanızı dronlarla entegre edebilir miyiz?" diye sordu Dr. Sherif El-Toukhi'ye.
"Evet, dronlar kablosuz iletişim sistemiyle birbirleriyle konuşabiliyor. Yapay zeka, tüm koordinasyonu sağlayabilir," diye yanıtladı Dr. El-Toukhi.
Yapay zeka XG-9, dronların uçuş planlarını saniyeler içinde oluşturdu. "İlaçlama noktaları belirlendi," dedi mekanik sesiyle.
Gizemli Adam: "Mekke, Medine, Kudüs ve Tûr çevresinden başlayarak virüs yayılımı rüzgar akımlarıyla desteklenecek. Tüm yaratıkları etkileyene kadar durmayacağız."
Dr. Hussein El-Kholy: "Neden bu şehirlerden başlıyoruz. Yaratıkların en yoğun olduğu yerlerden başlamalıyız. Enfeksiyonun yayılması için zincirleme reaksiyon başlatmalıyız.”
Gizemli Adam: "Hayır, bunun için çok geç." dedi. "Mekke, Medine, Kudüsten başka dünyanın her tarafını dolaştılar. Buldukları insanları öldürdüler. Geçtikleri yerde ne bulurlarsa yiyip bitirdiler, içip kuruttular."
Dr. Mona El-Sayed: "Öyleyse virüsü ilk önce yaratıkların henüz ulaşmadığı bölgelere yayacağız. Rüzgar akımları ile hızla yayılacak."
Dr. Sherif El-Toukhi: "Eğer işe yararsa, bu yaratıklar birkaç gün içinde tüm Dünya'dan tamamen ortadan kalkacak."
Gizemli adam, dronların arkasına geçti ve hafifçe içini çekti. "İlk aşama tamam," dedi. "Şimdi sırada, dünyayı bu yaratıklar gittikten sonra yeniden inşa etmek var."
BÖLÜM 12: Gökyüzünde Ebabil Gibi Dronlar
Gizemli adam, laboratuvarın geniş alanında sürü zekasına sahip dizilmiş tarımsal ilaçlama dronlarına baktı. Binlercesi, termik taş taşıyan Ebabil kuşları gibi, havalanmaya hazır bekliyordu. Her biri programlanmıştı, her biri Mekke, Medine ve Kudüs çevresinden başlayarak dünyaya yayılacak ultra-selektif virüsü taşıyordu.
Ekibin çalışmalarını gözlemledikten sonra bir düğmeye bastı. Tüm dronların ışıkları bir anda yandı. "Programlama tamam. Şimdi bu ölümcül kabusu sona erdirme zamanı."
Ancak tam o anda, XG-9 yeni bir alarm verdi.
"Dışarıda hareketlilik var. İkinci dalga, laboratuvara doğru yaklaşıyor!"
"Başlatın!" diye emir verdiğinde, dronların pervaneleri tiz bir vızıltıyla çalıştı.
İlk grup havalandığında, onları izleyen herkes büyülenmiş gibiydi. Siyah bir bulut gibi, dalga dalga yükselerek semayı kaplayan dronlar, kusursuz bir senkronizasyonla harekete geçti.
Güneş ışığı, metal gövdelerinde yansıyordu. 4 gruba ayrıldılar. İlk grup Tûr dağını, İkinci grup dronlar, önce Mekke’nin etrafında daireler çizerek ilerledi. Üçüncü grup Medine’ye ve dördüncü grup Kudüs'e yöneldiler. Çok geçmeden, bir tufan gibi dört bir yana yayılmak için harekete geçtiler. Virüs, termik taşlar gibi gökyüzünden aşağı süzülüyor, rüzgârın da yardımıyla devasa yaratık sürüsüne doğru iniyordu. Dronların ulaşamayacağı kadar uzaklara da rüzgar virüsü ulaştıracaktı.
BÖLÜM 13: Canavarların Sonu
İlk temas sessiz oldu. Birkaç dakika boyunca yaratıklar hiçbir şey fark etmedi. Sonra...
Bir tanesi birden sendeledi. Hırıltılı bir nefes aldı. Ayakları titredi.
Bir diğeri aniden kasıldı. Boğazından derin bir inilti yükseldi. Sonra bir diğeri... ve bir diğeri...
Tüm ordu, adeta bir domino taşı gibi yıkılmaya başladı.
İnsanlığın üzerine ölüm gibi çöken bu devasa varlıklar, artık güçsüzleşiyordu. Kanları koyu bir renge bürünüyor, gözleri bulanıklaşıyor, nefesleri düzensizleşiyordu.
FPV kamerasından aktarılan görüntüleri gören bir bilim insanı "Oluyor..." diye fısıldadı.
Laboratuvar ekibi ekranlardan bu süreci izlerken, dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir biyolojik savaşın başlangıcına tanıklık ediyorlardı.
Bir yaratık dizlerinin üzerine çöktü ve ağzından kara bir sıvı akıttı. Gözleri, artık bir avcı gibi değil, ölüm döşeğindeki bir hasta gibi görünüyordu.
Bir diğeri, acı içinde kükredi ama sesi titrek ve zayıftı. Adım atmak istedi, ama kasları buna izin vermedi.
Ön saftakiler birer birer düşmeye başladı. Arkadakiler bu ani çöküşü anlamaya çalışırken, önlerindeki ölüleri yemeye başladılar. Ama ne yedikleri fark etmiyordu. Her biri birbirine bulaştırdığı ölümle tanışıyordu.
Yeryüzü, devasa cesetlerle dolmaya başladı.
Kâbe’nin çevresinde toplanan insanlar hâlâ diz çökmüş, gözyaşları içinde dua ediyorlardı. Gökten inen bu mekanik Ebabil sürüsünü ve mucizevi ölümü izlediler. Hem duaların kudreti hem de bilimin rehberliğiyle insanlık kurtuldu.
Ve nihayet... yaratıkların sesi kesildi.
Dünya, uzun süredir ilk defa sessizdi.
DEVAM EDİYOR.... tıkla.
7. SEZON: Mars'ta İlk Şehir Terminus Projesi
https://metalyorgunu.blogspot.com/2025/02/terminus-projesi-marsta-altn-sehir.html
7. SEZON: Mars'ta İlk Şehir Terminus Projesi
https://metalyorgunu.blogspot.com/2025/02/terminus-projesi-marsta-altn-sehir.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi aşağıdaki yorumlarda paylaşın!